Hükümet -partiyi öne sürerek- neden Hamas yöneticisini davet etme gereğini duydu? Bunda aceleci mi davrandı? Bu ziyaretin hazırlıkları, ayrıca "risk hesabı" iyi yapıldı mı?Başbakan'a ve AKP'ye yakın çevrelere göre, bu davet, Türkiye'nin "tarihi sorumluluk" veya bölgesel barışa katkı "misyonu" anlayışı ile yapılmıştır. Bu ziyaretle ilgili çalışmaları yürüten bir yetkilinin bunu izah şekli özetle şöyle:"Seçimleri kazanan Hamas'ın devlet tecrübesi yok. Örgütün siyasileşmesi, İsrail'e karşı tutumunu değiştirmesi gerek. Bu mesaj kendilerine zamanında verilmezse, Ortadoğu'da vahim olaylar cereyan edebilir, en ufak kıvılcım bölgeyi alevlendirebilir. O zaman da çok geç olur... İşte Türkiye bu anlayışla vakit kaybetmeden bu girişimde bulunmak ihtiyacını duymuştur... Görüşmeler Hamas'a direkt telkinler yapmamızı sağlamıştır. Alınan sonuç umut vericidir. Edinilen izlenim, Hamas'ın yumuşamaya yöneldiğidir. Meşal'in demeci de şimdiden bir üslup değişikliğini gösteriyor"... Hamas liderlerinden Halid Meşal'in Ankara ziyareti, Türkiye'nin karşılaştığı belli başlı dış politika sorunlarını ikinci plana itecek derecede hararetli bir tartışma konusu haline geldi. Erdoğan hükümetinin Ortadoğu'da kendine biçtiği "misyon" anlayışı ile bu girişimde bulunduğu açık. Bundan bölge kadar, Türkiye'nin (özellikle prestij ve güç bakımından) kazançlı çıkacağı düşüncesi de hâkim.Ancak bu davetin şekli, şartları, zamanı, ortamı, birtakım soru işaretlerine yol açıyor. Halid Meşal, Hamas'ın Şam'da üslenen siyasi bürosunun başı. Örgütte (Gazze ve Batı Şeria'da yaşayan) başka "liderler" de var. Ayrıca Hamas henüz hükümetini kurmuş değil. Örgüt hâlâ (İsrail'i yok etmeyi öngören) eski "tüzüğünü" koruyor. Yeni hükümetin programı daha yok... Bunların hiçbiri olmadan, Hamas'tan "birilerini" çağırmanın yararı ne?Türkiye'nin misyon anlayışı ile bir şeyler yapmak istemesi iyi de, bunu "vakit kaybetmeden" yapmanın başka yolları da düşünülebilirdi: Örneğin bu daveti yapmadan da, Hamas'ın önde gelenleri ile kendi yerlerinde temas kurup "mesajlar" verilebilirdi...Halid Meşal'in Ankara ziyareti, açıkçası daha çok Hamas'a yaramıştır. Örgüt, şimdi ilk ziyaretini Türkiye gibi önemli bir ülkeye yapmanın ve onun deyişi ile "Türk devlet temsilcileri ile" görüşmenin avantajını kullanıyor.Türkiye'ye gelince, açıkçası davet şekli, bir karmaşaya yol açtı. Türk diplomasisi bir bakıma arka planda kaldı. Hamas heyeti ile görüşmeler alışılagelen usullerden farklı biçimde yapıldı. Başbakan'ın, sonradan gelen bazı tepkiler üzerine, randevusundan vazgeçmesi de deneyimli bir eski diplomatın deyişi ile "yanlışlıklar komedyasını" tamamlamış oldu!.. "Yanlışlıklar komedyası" Kuşkusuz bu ziyaretin en önemli yanı, gerçekten Hamas'ın tavrında bir değişikliğe katkıda bulunup bulunmayacağıdır. Ancak onun kadar mühim olan, bu olayın Ankara'nın Batı ve de İsrail ile ilişkilerini ne şekilde etkileyeceğidir. İsrail'in sert tepkisi, ABD'nin ve AB'nin hoşnutsuzluğu herhalde bir süre, bu ilişkileri gölgeleyecektir.Tabii ortak çıkarlar, sonuç olarak, bu ülkelerle ilişkilerin eski çizgide kalmasını sağlayacaktır. Yani kimse bu yüzden ipleri koparmayacaktır.Ancak bölgesel rol oynamak, misyon üstlenmek uğruna, Ankara'nın bu son olayda Batı dünyası nezdindeki güvenilirliğinden bir şeyler kaybettiği açık. Bunu telafi etmek zaman alabilir... skohen@milliyet.com.tr "Bölgesel rol" kumarı