Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Olan oldu. CNN - Türk'e karşı kapatma kararından Güneydoğu'daki üç belediye başkanının tutuklanmasına kadar son günlerde olup bitenler, Türkiye'nin dış imajına gene gölge düşürdü. Yabancı merkezlerden gelen tepkiler ortada.
Bu olanların Türkiye'nin özellikle AB ile ilişkilerinin yeni bir aşamaya girdiği, genelde Batı'da Türkiye hakkında iyimser bir havanın esmeye başladığı bir zamana rastlaması, gerçekten talihsizlik.
Şimdi HADEP'li belediye başkanlarının tutuklanması, AB'den ABD'ye kadar çeşitli ülkelerde eleştiriliyor ve Türkiye'nin insan hakları sicilinin düzeleceğine kötüleştiği şeklinde değerlendiriliyor. Bu ülkelerin diplomatları, bunun ikili ilişkileri de olumsuz etkilemesi kaygısını dile getiriyorlar.
Herhalde Diyarbakır Belediye Başkanı'nın sokak ortasında yakalanış şekli olmasaydı ve üç belediye başkanının tutuksuz olarak yargılanması mümkün olsaydı, dışarda bu kadar gürültü kopmayacaktı...
Ama, dediğimiz gibi, olan oldu artık. Şimdi son olaylar zincirinin yarattığı sıkıntının atlatılmasına ve özellikle bunun bir krize dönüşmemesine gayret etmek gerekiyor.
* * *
BU konuda ilgili üç tarafa da düşen sorumluluklar var.
* AB Türkiye'nin adaylık sürecinde Kopenhag kriterleri doğrultusunda ileri adım atması gerekirken, son olaylarla bu beklentilere aykırı hareket ettiği görüşünde. AB yönetiminde buna karşı sert tepki gösterilmesini isteyenler olduğu gibi, şimdilik daha temkinli davranılmasını tavsiye edenler de var. Açıkçası şu anda Avrupalıların kafası da karışık.
AB'nin bu aşamada sert bir çıkış yapması ve Türkiye'yi karşısına alması yararlı olmaz, hatta ters de tepebilir. Avrupalıların Kopenhag kriterlerine duyarlılık kadar, Türkiye'nin sorunlarına ve gerçeklerine de anlayış göstermeleri gerekir. Her halükarda bu olaylar, AB'yi Türkiye ile başlattığı yeni süreci aksatacak davranışlara sevketmemelidir...
* HADEP ve ona mensup olan seçilmiş yöneticiler, sorumluluklarının bilincinde olmalıdır. Üç belediye başkanına karşı yöneltilen suçlamalar konusunda, olay henüz yargı aşamasında olduğu için, kesin bir şey söylemek olanaksız. Ama HADEP'ten beklenen şey, bu tür iddialara, şüphelere ve güvensizliğe yol açan söz ve davranışlardan kaçınmasıdır. Bu kritik aşamada HADEP özellikle provokasyonları ve gerginliği önlemeye özen göstermelidir.
* TÜRKİYE'nin terör ve bölücülük konusundaki hassasiyeti malum. Askeri ve siyasal makamlar Türkiye'nin bütünlüğünü ve güvenliğini tehlikeye düşürebilecek herhangi bir söze veya harekete izin vermemek kararındadır.
PKK'nın 15 yıllık terör kampanyasından yenik çıkmasının ardından ortaya çıkan yeni durum, yeni stratejiler ve daha sofistike yöntemler gerektiriyor. Eğer Türiye siyasal ve ekonomik alanda dünyaya açılma, AB ile bütünleşme, bölgesel bir güç olma hedeflerini koruyorsa, bu "ayarlamaları" zaman kaybetmeden yapmak zorundadır. "Bizde yasalar vardır, yargı bağımsızdır, kimse iç işlerimize karışamaz" gibi argümanlarla bu hedeflere gidilemez...
* * *
DÜN de belirttiğimiz gibi, son olaylar Türkiye ile AB ve Batı arasında iyiye giden havayı bozuyor. Ne var ki bu sürtüşmeler, herkes kendi payına düşeni yaparsa, kolayca atlatılabilir ve olası bir kriz de önlenebilir.
Bir Türk yetkilisinin deyişi ile, "dış ilişkilerde (ve özellikle AB ile adaylık sürecinde) inişli - çıkışlı dönemler olması doğal"... Yani umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Her şey düzelir. Yeter ki bu niyet ve irade olsun...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr