Türkiye’de her olumsuz olayın arkasında bir “yabancı parmağı” veya “dış mihrak” aramak adeta huy haline geldi. İster içeride, ister dışarıda olsun, ortaya çıkan sorunlar ve sıkıntılar karşısında, çeşitli kesimlerin ilk refleksi, bu durumların nedenini dış güçlere yüklemek oluyor.
Genelde bunun için gösterilen gerekçe de şudur: Türkiye giderek gelişiyor, bölgesel, hatta küresel bir güç oluyor. Dışarıda bundan rahatsız olanlar var. Bu mihraklar fırsat buldukça Türkiye’yi zayıflatmaya, onun önünü kesmeye çalışıyorlar. Bunu başarmak için de zaman zaman “taşeron” kullanıyorlar...
Son zamanlarda bu tür değerlendirmelerin giderek yaygınlaştığı ve bir “komplo kompleksi”nin gelişmekte olduğunu görüyoruz.
***
Bunun son örneklerinden biri, Somali’deki Türk Büyükelçiliği’ne karşı girişilen saldırı ile ilgili.
Bir polisin şehit olmasına ve üç görevlinin de yaralanmasına yol açan bu saldırıya, hemen El Şebab adlı terör örgütü sahip çıktı. El Kaide’nin Somali’deki uzantısı olan bu radikal İslamcı örgüt, 14 bin kişilik “mücahit” gücü ile, ülkenin güney bölgesine hâkim olmuş durumda. Başkent Moğadişu’da da gerek hükümet güçlerine, gerekse BM tarafından barışı korumakla görevlendirilen Afrika Birliği Gücü’ne karşı saldırılarda bulunuyor. Amacı Somali’de mevcut rejimi devirip aşırı İslamcı bir düzen kurmak.
Türkiye’nin Somali’ye gösterdiği yakınlık, ona yaptığı yardımlar ve istikrara kavuşması için verdiği destek malum. El Şebab bunu kendi ideolojisine ve amaçlarına karşı bir tutum olarak görüyor. Nitekim örgütün sözcüsü, büyükelçiliğe karşı girişilen saldırıdan hemen sonra yaptığı açıklamada, bunun nedenini, Türkiye’nin Somali’nin iç işlerine karışması, hükümeti desteklemesi ve İslam’la bağdaşmayan davranışlarda bulunması gibi iddialara dayandırdı.
***
Bu gerekçe, terör yolu ile ülkeyi kontrol altına almak isteyen ve El Kaide ile organik bağları bulunan El Şebab’ın ideolojik inanç ve stratejisini açıkça ortaya koyuyor.
Bu kanlı olay, radikal İslamcı grupların Türkiye’ye ve AKP iktidarına nasıl baktığını da açıkça gözlerin önüne serdi. Ankara’nın bundan gereken sonuçları çıkarması gerekiyor...
Ne var ki, “komplo refleksi” bu olayda da hemen kendisini belli etti. Birçok yorumcu ve hatta yetkili, halkın “aceleci ve kolaycı” tepkisine katılarak bu saldırının arkasında “dış mihrakların” bulunduğunu, El Şebab’ın da onların “taşeron”u veya maşası olduğunu iddia etti...
***
Her şeyden önce herkesin Türkiye’yi dışlamak veya zayıflatmak peşinde koştuğu kompleksine kapılmaya hiç gerek yok. Evet Afrika’da ve diğer bölgelerde birçok ülkelerle rekabet var. Türkiye bunu bilerek gücünü göstermelidir; yoksa kim oldukları açıklanmayan “dış mihraklara” yüklenerek değil...
El Şebab, El Kaide camiası içinde radikal İslamcı program çerçevesinde, kendi inisiyatifi ile hareket ediyor. Bundan bazı “dış güçler” memnun olabilir. Ama bu örgütün onların “paralı askerler”i gibi çalıştıkları anlamına gelmez.
Kısacası bu tür hallerde kolaycı bir “komplo refleksi” ile, her şeyin arkasında bir “dış güç” aramaktan ve herkesin Türkiye’yi zayıflatmak istediğine ilişkin “komplo kompleksi”nden kurtulmanın zamanı gelmiştir.