Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye dünden itibaren, kendi sınırlarından binlerce kilometre uzakta, onurlu ama zor bir uluslararası misyonu üstlenmiş bulunuyor.
Afganistan’ın başkenti Kâbil’de güvenliği sağlamakla görevli, 18 uluslu, 4.800 kişilik barış gücü ISAF’ın başında artık bir Türk var: Tuğgeneral Akın Zorlu.
Görevi İngiliz Generali John McColl’dan dün törenle devralan Türk komutan, aralarında bin Türk askerinin de bulunduğu bu uluslararası gücün kritik misyonunu 6 ay boyunca sürdürecek.
Kuşkusuz Türkiye’nin aylardan beri bütün dünyanın dikkatlerinin odak noktası haline gelen Afganistan’da, barış ve güvenliği korumak ve bu ülkenin yeniden yapılanmasına yardımcı olmak görevini üstlenmesi, önemli bir diplomatik başarı. Ankara böylece bölgesel rolünü ve etkinliğini uluslararası platformda sergilemek fırsatını değerlendirmiş oluyor...
***
TÜRKİYE’nin bunu elde etmesi kolay olmadı. Gerçi başta pek heveslisi bulunmayan bu göreve Türkiye gönüllü olarak talip çıktı. Ama Ankara bu riskli görevin kabulünü birtakım "teknik" şartlara bağladı: Görev alanının iyice belirlenmesi, lojistik desteğin sağlanması, mali yardımın yapılması vs. gibi...
Çetin pazarlıklar sonunda bu koşulların çoğu yerine getirildi - veya mali yardım konusunda olduğu gibi -yerine getirileceği taahhüt edildi...
Ancak, Türkiye’nin Afganistan’da üstlendiği bu komutanlık görevinin (ve yakında 1400 kişiye çıkması beklenen askeri varlığının) oldukça tehlikeli olduğunu da unutmamak lazım.
Afganistan’da taşlar henüz yerine oturmuş değil. ISAF’ın görev alanı olan Kâbil’de dahi zaman zaman saldırılar oluyor. Etnik gerginlik ve sürtüşmeler devam ediyor.
Böyle bir ortamda barış ve güvenliği sağlamakla yükümlü çokuluslu bir kuvveti, dar yetki sınırları içinde yönetmek zor iş.
Gerçi Afganların genellikle Türkiye’ye karşı sevgi ve sempatileri var. Bu bakımdan Türkiye (her ne kadar Ankara’nın Özbek Generali Dostum’a geçmişte verdiği büyük destek, Tacik ve diğer bazı karşıt etnik gruplarca hoş karşılanmamışsa da) başka ülkelere göre daha avantajlı durumda. Zorlu Paşa’nın bu avantajları - ve Türkiye’nin sahip olduğu ayrıcalıkları - en iyi şekilde kullanacağına inanıyoruz...
***
TÜRKİYE’nin Kâbil’de yeni askeri misyonu devralması, Afganistan’da siyasi durumun normalleşmeye başladığı bir zamana rastlıyor ki, bu da rahatlatıcı bir gelişmedir.
Son günlerde toplanan 1500 delegeli Loya Jirga (Büyük Kurul), hararetli tartışmalardan sonra, Hamid Karzai’yi ülkenin yeni lideri olarak seçti. Karzai de, çeşitli etnik ve siyasal dengeleri dikkate alarak yeni geçici hükümeti ilan etti. Bu yönetim 2004’te yapılacak genel seçimlere kadar iktidarda kalacak ve bu arada ülke genelinde barış ve güvenliği, ulusal birliği, yeniden yapılanmayı, ekonomik kalkınmayı sağlamaya çalışacak.
Son atılan adımlar, Afganistan’ın 23 yıllık çatışmalardan sonra, normal yaşama kavuşabileceği umudunu veriyor.
Afganların bu uzun ve çetin yolda, dış ülkelerin her çeşit desteğine büyük ihtiyacı olacaktır.
Türkiye sadece askeri değil, ekonomi dahil, diğer alanlarda da bu desteği sağlayan ve bu yönde rol oynayan başlıca ülkelerden biri olabilir...