Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Libya’ya karşı Koalisyon güçlerinin giriştiği hava harekâtı BM Güvenlik Konseyi kararının öngördüğü sınırları aşıyor mu? Esas amaç Kaddafi rejimini devirmek mi? İsyancılara aktif destek sağlamak için silah yardımı da yapılacak mı?
Halen Libya ile ilgilenen bütün başkentlerde bu sorular tartışılıyor.
Libya’daki halk hareketinin, Tunus’taki ve Mısır’daki gibi kısa zamanda rejimin devrilmesiyle sonuçlanmayacağı başından beri belliydi. Libya’da bir yandan isyancıların Bingazi merkez olmak üzere Doğu bölgesine hâkim olması, diğer yandan da Albay Kaddafi’nin iktidarda tutunmak için bütün güçlerini seferber etmesi, ülkeyi bir iç savaşa sürükledi.
Libya’daki olayı, Tunus ve Mısır’dakinden farklı bir yöne sevk eden bir faktör de, uluslararası camianın askeri bir müdahalede bulunmasıdır. Bu, Libya krizinin daha karmaşık ve çelişkili bir şekil almasına yol açmış bulunuyor.
* * *
Uluslararası toplumu ve özellikle NATO’yu ciddi bir ikilemle karşı karşıya bırakan başlıca çelişkiler şöyle:
- BM Güvenlik Konseyi’nin Kaddafi’nin kendi halkına karşı şiddet kullanmasını önlemek gerekçesiyle aldığı karar, “sivilleri korumak” amaçlı bir “uçuşa yasak bölge”nin kurulmasını öngörüyor.
Şimdiye kadar girişilen hava harekâtı, öngörülen uçuşa yasak bölge kurmanın yanı sıra, Libya askeri gücünü de imha etmeyi amaçlıyor.Nitekim müttefik uçaklar, isyancılara karşı savaşan Libya kara güçlerini, tanklarını, zırhlı araçlarını ve toplarını da hedef alıyor. Böylece sadece “uçuşa yasak” değil, “sürüşe yasak” bölgeler de oluşturuluyor.
- Koalisyonun giriştiği operasyonlar, başta Kaddafi güçlerinin saldırılarını durdurduğu gibi, isyancıların da Kaddafi kontrolündeki bazı yerleri ele geçirmelerini sağladı. Ancak daha sonra bunun aksi oldu, Kaddafi güçleri atağa kalktı ve Doğu’ya doğru ilerlemeye başardı. Yani hava bombardımanları beklenen sonucu vermedi.
- Kaddafi’nin üstün ateş gücü karşısında isyancılar zayıf kalıyor. Çünkü onların elinde ordunun sahip olduğu tanklara ve diğer ağır silahlara karşı koyacak kapasiteleri yok.
Batılı stratejistler isyancılara modern silahlar verilmesi konusunda farklı görüşlere sahip. Birçoğu kararsız; bir kısmı da karşı. Türkiye karşı olanlar arasında...
İsyancılara silah verilmesi, bu iç savaşta onların safında yer alınması demektir ki, böyle bir angajman her şeyden önce Güvenlik Konseyi karanına aykırıdır. Kaldı ki, pratikte bunun gerçekleşmesi için, isyancıların yabancı askeri personel tarafından eğitilmesi gerekecektir.
Ama asıl mesele, isyancıların kim olduğu ve ne gibi amaçlar güttüğüdür. Onların safında El Kaide’nin yer aldığı düşünülürse, verilecek silahların sonuçta teröristlerin eline geçmesi ve başka yerlerde kullanılması ihtimali yüksektir.
- İsyancıların silahlandırılması konusu, meselenin temelindeki ikilemle ilgili. İsyancılara silah dağıtmanın sakıncaları ve tehlikeleri ortada. Ama isyancılar direnecek ve savaşacak duruma gelmezlerse, Kaddafi güçleri adım adım onları ezecektir.
Uluslararası camia da bunu istemiyor.
* * *
Aslında Güvenlik Konseyi’nin kararı, Kaddafi güçlerini durdurmayı öngörüyor. Ama çoğu ülke, Kaddafi’nin çekip gitmesini istiyor. Başkan Obama dahil, birçok lider bunu açıkça söylüyor. Ne var ki, girişilen askeri operasyonlara ve diğer baskılara rağmen, Libya diktatörünün böyle bir niyeti yok.
Bu karanlık tabloda bir umut, Kaddafi’nin yakın çevresindekilerin kendisini terk etmesidir. Son olarak eski arkadaşı olarak Dışişleri Bakanı’nın İngiltere’ye iltica etmesini, bu yönde önemli bir işaret sayanlar var.
Ancak bu gözü dönmüş Kaddafi’yi inadından vazgeçirir mi? Çok zayıf bir ihtimal...