Bu tür müzakerelerin sonunda sorulan cinsten bir soru bu. Ama yanıtı, sorunun kendisi kadar basit değil.Planın lehinde ve aleyhinde öne sürülebilecek çok argüman var tabii.Rum - Yunan tarafı için aleyhteki görüşler daha ağır basıyor.Türk tarafı için, kabul etmeli ki, artılar, eksilerden çok daha fazla. Hatta Annan planının dördüncü versiyonu, öncekilere göre oldukça olumlu noktalar içeriyor. Örneğin ortak devlet anlayışı, eşitlik, güvenlik, garantiler gibi konularda... Gerçekten plan, bu bakımdan, Türk beklentilerini karşılıyor.***KUŞKUSUZ müzakerelerden (veya pazarlıklardan) tarafların tüm istediklerini veya beklediklerini elde etmesi mümkün değil. Türk tarafı, taleplerinin önemli kısmını sağladığı için, plana olumlu bakmıştır. Buna karşılık, Rum tarafı çoğu isteğini kabul ettiremediği için, açıkça planı beğenmediğini açıklamış, dolayısı ile Bürgenstockta "anlaşma sağlanamadığını" ilan etmiştir.Bununla beraber, KKTCde ve Türkiyede, plana karşı çıkanlar, bunun tuzaklarla dolu olduğunu ve dolayısı ile referandumda reddedilmesi gerektiğini savunanlar var. Onların argümanları arasında örneğin, "derogasyon"ların (ayrıcalıkların) "kalıcı" nitelikte olmaması ve AB hukuk sistemine dahil edilmemesi gibi hususlar yer alıyor...***ÖNÜMÜZDEKİ günlerde, referandumun yapılacağı 24 Nisana kadar bu argümanlar çok tartışılacak. Planı "kabul edilebilir" sayanlar ile tehlikeli bir tuzak olarak görenler, son sözü söyleyecek olan Kıbrıs Türk halkını "bilgilendirmeye" ve yönlendirmeye çalışacaklar...Plan karşısında halkın alacağı tavrı belirleyecek birçok etken var: Liderlerin, partilerin ve resmi, gayri resmi kurumların kamuoyunu yönlendirmeleri, bu etkenlerin başında geliyor. Toplumun bir kısmının "yer değiştirmek" zorunda kalması, diğer belirleyici bir faktör.Ama siyasi liderleri ve düşünce üreterek kamuoyunu etkileyen çevreleri planı olumlu veya olumsuz saymaya sevk eden faktör başka. Onların değerlendirmesinde esas rol oynayan, meseleye "bakış açısı"dır.***GENEL olarak Kıbrısta Türklerle Rumların ne bugün, ne yarın beraber yaşamayacağını düşünen, Rum - Yunan tarafı kadar ABye, ABDye ve BMye güvenmeyen, onları Kıbrıs Türkünü sindirmek, Türkiyeyi de sıkıştırmak ve zayıflatmak istediği kaygısını taşıyan kişiler, bu plana olumsuz bir gözle bakacak ve bunu tuzak olarak görecektir. Bu çevreler karşı tarafı "daimi" bir düşman olarak gördüğü için, "olmazsa olmaz" saydığı şartların da "kalıcı" olmasından veya tercihen statükonun devamından yanadır...Olaya daha geniş açıdan bakanlar, zamanla adada yakınlaşmanın ve entegrasyonun gerçekleşebileceği, "birleşme"nin yaratacağı sıkıntıların uzun vadede atlatılacağı ve bunun da Kıbrıs Türk halkı kadar, dünyaya açılmakta olan Türkiyenin de yararına olacağı görüşündedir.Kısacası, plan karşısında alınacak tavrı, (ve referandumdaki sonucu) belirleyecek olan, bu iki farklı "bakış açısı"dır... skohen@milliyet.com.tr ANNAN planı, Bürgenstocktaki görüşmelerden çıktığı şekli ile, Türk tarafı için iyi mi, kötü mü?
Özay Şendir
Hamaset ile siyaset arasına sıkışmak...
20 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yıllık izin hakkında her şey
20 Haziran 2025
Abbas Güçlü
İşsizlik mi iş bilmezlik mi (5)
20 Haziran 2025
Zafer Şahin
İsrail’in sessiz Kıbrıs işgali ve Ekim seçimi..
20 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş ne zaman bitecek?
20 Haziran 2025