Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Artık buna iç savaş dememek için sebep yok... Libya’da Kaddafi karşıtlarıyla rejim yanlısı güçler birbirleriyle yer yer çarpışıyorlar. Doğuda isyancılar Bingazi başta olmak üzere, geniş bir bölgeyi kontrolleri altında tutuyorlar. Bingazi’de, eski Adalet Bakanı Mustafa Abdülcedid’in başkanlığında bir Ulusal Devrim Komitesi, yani bağımsız bir yönetim kuruldu. Başkent Trablus ve etrafı ise Kaddafi’nin elinde. Ona bağlı ordu ve milis güçleri bu bölgede sağlam durduklardı gibi, isyancıların denetimindeki kentlere ve mevzilere de karadan ve havadan saldırıyorlar. Bu arada orduyu terk edip isyancıların safına geçenler de var. Şimdiye kadar çarpışmalarda ölenlerin sayısı 6 bin olarak bildiriliyor.
Libya’da halk ayaklanması üçüncü haftasına girerken durum bu.
Bunun kaygı verici yanı, çarpışmaların giderek kızışması ve iki tarafın da bu savaşı sürdürmeye kararlı olmasıdır. Bu bakımdan Libya’daki olay, Tunus ve Mısır’dakinden farklı. Bu iki ülkede rejime karşı ayaklanma, sınırlı çatışmalardan sonra, halkın sokaklara dökülmesi ve meydanları doldurması sonucunda başarıya ulaşmış, diktatörleri devirebilmişti.

Dünya tartışıyor
Tunus ve Mısır’da olanlardan sonra, uluslararası topluluk Libya’da da halk ayaklanmasının rejimin devrilmesine yol açacağını ümit etmişti. Bu düşünce ile ABD ve daha birçok devlet, açıkça Kaddafi’ye (daha önce Mübarek’e yapıldığı gibi) çekilmesi gerektiğini bildirmişti. Oysa Libya diktatörü 42 yıllık yönetimini sürdürmek için içerde ayaklananlarla savaşmaya, dışarıda da ona “git” diyenlere meydan okumaya kararlı olduğunu gösterdi. Bu arada BM Güvenlik Konseyi’nin artık Kaddafi yönetimini meşru saymadığı anlamına gelen yaptırımlarla ilgili kararı da, pratikte durumu değiştirmedi.
O halde Libya’nın akıbeti ne olacak? Taraflar bu savaşı amansızca sürdürecek mi? Dünya da bu duruma seyirci kalacak mı?
Gerçi uluslararası topluluk Kaddafi’ye karşı bir tavır aldı ama, onu devirmek için aktif bir müdahalede bulunmaya da pek hevesli değil. Bununla beraber Libya’ya karşı askeri bir operasyon ile ilgili seçenekler dünya başkentlerinde hararetle tartışılıyor. Bu opsiyonlardan biri Libya hava sahasının denetim altına alınması, yani Libya hava kuvvetlerinin faaliyetten men edilmesidir. Ancak bu seçenek üzerinde bile ABD’de ve NATO’da ciddi görüş ayrılıkları var.

Türkiye karşı
Türkiye’nin bu konudaki tutumunu, önceki gün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında net olarak açıkladı. Ankara, Libya’da herhangi bir askeri müdahaleye karşı. Bu, daha ciddi komplikasyonlar yaratacak. Türkiye Libya’da kaos ve bölünme istemiyor. Krizin taraflar arasında daha fazla kan dökülmeden halledilmesini savunuyor.
Davutoğlu’nun belirttiği gibi, Türkiye iki tarafla da temas halinde. Bu arada Kaddafi’ye de gerekli tavsiyeler yapılıyor.
Türkiye taraflarla sürdürdüğü diyaloğu sayesinde, 20 binden fazla vatandaşını tahliye edebildi. Kuşkusuz bu, Libya politikasında belirleyici faktörlerden biri...
Öyle anlaşılıyor ki, Libya’daki mevcut belirsizlikler karşısında Ankara Kaddafi’ye karşı kesin bir tavır almaktan çekiniyor ve iki tarafı da “idare” etmeye çalışıyor.
Bu duruş Batı’nın ve özellikle ABD’nin Kaddafi’yi tamamen gözden çıkaran tavrından farklı. Ama Davutoğlu’nun deyişiyle, müttefikler arasında da bazı görüş ayrılıkları olabilir...