Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gerçekten bu konferansta İran'ı nükleer programından vazgeçirmek için alınacak önlemler konusunun BM Güvenlik Konseyi'ne götürülmesi üzerinde bir konsensüs sağlandı. Ancak kesin kararın BM'ye bağlı olan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK)'nun 6 Mart'ta yapacağı toplantıda alınması üzerinde anlaşmaya varıldı.Kuşkusuz Batılıların Rusya ve Çin ile bu konuda ortak bir cephe kurması çok önemli. Ancak marta kadar diplomasinin devreye girmesine de şans tanınıyor. Bunu daha çok arzulayan Rusya ve Çin, şimdiden bu amaçla diplomatlarını Tahran'a göndermiş bulunuyorlar. Açıkçası onların tercihi, meselenin Güvenlik Konseyi'ne götürülmeden önce, bu birkaç hafta içinde, belirli bir formüle göre (örneğin İran'ın uranyumu zenginleştirme programını Rusya'da denetim altında yürütmesi önerisi gibi) halledilmesidir.İran buna razı olacak mı? Eğer diplomasi ivedi bir çare bulamazsa, meselenin Güvenlik Konseyi'ne götürülmesi kaçınılmaz. Ancak orada özellikle İran'ı zorlayacak önlemler -örneğin yaptırımlar- konusunda Londra'dakine benzer bir konsensüsün oluşacağı çok şüpheli. İran'la mevcut ekonomik ve stratejik çıkarları nedeniyle, gerek Rusya'nın gerekse Çin'in yaptırım (ambargo) gibi dayatmalara hiç taraftar olmadıkları açık...* * *İRAN krizi başta olmak üzere, Ortadoğu sorunlarının şu sırada uluslararası güç dengelerini zorlamakta olduğunu görüyoruz.Londra'daki konferansta İran konusunda Batılılarla Rusya ve Çin arasında bir görüş birliğinin sağlanması kadar, Batı içinde ABD ile Fransa'nın (ve Almanya'nın) aynı safta yer alması da önemli bir gelişme.Aynı şey, Suriye-Lübnan meselesi ve Filistin'deki son gelişmeler karşısında Batı ittifakı içinde oluşan ortak cephe için de söylenebilir. Örneğin Suriye konusunda Fransa (BM içinde ve dışında) ABD ile birlikte hareket ediyor... Hamas karşısında AB'nin aldığı tavır, ABD'ninki doğrultusunda... Kısacası dünkü "Le Figaro"nun belirttiği gibi, artık Fransa dahil Avrupa, ABD'ye yaklaşıyor...Irak krizi sırasında Atlantik'in iki yakası arasında oluşan uçurum hatırlanınca, şimdi belli başlı Ortadoğu sorunlarında beliren bu ortaklığın veya beraberliğin önemi daha iyi anlaşılabilir.Batı ile Rusya ve Çin arasında şimdi İran konusunda görülen yakınlığın fazla sürmesi zayıf bir olasılık. Filistin ve Suriye konularında da böyle bir görüş yakınlığı görülse bile, Moskova ve Beijing herhalde farklı çıkarları nedeniyle başka çizgide gitmeyi yeğleyeceklerdir...* * *BÜTÜN bu tabloda Türkiye'nin yeri nasıl görünüyor? İran konusunda Batı ile paylaşılan kaygılar, görüşler var. Ama Ankara zorlama-dayatma politikalarına karşı ve diyaloğun devamından yana. Yani, son analizde Türk görüşü Batı'nınkinden farklı (ve Rusya'nınkine daha yakın)...Suriye konusunda da benzer bir durum var. Batı ile paylaşılan kaygılara rağmen, Ankara Şam ile diyalogdan yana (ve hatta bizzat devrede)...Filistin meselesinde Batı Hamas'ın istenilen şartları yerine getirmesi için yardımları kesmeyi tasarlıyor. Türkiye ise bu tür zorlamalara gidilmesine karşı... Kısacası bölgemizdeki yeni gelişmeler, Türkiye'yi önümüzdeki dönemde ortak stratejilerde "ince ayar" yapmaya çok zorlayacak gibi görünüyor... skohen@milliyet.com.tr İLK bakışta, ABD başta olmak üzere Batılılar ile Rusya ve Çin, İran meselesinde aynı saftalar. Londra'da BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya'nın katıldığı toplantının verdiği görüntü bu...