MÜBAREK rejiminin akıbeti ne olursa olsun, Mısır’da -ve genelde Arap dünyasında- işlerin artık eskisi gibi gitmeyeceği açık.
Arap sokaklarındaki hareketler, bölgede oluşmak üzere bulunan yeni bir düzenin habercisi. Artık miadını doldurmuş yapılar çökme noktasında...
Bu oluşum sadece mevcut yönetimlerin yıkılmasıyla bir çırpıda gerçekleşecek değil tabii.
Otoriter bir rejimden demokrasiye geçiş ve hele sokaklara dökülen halkın “ekmek ve özgürlük” beklentilerinin hayata geçirilmesi, bir hayli zor olabilir ve zaman alabilir.
Bu bakımdan Mısır’da Başkan Mübarek’in bir şekilde gitmesiyle, her şey halledilecek değil.
O andan itibaren geçici bir yönetimin kurulması, gereken yasal düzenlemelerin yapılması ve tüm siyasi güçlerin katılacağı yeni seçimlerin hazırlanması gerekecek.
Bu sürecin nasıl gelişeceğini şimdiden kestirmek çok güç. Ancak bunun 30 yıllık Mübarek rejiminden farklı bir düzen getireceği kesin. Tıpkı Tunus’ta Bin Ali’nin devrilmesi ile beraber başlayan yeni süreç gibi...
Cezayir’den Yemen’e kadar daha birçok Arap ülkesinde halen görülen benzer halk hareketleri, eninde sonunda bu coğrafyada gerçekleşecek olan düzen değişikliğinin sinyallerini veriyor.
ABD’nin eli zayıflıyor
BÖLGE içindeki ve dışındaki bütün güçler daha şimdiden bu olayların uluslararası ilişkiler alanındaki izdüşümünü ve olası sonuçlarını hesaplamaya başladılar bile.
Mısır’da olup bitenlerle en çok ilgilenen ülkelerin başında ABD ve İsrail geliyor. İkisi de Mübarek’e bir stratejik ortak olarak baktığı için, Mısırla ilişkilerin geleceğinden son derece kaygılı.
ABD diplomasisinde Mısır’ın önemli bir yeri var. Washington yıllar boyunca Ortadoğu politikalarında Mübarek’e güvenmiş ve ona hep arka çıkmıştır. Ancak son olaylar karşısında Obama Yönetimi Mübarek’i gözden çıkarmak noktasına gelmiş görünüyor. Şimdi Washington Mübarek’ten sonra “Mısır’ı kaybetmemenin yolları”nı arıyor. Tabii bu yeni sürecin nasıl gelişeceğine, iş başına geçecek olan yönetimin dünya görüşüne ve ABD’ye karşı tutumuna bağlı. Bir analistin deyişiyle “yeni Mısır ABD için bir İran da olabilir, bir Türkiye de...” Ama şu da muhakkak ki, ABD Mübarek’siz Mısır’da artık eski etkinliğine sahip olmayacaktır. Bu ise ABD’nin Ortadoğu politikasında elini zayıflatacaktır.
Mübarek’in gidici olmasına en çok üzülen diğer ülke de İsrail. Arap dünyası içinde Mısır İsrail’in en yakın hissettiği ve güvendiği ülke. İsrail, Mübarek’ten sonra iktidara gelecek yeni yönetimle sorunlar yaşanacağından korkuyor. Özellikle Müslüman Kardeşlerin hâkim olacağı bir düzen kurulursa... Böyle bir durumda İsrail kendisini daha kuşatılmış ve yalnızlaşmış hissedecek...
İran’daki neydi?
MISIR’daki olayları Ürdün başta olmak üzere ona yakın diğer Arap ülkelerinin de endişe ile izlediği açık... Bunun başlıca nedeni halk hareketlerini kendileri için de bir örnek ve de tehlike olarak görmeleridir. Bu hareketin diğer Arap ülkelerin yayılması, sonuçta Ortadoğu dengelerini büsbütün değiştirecektir.
Buna en çok olumlu bakan ülke ise İran’dır. İran Parlamentosu Başkanı Ali Laricani’ye göre “Mısır’daki kukla ve otokratik yönetimin son bulması zamanı gelmiştir.” Ne var ki İran’da 2009’da halk sokaklara dökülmüş, ancak yönetim bu hareketi kanlı bir şekilde bastırmıştı. Muhalefet liderinden Hüseyin Musevi’nin deyişiyle o zaman İranlı protestocular da, şimdi Mısırlılar gibi, benzer nedenlerle ve taleplerle sokaklara dökülmemişler miydi?..