Mısır’ın Gazze sınırındaki Refah kapısını açması, Mübarek sonrası yeni dönemde dış politikada da bir şeylerin değişmekte olduğunu ortaya koyuyor. Bu aynı zamanda bölgede yeni dengelerin oluşmaya başladığının işaretini veriyor.
Aslında Mısır’ın Refah Kapısı’nı açması, Hamas yönetimindeki bölgeye karşı ablukanın tamamen kalktığı anlamına gelmiyor. İsrail’in uyguladığı ablukanın dışında, Mısır’ın 4 yıl önce koyduğu kısıtlamaların bir kısmı gene devam ediyor. Örneğin Refah Kapısı’ndan çocuklar, kadınlar, yaşlılar serbestçe geçebilecek, ancak 18-40 yaşları arasındaki erkeklerin bu sınır noktasını kullanması izine tabi tutulacak. Daha önemlisi, Mısır’ın kararı, malların serbest geçişini öngörmüyor.
Bununla beraber, Mısır’daki yeni rejimin aldığı karar önemli bir siyasi anlam taşıyor. Bu yeni Mısır yönetiminin devrik Başkan Hüsnü Mübarek’in Hamas’a karşı izlediği politikadan ayrıldığının bir göstergesi. Keza, Gazze konusunda İsrail ile yapılan işbirliğinin artık son bulduğunun bir işareti.
Yeni yaklaşım
Mübarek’in devrilmesinden sonra yönetimi ele alan askeri konseyin yaptığı ilk işlerden biri, Kahire’nin Hamas’a karşı tavrını değiştirmek ve onu Mahmut Abbas liderliğindeki El Fetih ile uzlaştırmaya çalışmak oldu. Mısır diplomasisi bu inisiyatifinde başarılı oldu. Böylece bölgede artık daha bağımsız ve etkin bir rol üstlenecek duruma geldiği mesajını verdi.
Yeni yönetim dış siyasetteki değişiklik eğilimini, İran’la ilgili tutumunda da ortaya koydu. Örneğin, iki İran savaş gemisine Süveyş kanalından geçip ilk kez Akdeniz’e açılmasına izin verdi. Yeni yönetimin şimdi İran’la diplomatik ilişkilerini normalleştirmesi de gündemde.
Mısır’ın Gazze kapısını açmasının taşıdığı sembolik önemi, şimdiki yönetimin Mübarek dönemi politikalarından ayrılması ve içte olduğu gibi dışta da yeni bir yöneliş arayışı ve çabaları çerçevesinde değerlendirmek gerek.
Gerçi halk ayaklanması sürecinde, meydanları ve caddeleri dolduran göstericiler, hep özgürlük, demokrasi, adalet, aş-iş taleplerini ve beklentilerini dile getirdiler. Bu gösterilerde Filistin sorunu ve herhangi başka bir dış mesele gündeme getirilmedi, hiçbir yabancı ülkeye karşı slogan atılmadı, bayrakları yakılmadı.
Göstericilerin desteğiyle işbaşına gelen askeri rejim, şimdi bu meselelere de öncelik vererek halkın sempatisini kazanmak istiyor. Nitekim Gazze kapısının açılması, Mısır’da ve Gazze’de olduğu kadar, Arap dünyasında da büyük destek gördü.
Değişik model
Devrim sürecini, hızla ve kansız olarak geçirmeyi başaran Mısır’ın esas önceliği, gene de iç sorunlardır kuşkusuz.
Bahçeşehir Üniversitesi’nin hafta sonu düzenlediği “Global Liderlik Forumu”nda konuşan Mısır’ın Ankara büyükelçisi Abdülrahman Salahaddin, genç dinleyicilerinin de rahatça izleyebildiği çok açık ifadelerle, ülkesinde bu geçiş dönemin ana meseleleri anlattı. Bunlardan biri, yeni dönemde dinin rolü ile ilgili. Diğer bir tartışma konusu, geçici askeri yönetimden sonra kurulacak olan hükümetin yapısı ve muhalefetin durumu.
Büyükelçi Salahaddin, Mısır halkının, devrimin amaç ve beklentileri doğrultusunda, kendi modelini yaratacağını belirtti. “Türk modeli” ile ilgili soruları yanıtlarken de, bölgedeki ülkelerin kendilerine özgü niteliklere sahip olduklarını, ancak Mısır’ın Türkiye’nin deneyimlerinden esinleneceğini söyledi. Dış politikada da Mısır’ın Türkiye’yi bir rakip olarak görmediğini vurguladı.
Ancak işaretler, Mısır’ın da artık Mübarek rejiminden değişik yeni tutumu ile bölgesel bir güç olarak ortaya çıkmayı amaçladığını gösteriyor.