Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İran yarından itibaren 5 gün sürecek olan geniş bir uluslararası konferansa ev sahipliği yapacak.
“Bağlantısızlar Hareketi’ne mensup 120 ülkenin liderleri -ve onlarla beraber yüzlerce delege- bu zirve vesilesi ile Tahran’da toplanıyorlar.
Konferansın içeriği bir yana, bu etkinliğin Tahran’da yapılması, İran açısından büyük önem taşıyor.
Bu zirve ile İran, uluslararası platformda, içine düştüğü yalnızlığı yenmenin yolunu buluyor.
BM kararlarına uyarak İran’a karşı nükleer programı nedeniyle ekonomik ve siyasal yaptırımlar uygulayan ülkelerin liderleri, yıllardan beri ilk kez Tahran’a ayak basıyorlar.
Bağlantısızlar Hareketi, BM’den sonra en kalabalık uluslararası örgüttür. Tahran’da temsil edilecek olan 120 devlet, BM üyelerinin üçte ikisini, ayrıca dünya nüfusunun yüzde 55’ini temsil ediyor.
Ahmedinecad yönetiminin uluslararası izolasyona ve baskılara rağmen, bu kadar lideri ve diplomatı ayağına getirmiş olması, kendisi açısından büyük başarıdır...
Zirveye BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un katılmayı kabul etmesi de çok önemli. İran’a karşı yaptırım kararı alan, rejimi izole etmeye ve baskı altında tutmaya çalışan dünya örgütünün başı, özellikle ABD’nin bütün “telkinler”ine rağmen, Tahran’a gitmeye razı oldu ki, bu da İran’ın lehinde bir nokta.
* * *
Aslında bu zirvenin halen Tahran’da yapılması Molla rejiminin büyük şansı. Bu toplantılar dönüşümlü olarak üç yılda bir yapılır. Bu zirveyle birlikte İran, Bağlantısızlar Örgütü’nün dönem başkanlığını üstleniyor ki, bu da ona küresel bir rol oynama fırsatını veriyor.
Ayrıca bu zirve, İran’ın gerek nükleer kriz, gerekse Suriye meselesinde Beşar Esad’ı destekleme politikası nedeniyle eleştirilere ve baskılara uğradığı ve zor duruma düştüğü bir zamana rastlıyor. Bu da İran yöneticilerinin daha direkt ve etkin bir propaganda yapmaları için bir fırsat.
Nitekim yarınki açılış konuşmalarını yapacak olan Ayetullah Hamaney ile Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın özellikle nükleer program, Ortadoğu’daki gelişmeler ve Filistin başta olmak üzere, çeşitli meseleler üzerindeki görüşlerini dile getirmesi, ABD, İsrail ve Batı karşıtı sert çıkışları yapması bekleniyor.
* * *
Zirveye katılan bütün ülkelerin, İran politikalarını desteklediği söylenemez. Örneğin İran’ın nükleer programı gibi, Tahran’ın Esad’a verdiği destek, çoğu Arap ülkesi tarafından eleştiriliyor.
Gündeme gelecek çeşitli siyasal ve ekonomik meseleler karşısında, Asya’dan Afrika’ya ve Latin Amerika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyaya yayılmış 120 ülkenin hemfikir olmaları da mümkün değil. Olsa olsa, bazı genel ilkeler ve temenniler üzerinde bir dil birliği sağlanabilir.
Bunun dışında bu konferanstan pratik anlamda göz kamaştırıcı sonuçlar beklememek gerek...
* * *
Bundan önce de böyle olmuştur. Aslında Bağlantısızlar Hareketi, soğuk savaşın bir kreasyonudur. Bu örgüt 1961’de Belgrad’da kurulduğu zaman, dünya iki bloka ayrılmıştı. Ne Batı, ne Sovyet blokuna “bağımlı” olmak istemeyen ülkeler -Yugoslavya, Hindistan, Mısır, Endonezya ve Gana’nın öncülüğünde- bu harekete katılıp adeta ayrı bir blok kurdular.
Soğuk Savaş’tan sonra dünya çok değişti. Bugün eski bloklar yok. Ama Bağlantısızlık kavramı yaşamaya devam ediyor. Bunun dayandığı temel ilkeler (egemenlik, barış içinde birlikte yaşama, dış saldırı ve müdahalelere karşı koyma, neo-kolonyalizmle mücadele gibi) günümüzde de geçerli.
Bütün mesele bunların nasıl hayata geçirileceğidir. Unutmamalı ki, Bağlantısızların kendi aralarında dahi ciddi çıkar çatışmaları ve bu prensiplerle çelişen davranışları var.
Bağlantısızlara mensup olan Suriye’yi, zirvede Tahran’a gidemeyen Beşar Esad’ın bir yardımcısı temsil edecek. Bakalım nasıl karşılanacak ve ne diyecek?..