Afganistan'ın Taliban yönetimi, ABD'nin kendi topraklarına saldırması halinde cihad ilan edeceğini açıklıyor... Başkan Bush, terör odaklarına karşı savaştan söz ederken, sürçülisan da olsa, haçlı seferi anlamındaki "crusade" terimini kullanıyor...
Ne oluyor? Dünya 21. yüzyılın başlarında, orta çağın karanlık zihniyetine mi dönüyor? ABD'nin geçen hafta uğradığı vahşi terör eylemini izleyen gelişmeler, Samuel Huntington'un "Uygarlıklar Çatışması" kitabındaki senaryo doğrultusunda, bir din kavgasına doğru mu gidiyor?..
* * *
BÖYLE bir cepheleşme, insanlık tarihinin en korkunç ve utanç verici bir sayfasını oluşturur. Neyse ki, en azından şu anda, bu tehlikeyi dikkate alan ve bunu önlemeye çalışan sağduyu sahibi insanlar var.
"Crusade" sözcüğünü din savaşı anlamında kullanmadığını belirten Bush, Washington'da İslam merkezini ziyaretinde, Amerikalılara hoşgörü ve beraberlik mesajını vermek gereğini duydu... Birçok Müslüman ülkesi lideri, terörle İslam arasında ilinti kurulmasına karşı çıktı ve kendi ülkelerinin de terörizme karşı oluşturulmakta olan "geniş koalisyon"da yer almaya hazır olduklarını ilan etti.
Şu sırada gerek İslam, gerekse Hıristiyan aleminde - aslında bütün yeryüzünde - söz ve nüfuz sahibi liderlerin - cihad, haçlı seferi veya adı ne olursa olsun, din savaşını çağrıştıracak zihniyet ve davranışlardan kendilerini uzak tutması şart.
Son terör eylemlerinin yol açtığı öfke ve gerginliğin, ülkeler ve aynı ülke içinde toplumlar arasında dinsel sürtüşmelere yol açması tehlikesi vardır. Nitekim ABD'den ve Avrupa'dan bunun bazı kaygı verici işaretleri gelmeye başladı bile... Bu tür olayların süratle kontrol altına alınmaması halinde, teröre karşı açılan uluslararası savaş ve oluşturulmaya çalışılan "geniş koalisyon" büyük bir zaaf ile karşı karşıya kalacaktır.
* * *
ÖNÜMÜZDEKİ saatlerde Taliban yönetiminin Bin Ladin'in teslimi konusunda alacağı tavır, olayların seyri üzerinde çok belirleyici bir rol oynayacaktır.
Kuşkusuz doğrusu, Afganistan'ın bu konuda uluslararası camia ile işbirliği yapmasıdır. Bu aynı zamanda dünyanın bu en yoksul ve sefil ülkesini, şimdiki yalnızlıktan ve zavallılıktan da kurtarmış olur. Ama fanatik Taliban liderleri, inatçı davranışlarını sürdürürler ve hele bunu da bir kutsal savaş olarak göstermeye kalkışırlarsa, başta kendi ulusları olmak üzere, bütün dünya bunun acısını çekecektir.
Bu durumda ABD'nin sert bir askeri müdahalede bulunacağından kimsenin kuşkusu yok. Bu herhalde batağa saplanmak anlamına gelen bir kara harekatı ve işgal şeklinde olmayacaktır. Bu aşamada düşünülen hava harekatı ile belirli hedefleri vurma stratejisinin nasıl bir sonuç vereceği belli değil. Başkan Bush'un Bin Ladin'i ("Vahşi Batı"daki deyimi ile) "ölü veya canlı" olarak ele geçirme planı, o kadar kolay da gerçekleşmeyebilir.
* * *
AMA bu ABD'li stratejistlerin vurguladığı gibi, uzun ve çetin bir savaş olacaktır. ABD'de son terörist saldırının öcünün mutlaka alınmasını isteyen Amerikan kamuoyu, buna hazır görünüyor.
Ne var ki, dün de belirttiğimiz gibi, terörizme karşı ortak cephede yer alan birçok ülke bu konuda daha temkinli ve çekingen davranıyor. Örneğin dün Washington'a giden Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, uluslararası terörizmle mücadelenin gerçek bir savaş yerine, daha etkili (diplomatik, ekonomik vs.) bir kampanya şeklinde yürütülmesini tavsiye ediyor. Hafta boyunca ABD'ye gidecek diğer Avrupalı liderlerin - veya Washington'a mesaj ileten diğer birçok hükümetin - de görüşü bu doğrultuda.
Kendi kamuoyunun henüz dinmemiş öfkesi ve intikam istemi ile, terörizme karşı savaşın daha akılcı ve ölçülü yöntemlerle yürütülmesini savunan dış etkenler arasında, Bush yönetimi bakalım nasıl bir yol izleyecek?..