"Böyle giderse, KKTC'de sokaktaki insan Güney'e daha çok imrenebilir, aynı zamanda Türkiye'den soğuyabilir"...
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e iki günlük KKTC ziyareti sırasında söylenenlerden biri de bu. Cem bunu çeşitli ağızlardan duydu; ama en önemlisi bu kez KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu'nun da bunu söyleyenler arasında olması...
Şu sırada pek çok Kıbrıslı Türk'ü bu şekilde düşünmeye iten nedenlerin başında, Türkiye'den KKTC'ye sıçrayan ciddi ekonomik kriz geliyor. Sıkça tekrarlanan deyimi ile, "anavatan nezle olunca, yavruvatan da zatürree olur"...
* * *
GERÇEKTEN KKTC'deki kriz, toplumu derinden sarsıyor. Lefkoşa'daki bir işadamı bize "insanlar bezgin, artık umutları kalmadı. Gidebilen gidiyor, pek çok insan da gitmeyi düşünüyor" diye konuştu. Yıllarını dava uğruna ve kamu hizmetinde vermiş emekli bir bürokrata göre de, "şimdi pek çok kişi, ne olacaksa olsun, bu iş bitsin artık düşüncesinde."
Öteden beri Kıbrıs'taki gerçekleri açık şekilde anlatmaya çalışan ve halen koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı olarak bulunan Toplumcu Kurtuluş Partisi lideri Mustafa Akıncı'ya göre, bu durum Kıbrıs sorununa süratle çözüm bulma zorunluluğunu da hissettiriyor. Akıncı, Cem'e bu konudaki görüşlerini ve tavsiyelerini sözlü ve ayrıca yazılı olarak sundu.
Umarız Ankara, Cem'in temasları sırasında bütün bu söylenenlerden gereken sonuçları çıkarır...
* * *
GERÇEK şudur ki, Türkiye şu sırada ne kadar dış desteğe muhtaçsa, KKTC de Türkiye'nin ivedi yardımına o derecede (hatta daha da fazla) bel bağlamış durumda...
KKTC'nin esas zorluğu, öz mali kaynaklarının çok kısıtlı olması. Biraz turizmden, biraz da eğitimden sağlanan gelir dışında - örneğin ihracat gibi - bir kaynak da yok. Bu yüzden Ankara'ya tamamen bağımlı.
Kıbrıslı Türkler tabii Güney'deki zenginliğin ve yüksek yaşam standardının farkındalar. Hele iki yıl sonra Güney Kıbrıs AB'ye üye olursa - ki olması ihtimali oldukça yüksek - adanın iki kesimi arasındaki uçurum, her alanda, daha da derinleşmiş olacak. Türk yöneticileri bunun "imrenme"ye ve hatta göçe yol açacağından korkuyorlar.
AB'ye "Güney'i tek başına aranıza katarsanız fena olur" demek, bu durumu pek değiştirmez. O zaman bunun yaratacağı söylenen "ciddi sonuçlar" Rumlar dahil tüm tarafları (ve Cem'in de kabul ettiği gibi Türk tarafını da) olumsuz etkileyecektir...
* * *
TÜRKİYE'nin ve KKTC'nin, özellikle iç ve dış desteğe çok ihtiyacı olduğu bu kritik dönemde, Kıbrıs sorunu üzerinde daha yaratıcı ve atılımcı davranması gerekir. Türk diplomasisi temel görüşlerini ve çıkarlarını hiç tehlikeye düşürmeden, yeni girişimlerde bulunabilir.
Görüşmelerin kesilmesi ile şu anda mesele kilitlenmiş durumda. Bu işi zamana bırakmanın daha çok kimin lehinde olduğunu iyice düşünmek lazım. Her halükarda çözümsüzlüğün Türk tarafının yararına olmadığı da meydanda...