Konu günlerden beri çeşitli çevrelerde tartışılıyor: Türkiye'yi ekonomik krizden çıkarabilecek bir "kurtarıcı" olarak görülen Devlet Bakanı Kemal Derviş'e ve hazırlamakta olduğu programa destek tam mı?
Bu sorunun kuşku ile sorulmasının nedeni, bazı siyasilerin, iktisatçıların, analistlerin ve meslek kuruluşlarının olumsuz, hatta eleştirel beyanlarıdır. Bunlar medyaya da yansıyınca, çok kimsenin içine kurt düştü.
Kaygıya kapılanlar arasında yabancılar da var. Nitekim hafta içinde Ankara'daki diplomatlar, özellikle hükümetin ve genelde toplumun Derviş'e ne kadar destek verdiği ve bu desteğin ne kadar sürebileceği gibi soruların yanıtını aradılar.
ABD Büyükelçisi Robert Pearson'ın Başbakan Ecevit ile görüşmesinin basına akseden versiyonu resmen yalanlansa da, Washington'un ve diğer Batılı başkentlerin, Türkiye'de iktidarın ve toplumun çeşitli kesimlerinin Derviş'e ne kadar arka çıktığını çok merak ettiği ve kendilerinden beklenen desteği de ona göre vereceği gayet açık...
* * *
YABANCI ülkelerin bu tepkisine şaşmamak lazım.
Türkiye'nin krizi atlatmak için dış desteğe büyük ihtiyacı var. Bunu Başbakan Ecevit'ten Devlet Bakanı Derviş'e kadar herkes açıkça söylüyor. Bush yönetiminin daha baştan moral destek vermesi yüreklere su serpti. En azından Washington'un yeşil ışığı yakması ile, IMF başta olmak üzere çeşitli uluslararası finans kuruluşlarının Türkiye'ye yardım elini uzatacağı umudu belirdi.
Ancak şunu kabul etmeli ki, ABD veya başka dost ülkeler ve finans kuruluşları, somut destek sağlamadan önce, Türkiye'de hükümetin ve çeşitli kesimlerin yeni programı ve onun sahibi olan yeni Devlet Bakanı'nı desteklediğinden emin olmak istiyorlar.
Ankara'daki bir diplomatın deyişi ile "Türkiye önce kendi adamına ve kendi programına güvenecek ve sahip çıkacak ki, dünya da ona inansın ve destek olsun... Açıkçası, son günlerde Ankara'da yapılan çelişkili beyanlar, ifade edilen tereddütler, kuşkular, bizleri de şaşırttı ve şüpheye düşürdü"...
Bir Avrupalı büyükelçi de şöyle diyor: "Yardımı istenen kaynağın (ülke veya kuruluşun) vereceği desteğin iyi kullanılacağından ve boşa gitmeyeceğinden emin olmak istemesi doğal. Türkiye'nin bu konudaki kredibiletisi, yeni bakana ve yeni programa bağlılığına bağlıdır."
* * *
AÇIKÇASI, şu sırada Türkiye'nin desteğine başvurduğu veya başvurmaya hazırlandığı ülkelerde bazı kuşkular - yani bir güvensizlik - var. Yabancılar Başbakan'ın veya yardımcılarının Derviş'e ve programa desteğine ilişkin sözlerinin dışında, bu desteğin samimi ve sürekli olduğunun işaretlerini görmek istiyorlar.
Bu nedenle önümüzdeki günlerde hükümetin - ve onu oluşturan partilerin - bu konudaki kararlığını ortaya koyması, ayrıca toplumun çeşitli kesimlerinin Kemal Derviş'in program üzerinde sağlamaya çalıştığı "ulusal uzlaşma"yı gerçekleştirmesi çok önemli.
Acı da olsa şunu kabul etmeli ki, artık gelinen noktada, dış desteğin (yani ekonominin yeniden rayına oturmasına yardımcı olacak paraların) temin edilmesi için, bu koşulu yerine getirmekten başka çare yoktur.
İçeride her tereddüt, her bocalama, her gecikme, dışarıdan acil destek sağlama olanaklarını zayıflatacaktır...