Bu kez, tehlike işareti, bölgenin diğer bir noktasından, İran'dan geliyor.Dün, İran krizinde kritik bir gündü. BM Güvenlik Konseyi'nin baş daimi üyesi ve Almanya'nın oluşturduğu grubun haftalar önce İran'a, nükleer programını askıya alması için verdiği mühlet dün sona verdi ve Tahran nihayet merakla beklenen yanıtını verdi.İran'ın cevabı "hayır" mı, "evet" mi? Ahmedinecad yönetimi, "Altılar"ın önerdiği "avantajlar" (ekonomik ve teknolojik destek) karşılığında, "uranyum zenginleştirme" programından (yani bir bakıma nükleer bomba üretme yeteneğine kavuşmaktan) gerçekten vazgeçmeye razı mı? "Altılar" bu yanıtı nasıl algılayacak ve Tahran'a nasıl bir tepki gösterecek?Bunu önümüzdeki günlerde daha iyi anlayacağız. ORTADOĞU'da İsrail-Hizbullah savaşının etkileri devam ederken, şimdi başka bir çatışmanın alarm zilleri çalıyor. Son günlerde dini lider Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Ahmedinecad olmak üzere, İran'ın önde gelen resmi ağızları, açıkça İran'ın nükleer programından vazgeçmeyeceğini ilan ettiler. İranlılar bu programı "barışçı amaçlarla" yürüttüklerini, herkes gibi kendilerinin de buna "hakkı" olduğunu savunuyorlar.Bu sözlerin uluslararası camiayı pek ikna etmemesi, Tahran'ın daha önce nükleer programını gizlice yürütmesinden ve dünyaya meydan okuyan beyanlarıyla güvenini kaybetmesinden kaynaklanıyor.İran'ın nükleer bomba üretme kapasitesini sağlayacak bir programı yaşama geçirmekte olması, sadece Batı'nın değil, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun ve Rusya ile Çin dahil, Güvenlik Konseyi'nin de Tahran'ı baskı altında tutmasına yol açtı.İran bu baskıları bertaraf etmeyi arzulamakla beraber, nükleer program hedeflerinden kesinlikle vazgeçmek niyetinde olmadığını bütün demeç ve davranışlarıyla ortaya koydu.İran diplomasisi Güvenlik Konseyi'nin verdiği mühleti de özellikle Batı'nın tepkilerini ve şüphelerini yatıştırmak için kullandı ve "Altılar"ın önerisine yanıtını ret anlamı taşımayacak şekilde hazırladı. Bu yanıt, müzakerelere açık kapı bırakıyor ve özellikle kendisine sunulan avantajları olumlu karşılıyor. Ancak Batılı uzmanların yanıtla ilgili ilk tepkileri, İran'ın kesin bir "hayır"! dememek suretiyle bir "oyalama taktiği" uyguladığını, BM'nin talep ettiği tarzda, nükleer programını durdurma talebine de net bir "evet" demediğini belirtiyorlar.Eğer ilgili hükümetler ve BM yetkilileri de İran'ın cevabını bu şekilde okuyacaksa, bu "İran krizi" önümüzdeki günlerde ve haftalarda epey gerginlik yaratacak demektir... Taktik mi? İran yönetiminin kendi pozisyonunda "dik durması"nda, bölgedeki gelişmelerin de etkisi olduğu kuşkusuz.Lübnan'daki çatışmalar ve Hizbullah'ın performansı, kendi hesabına "zafer" ilan eden Tahran'ı yüreklendirmiştir... Petrol fiyatlarının sürekli artışı İranlılara büyük avantaj sağlamıştır... Irak'taki olaylar molla rejiminin bölgede "Şii gücü"nün yayılmasına ilişkin stratejisine yardımcı olmuştur... İran dün sona eren tatbikatta sergilediği füze ve benzeri modern silahlarla, askeri alanda da, "düşmanlarına meydan okuyabilecek" durumda olduğu mesajını vermiştir...Bu durumda İran'ın nükleer programından geri adım atması olasılığı doğrusu çok zayıf. Tahran'ın dünkü yanıtı da böyle bir beklentiye yer olmadığı izlenimini veriyor. skohen@milliyet.com.tr Vazgeçer mi?