Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami Kohen

TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Kuzey Irak'taki operasyonları geçmişte de komşu Arap ülkelerinin tepkisine yol açmıştır. Ama görüyoruz ki bu sefer, ölçüyü kaçırıyorlar...
Halen devam etmekte olan "Çekiç Harekatı"na karşı Arap dünyasından yükselen seslerin bir özelliği de, bu koroya "ilgisiz" ülkelerin de katılmasıdır. Bir diğer özellik de, vermeye çalıştıkları mesajın sert üslubu ve tonudur.
Tek tek, birçok Arap ülkesi - ve İran - TSK'nin sınır ötesi harekatını eleştirdi, bunun Irak'ın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini ihlal ettiğini öne sürdü ve askeri birliklerin hemen geri çekilmesini istedi.
Ama şimdi bu ülkeler toplu eyleme de geçmiş bulunuyorlar. Örneğin BM'deki Arap ülkelerinin temsilcileri - Bağlantısızlar Grubu ile birlikte - ortak bir bildiri yayınladılar. Amaç, konuyu BM gibi uluslararası bir foruma çekmek...
Riyad'da toplanan Körfez İşbirliği Konseyi Dışişleri Bakanları da Türk Ordusu'nun müdahalesini eleştiren bir deklarasyon yayınladı. Toplantının başkanı olan Katar Dışişleri Bakanı Kasım el - Tani, harekatı Irak'a karşı bir saldırı olarak nitelendirdi.
Irak'tan Suudi Arabistan'a, İran'dan Libya'ya kadar çeşitli Arap ülkelerinde basın, Türkiye'nin bu askeri harekatına ve bu vesile ile Ortadoğu politikasına ateş püskürüyor.
* * *
ARAPLARIN koro halinde Türkiye'ye karşı seslerini yükseltmelerini şöyle izah edebiliriz:
* Bu işin başını Irak ve özellikle Suriye çekiyor. Kuzey Irak'taki harekat, Arap dünyasını birleştirmek ve bir dayanışma örneği göstermek için bir fırsat olarak kullanılıyor. Konu ile direkt ilgisi olmayan devletler dahi (Körfez ve Magrib ülkeleri gibi) kendilerini bu dayanışmanın içinde göstermek zorunda hissediyorlar...
* Bu ülkelerin bir kısmı (Suudi Arabistan ve Ürdün gibi), kendi bünyeleri içindeki radikal grupların artan etkisi altındadır. Diğer bir deyişle bu ülkelerin yöneticileri, iç baskıları da hesaba katarak, diğer "Arap kardeşleri" ile birlikte hareket ediyorlar...
* Suriye'nin başını çektiği bu kampanyada, TSK'nin Kuzey Irak operasyonu, Türkiye'nin İsrail ile yakınlaşması ile irtibatlandırılıyor.
Türkiye, Amerikan emperyalizmi ve Siyonizm ile ittifak kurmuş bir "düşman" olarak gösteriliyor.
Şimdi PKK da aynı iddialarla - ve Türkiye ile birlikte ABD ve İsrail'in turistik tesislerinin hedef alınacağı tehdidi ile - aynı koroya katılmış bulunuyor...
* * *
ANKARA'nın sınır ötesi harekatla ilgili argümanları açıktır:
Türkiye'nin Irak'ın topraklarında gözü yoktur. Sınırlı harekatın amacı, komşunun egemenliğini ortadan kaldırmak değildir. Kuzey Irak'taki otorite boşluğu PKK'nin orada üslenmesine ve Türkiye için hayati bir güvenlik sorunu yaratmasına yol açıyor... Türkiye güvenlik nedenleri ile bu tür operasyonlar düzenlemek zorunda kalıyor. Ve her seferinde geri çekiliyor... Arap ülkeleri terörle savaşmak zorunda kalan Türkiye'yi değil, terörü destekleyen Suriye'yi muhatap almalıdır. Arap ülkeleri Kuzey Irak'ın barışa kavuşması için ne yaptı veya ne yapıyor?..
* * *
NE yazık ki Türkiye bu argümanlarını Arap ülkelerine gereği gibi iletemiyor. Bu işi diplomatlar yapıyorlar ama, kafi değil.
Bu argümanların üst düzey karşılıklı ziyaretlerle, iyi niyet heyetlerinin Arap başkentlerine gönderilmesi ile izah edilmesi gerekirdi.
Bu, aynı zamanda Ankara'nın Arap dünyasına "tepeden" bakmadığını, bu ülkeler ile iyi ilişkilere değer verdiğini de göstermiş olurdu.
Hani nerede hükümet, nerede Dışişleri Bakanı?..
Yanıtı malum!
Dış politikadaki sonuçları da...

Yazara Emails.kohen@milliyet.com.tr