Suriye’deki “kimyasal katliam” ile ilgili kesin bilinen tek şey, böyle bir vahşetin vuku bulmuş olduğudur. Yayınlanan video görüntüleri bunu yeterince kanıtlıyor.
Ama buna karşılık kesin bilinmeyen çok önemli bir husus var:
Bunu kim yaptı?
Esad kuvvetleri mi, yoksa muhalif güçler mi?
Muhalif Suriye Ulusal Konseyi’ne göre, bu facianın sorumlusu Esad yönetimi. Şam’daki resmi ağızlara göre ise, bu insanlık suçunu işleyenler muhalif savaşçılar (veya bunların safında yer alan El Kaide’ci unsurlar)...
Bu konuda gerçeğin ortaya çıkması için, tarafsız bir tahkikat komisyonunun bir an önce olay yerinde inceleme yapması gerekiyor. BM Genel Sekreteri, Esad yönetiminden bunun için izin istedi. Şam’ın bu konuda vereceği yanıt belirleyici olacak.
Şu anda bu vahşeti kimin yaptığı konusunda tahmine dayalı bir yargıya varmak yerine, gerçeğin tam olarak ortaya çıkmasını beklemek daha doğru olur...
* * *
Bu vahşete karşı kimin nasıl bir karşılık verebileceğine dair senaryolar, açıkçası daha çok Esad’ın suçlu bulunması ihtimaline göre tasarlanıyor.
Başta bütün gözler BM’ye çevriliyor ve Güvenlik Konseyi’nden “güçlü eylem” kararı çıkması temenni ediliyor. Temenni diyoruz, çünkü açıkçası BM’den böyle bir ortak kararın çıkabileceğine inanan kimse pek yok. Sebebi de malum: Rus ve Çin vetosu...
Aslında BM’yi “aciz davranmak ve bir şeye yaramamak”la suçlamak kolay. Ancak Dünya Teşkilatı’nın ve en önemli organı olan Güvenlik Konseyi’nin “devletler üstü” bir yapıya sahip olmadığını, üye ülkelerin kendi çıkarlarına göre karar verdiklerini ve BM’nin emrinde hazır bir ordusu bulunmadığını da unutmamalı...
* * *
Bir müdahale için akla ilk gelen güç de ABD’dir. Tabii bunu isteyenler ve böyle bir beklenti içinde olanlar da var; bunun aksine ABD’nin her işe burnunu sokmasına şiddetle karşı çıkanlar da var...
“Kimyasal katliam” karşısında Obama yönetimi şu anda kararsız. Esad rejiminin katliamdan sorumlu olduğu belirlenirse, bu Obama’nın daha önce angaje olduğu “kırmızı çizgi”nin aşılması ve dolayısıyla ABD’nin askeri opsiyona başvurması gerektiği anlamına gelecektir.
Ancak bu takdirde ABD’nin ne yapması gerektiği konusunda önceki gün Washington’da düzenlenen toplantıdan bir sonuç çıkmadığı anlaşılıyor. Açıkçası yönetim askeri müdahale konusunda pek istekli görünmüyor.
Bununla beraber Washington’un NATO çerçevesinde kolektif bir sınırlı operasyona (örneğin denizden füzelerle veya havadan bombardımanlarla) yeşil ışık yakması mümkün. Fransa ve İngiltere’nin bu fikre sıcak baktığı anlaşılıyor.
* * *
Böyle bir eylemin Esad’ı destekleyen özellikle Rusya ve İran tarafından hiç de iyi karşılanmayacağı, bunun da ciddi sürtüşmelere yol açacağı kuşkusuz.
Bu arada ne oluyorsa, Suriye halkına oluyor. Yüz bini aşan ölü, yurtdışına kaçan iki milyondan fazla mülteci, yüz binlerce yaralı, harabeye dönen kentler, kasabalar... Ve gelecek hakkında büyük umutsuzluk...