Kendi derdine düşmüş Arafat'a belki de sorulacak en son soru bu idi... Acaba Filistin lideri, Türk ve Yunan Dışişleri bakanlarının ortak Ortadoğu barış girişiminin Kıbrıs'a da olumlu biçimde yansıyacağını düşünüyor muydu?
Arafat "belki, umarım... Ben de Rabin ile cesurlar barışını imzalamıştım" dedikten sonra, içini döktü: Oslo anlaşmasının delindiğini, yok edildiğini söyledi...
Aslında Arafat'a yöneltilen soru, başka şekilde de sorulmuyor değil: Madem ki Cem ile Papandreu bu kadar iyi anlaşıyorlar ve İsrail - Filistin anlaşmazlığını halletmeye soyunuyorlar, neden aynı şeyi Kıbrıs için de yapmıyorlar? Örneğin neden kafa kafaya verip Kıbrıs için ortak bir girişimde bulunmuyorlar, birlikte adaya gidip çözümü sağlayacak "sembolik" bir adım atmıyorlar?
* * *
BU soruya verilecek "kolay yanıt" şöyle olabilir: Kıbrıs sorunu ile İsrail - Filistin uyuşmazlığı arasında büyük fark var. Kıbrıs'ta bir diyalog mevcut. Denktaş ile Klerides görüşüyor ve uzlaşmaya çalışıyor. Ankara ve Atina da bu çabalara destek veriyor.
Ayrıca, Ortadoğu'daki gerilimi düşürmeye yönelik ortak girişimde bulunan Cem ile Papandreu, Türk - Yunan ilişkilerinde bir güven ortamının oluşturulması konusunda herkesin parmakla gösterdiği bir örnek oldular.
Bunların hepsi doğru. Ama açıkçası birbirleriyle iyi anlaşan iki dost Bakan, benzer bir çabayı Kıbrıs için de gösteremez mi? Örneğin "Ortadoğu misyonu"nun ardından, Kıbrıs için de "sembolik" bir ortak girişimde bulunamaz mı?
Bunun "kolay" olmadığını biliyoruz. Ama çok karmaşık başka bir sorun için "zor" misyonu üstlenen Cem - Papandreu ikilisinden beklenen, Kıbrıs için de aynı cesareti göstermesidir.
Arafat'ın sözünü ettiği "cesurlar barışı"nın belki de bu şekilde Kıbrıs'ta gerçekleşmesi kolaylaşabilir...
* * *
KIBRIS'ta Denktaş - Klerides görüşmeleri nerede ise dördüncü ayını dolduruyor. Şu ana kadar temel konularda ilerleme olmadı.
Başta müzakerelerin haziran ayına kadar tamamlanabileceği söyleniyordu. Denktaş şimdi böyle bir tarihin konmasına karşı çıkıyor ve AB'nin bu yöndeki baskılarından yakınıyor.
Ne var ki, önümüzdeki birkaç hafta içinde taraflar yerinde hala sayacaksa, yılın ikinci yarısında nahoş gelişmeleri önlemek çok zorlaşacak. Hem KKTC - Türkiye tarafı, hem de Kıbrıs Rum - Yunanistan tarafı için...
Bu yüzdendir ki, iki bakanın - Ortadoğu misyonundan aldıkları hızla - Kıbrıs sorununa da el atması ve yapıcı, yaratıcı yeteneklerini (aynı "takım çalışması" içinde) kullanması, çok yerinde olacaktır.
* * *
GEÇENLERDE deneyimli diplomat - politikacı Mehmet Ali İrtemçelik basında ve diplomatik çevrelerde epey ilgi gören bir fikir ortaya atmış, Kıbrıs sorununa çözüm arayışına Türkiye ve Yunanistan'ın aktif olarak katılması gerektiğini savunmuştu.
Bu fikri son gelişmelerin de ışığında şimdi tekrar ciddi olarak ele almakta yarar vardır. Ankara'nın ve Atina'nın Denktaş - Klerides görüşmelerini izlemenin dışında, artık çözümü kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı bir rol üstlenmesi zamanı gelmiştir.
Bunun ilk adımını da Cem ile Papandreu atabilir. Ve o zaman Ortadoğu'daki barış misyonunun olumlu bir etkisi de Kıbrıs'ta hissedilebilir...
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025