Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       NORVEÇLİLERİN, kendilerini dünyanın en zengin uluslarından biri yapan petrol kadar önemsedikleri bir "değer" var: İnsan haklar.
Aslında Norveç'in petrolü Kuzey Denizi'nde keşfedip, dünyanın 2 numaralı ihracatçısı durumuna gelmesi nispeten (1970'lerdenberi) yeni bir olay. Bu 4.5 milyon nüfuslu ülkede insan haklarına verilen değer ise çok daha eski. Norveç Meclisi "insan onuru"na ilişkin ilk kararını, bir yüzyıl önce aldı. Bu karar kadınların eşitliğinden özgür yaşamın ve sosyal güvencenin sağlanmasına kadar, çeşitli hakları kapsıyor.
Son zamanlarda uluslararası alanda girişimleri ve aktif rolü ile kendisini gösteren Norveç, insan hakları konusunu da dış politikasının belirleyici bir kriteri haline getirdi.
O kadar ki, geçen Ekim'de muhafazakar Başbakan K. M. Bondevik, 19 üyeli hükümeti içinde "Uluslararası Gelişme ve İnsan Hakları" bakanlığını kurdu. Ve bunun başına, eski danışmanı Bayan Hilde Frafjord Johnson'u getirdi.
* * *
35 yaşındaki Bayan Johnson'un ağzından Norveç'in insan haklarına neden bu kadar önem verdiğini duymak fırsatını bulduk.
Gerçekten insan hakları, Norveçlilerin günlük yaşamında geleneksel bir değer niteliğinde. Bunun bir nedeni de, "Norveç'te de insan hakları sorunlarının bulunmasıdır" diyor Bayan Johnson. Bunlarda biri ülkenin kuzeyinde yaşayan ve Saami adını taşıyan, toplam 40 bin kişilik bir azınlığın sorunu. Eskiden bu yerli halka ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyordu. Şimdi ise kendi dillerini, kültürlerini ve (bir yerel meclis ile) idari haklarını rahatça kullanabiliyorlar...
Ama Norveç'te esas sorun, süresi belirli olmayan yargısız tutukluluk uygulaması ile ilgilidir. Şimdi bunun 24 saatlik bir süre ile sınırlandırılması yönünde bir çalışma yapılıyor. Bakan şöyle diyor: "Bizim dışarda inandırıcı olabilmemiz için, önce içerde bu sorunları halletmemiz gerekir"...
* * *
BAYAN Johnson, diğer Norveçli yetkililer ve özel kuruluşlar gibi, Türkiye'deki insan hakları konusunda son derece duyarlı. Bakan önümüzdeki eylülde Türkiye'ye gelecek. Güneydoğu bölgesini ve hapishaneleri gezmeyi umuyor. Geçen kasımda Başbakan Yardımcısı Ecevit ile görüşen Bayan Johnson 7 Mayıs'ta Oslo'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Cem ile buluşacak.
Savunduğu görüş özetle şu: Türkiye demokrasinin ve insan haklarının gereğini tam olarak yerine getirmiyor. Örneğin Norveç, Refah'ın kapatılmasını doğru bulmadı ve kınadı. Türkiye'de düşüncelerinden ötürü insanların hapsedilmesi de her vesile ile protesto ediliyor.
Bayan Johnson demecinin bir yerinde Kürtlerden "azınlık" olarak söz etti. İki meslektaşımızla birlikte, kendisine Lozan Andlaşması'nı hatırlatarak Türk görüşünü anlatmaya çalıştık. Kendisi ve yardımcıları ısrarla, geçerli olan sözleşmenin 1966 tarihli "Sivil ve Siyasal Haklar Konvansiyonu" (CCPR) olduğunu söyledi.
Norveç, insan haklarını ihlal etmekle suçladığı ülkelerle alışveriş yapmaktan da çekiniyor. Bu yüzden bir ara Norveç, Türkiye'ye silah ambargosu koydu. Hala da bu ülkeden silah alınmıyor. Ancak diğer alanlarda ilişkiler iyi gelişiyor. Türkiye Norveç'ten özellikle gaz ve gemi alıyor; tarım ve çeşitli sanayi ürünleri satıyor (1997'de ihracatımız yüzde 30, ithalatımız yüzde 70 arttı)...
Ama ilişkiler gelişirken, Norveçliler, Türk tarafına insan hakları konusundaki duyarlılıklarını aktarmaktan da geri kalmıyorlar. O kadar ki, bizim ziyaret programında yaptığımız bir ufak değişikliği, insan hakları ile ilgili bir kuruluşu görmek istemediğimiz şeklinde yorumlamak gafletinde bulundular!..
* * *
NORVEÇ'in ilgi gösterdiği diğer bir konu da Kıbrıs. Norveç diplomasisi, - özellikle Ortadoğu konusundaki "Oslo süreci" deneyiminden sonra - bu konuda da "yararlı bir katkıda" bulunabileceği umudunda.
Oslo'daki prestijli Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü PRIO'nun Başkanı Dan Smith'in bize açıkladığına göre, bu "misyonu kolaylaştırmak" için, Stein Stoa adında bir yetkili devrede. Kendisi daha önce ABD özel temsilcisi Richard Holbrooke ile Türk, Yunan, Kıbrıs Türk ve Rum işadamlarını bir araya getirmişti. Önümüzdeki hafta Stoa, Holbrooke ile buluşarak bundan sonra ne yapılacağını görüşecek.
PRIO'daki temaslarımızdan edindiğimiz izlenim, Norveç'in - hükümeti ve özel kuruluşları ile - Kıbrıs'ta federal bir çözümün bulunması çabalarına katılmaya istekli olduğudur.
Norveç, AB'nin dışında olduğu için, böyle bir rolü diğer birçok ülkeden daha iyi başarabileceğine inanıyor. Ve şimdilik "sessiz ve derinden" gitmeyi yeğliyor.
"Oslo süreci"ni de böyle başlatmamış mıydı?..


Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr