Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, NATO Yüksek Sivil Temsilcisi olarak bu ülkede 32 ay görev yapan Hikmet Çetin'in ayrılması vesilesiyle başkent Kâbil'deki ikametgâhında verdiği özel yemekte gözü yaşlı olarak öyle konuşuyor."NATO bana bunu sordu mu?" diye yakınıyor. "Soran olsaydı sizi bırakır mıydım?.. Bakın, bizim parlamenterler gideceğinizi duyunca, imza toplayıp bana geldiler. Gitmesin, dediler... Sizi buraya tekrar nasıl getirtebiliriz, bilmem"...Bu sözlerden çok duygulanan Hikmet Çetin, "Merak etmeyin, sizi tekrar ziyarete gelirim" deyip Karzai'nin gönlünü almaya çalışıyor...Yurda dönen Hikmet Çetin, hâlâ Karzai'nin bu sözlerinin ve bu ayrılıştan dolayı kendi deyişiyle "Afganlıların duyduğu burukluğun" etkisi altında. Dünkü söyleşimizde şöyle diyor Hikmet Çetin:- "Son bir ay hep veda ziyaretleri ve yemekleriyle geçti. Herkes beni uğurlamak için adeta yarıştı. Kâbil'de 32 ay süren görevimin NATO tarafından 4 kez uzatılmış olması, Afganlara herhalde bu kez de uzatırlar şeklinde bir umut vermiş olacak ki, ayrılmam onlara çok dokundu"... "NEDEN bizi bırakıp gidiyorsunuz? Size çok ihtiyacımız var"... Çetin'i çok duygulandıran jestlerden biri de, halen 93 yaşında olan eski Kral ve halkı tarafından "milletin babası" olarak anılan Zahir Şah'ın, hasta yatağından kalkıp kendisine "Emanullah Han Nişanı"nı vermesi."Pek az kimseye nasip olan bir şeref bu" diyor Hikmet Çetin. "Üstelik çok anlamlı. Çünkü Emanullah Han, Atatürk'ü çok seven, ondan çok esinlenen ve krallığı elden gittiği dönemde, Atatürk'ün cenaze törenine gelip orada ağlayan bir liderdi"...Hikmet Çetin'in Afganistan'da bu kadar takdir edilmesinin ve sevilmesinin nedenleri belli. Kendi deyişiyle, NATO tarafından atandığı görevi "sadece bir memuriyet olarak değil, görev ötesi bir misyon" saydı. Dolayısıyla, görevin icaplarını tam olarak yerine getirdiği gibi, hükümetten parlamentoya, uluslararası kuruluşlardan halkın çeşitli kesimlerine kadar, "herkesle samimi diyalog ve sıkı temas" kurdu.Cumhurbaşkanı Karzai, "Hikmet Abi" diye hitap ettiği Çetin'e bir sohbetinde şöyle dedi: "Sizi NATO'nun Afganistan'daki temsilcisi olarak buraya gönderdiler. Ama bizim için siz aynı zamanda, halkımızın da temsilcisi, Afganistan'ı NATO'da ve dışarıda temsil eden büyükelçimizsiniz".Gerçekten Hikmet Çetin, Afganistan'ın yakın tarihinin en kritik döneminde görev yaparken, Afganların normal hayata, özgür ve demokratik rejime kavuşması için ne gerekiyorsa yaptı.Çetin'in naklettiği örneklerden biri şu: "Afganistan'da parlamento kurulurken bir içtüzük hazırlamak gerekiyordu. Ancak Afganların bu konuda pek tecrübesi yok. Ben onlarla oturdum ve birlikte bir tüzük hazırladık. Eh, ne de olsa biz de Meclis'te çalışmış ve başkanlık da yapmış (1997'de) bir politikacıyız"... En büyük nişan Bir başka örnek: "Seçimlerden sonra nüfusun yüzde 10'unu oluşturan Özbekler, yönetimde tam temsil edilmedikleri gerekçesiyle sert tepki gösterdiler. Bunların liderlerine, bu sorunu diyalog ve uzlaşmayla halletmelerini tavsiye ettim. En kötü parlamento parlamentosuzluktan iyidir, dedim. Bu sözlerimden sonra kendileri Karzai ile oturup 4 saat görüştüler ve meseleyi hallettiler"...Buna benzer çok ilginç anıları var Hikmet Çetin'in. (Umarım, sohbetimizde bir ara söylediği gibi, anılarını yazar. Çünkü bunlar gerçekten diplomasi ve siyaset tarihine geçecek olan önemli deneyimlerdir...)Çetin, Afganistan'daki başarısında, Türk olmasının büyük payı olduğunu da belirtiyor. "Afgan halkının en çok ilgi duyduğu, sempati beslediği milletiz" diyor. "Bu benim çalışmalarım için de müsait bir ortam yarattı."Ancak Çetin'in bu ortam sayesinde yaptığı işler, halkın ve liderlerin Türkiye'ye karşı sevgisini ve güvenini daha da artırdı. Bu, sonuçta kendisinin uluslararası camiaya da daha gür şekilde seslenmesine ve söylediklerinin dikkate alınmasına da yardımcı oldu.Dünkü söyleşimizde, Hikmet Çetin aynı açıklıkla dünyaya şu mesajı verdi:-"Afganlar dış dünyanın Irak'la, şimdi de Lübnan'la çok yakından ilgilenirken, kendilerinin unutulduğu izlenimini taşıyorlar. Bu yüzden çok rahatsızlar. Oysa, Afganistan'da gerçekten büyük yol kat edildi. Ama hâlâ çok ciddi sorunlar var. Afganistan'daki misyonun başarısızlığa uğramaması, uluslararası camianın göstereceği ilgiye, vereceği desteğe bağlı. Diyorum ki, askeri, ekonomik ve sosyal destek için verilen sözler lafta kalmasın. O takdirde bu iş de yarım kalmış olur"... skohen@milliyet.com.tr En önemli mesaj