Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Demokratik bir ülkede, birkaç genç protestocunun bir ibadethaneye girip orada hükümet aleyhinde gösteri yapması, bütün milleti ayağa kaldırmaz. Böyle bir eylem toplumun muhafazakâr kesiminin tepkisine yol açar, genelde hoşnutsuzluk yaratır ve kınanır, o kadar...
Rusya’da böyle bir olayın tutuklama ve hapis cezası ile sonuçlanması, bu ülkenin farklı bir siyasi kültüre ve zihniyete sahip olduğunu ortaya koydu.
Olay, Vlademir Putin’in üçüncü kez cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmasına karşı çıkanların sokaklara döküldüğü geçen şubat ayında başladı. “Pussy Riot” adlı bir “punk” grubuna mensup üç genç kadın, Moskova’daki büyük Ortodoks Katedrali’ne girerek, Meryem Ana’dan “Rusya’yı Putin’den kurtarması”nı niyaz eden bir dua okudu. “Punk kızlar” ayrıca Kilise’nin Putin’i desteklemesini de protesto ettiler.
Polis, katedraldeki bu beklenmedik eyleme müdahale etmekte gecikmedi. Üç genç kadın tutuklandı ve mahkemeye sevk edildi.
Mahkeme geçen hafta “Punk” üçlüsünü “holiganizm ve kamu düzenini bozma” suçu ile, iki yıl hapse mahkzm etti. O andan itibaren Rusya’da ve dünyanın çeşitli yerlerinde bu karar aleyhine gösteriler başladı. Moskova’da aralarında ünlü satranç şampiyonu Garry Kasparov dâhil, birçok protestocu gözaltına alındı. Madonna’dan Paul Mc Cartney’e ve Sting’e kadar birçok önemli isim olayı şiddetle kınadı. ABD’den, Avrupa’dan gür sesler yükseldi...

MALUM GEREKÇELER...
Rus Ortodoks Kilisesi bile bu cezayı ağır bulmuş olacak ki, dini otoriteler katedraldeki eylemi dine büyük saygısızlık saymakla beraber “Punk Kızlar”ın affedilmelerini istediler.
Putin’in şahsen bu karar hakkında ne düşündüğü bilinmiyor; ama Kremlin’de bir sözcü, Rusya’da “yargının bağımsız olduğunu ve onun kararına müdahale edilemeyeceğini” söylemekle yetindi. Bu da Türkiye’de duymaya alıştığımız bir argüman...
Putin yönetimine yakın çevrelerde (gene bizde de sıkça tekrarlanan bir başka gerekçeyi tekrarlayarak), dış tepkileri “iç işlere müdahale” olarak nitelendirip kınıyorlar.
Moskova’da resmi ağızlar eylemi sadece “iç düzeni ihlal ile ilgili bir suç” olarak görebilir. Ama pek çok Rus bu meseleyi demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin bir parçası sayıyorlar; Batılılar da bu olayla evrensel değerler açısından yakinen ilgileniyorlar.
Putin’in üçüncü kez cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması, muhalefetin onun otoriter davranışları konusundaki kaygılarını artırdı. Bu endişe, aydınlar ve özellikle bazı yazarlar arasında hâkim. Bunlar halen ‘iki Rusya’dan söz ediyorlar: Özgürlüğe, demokrasiye önem veren ve daha çok şehirli, elit ve orta sınıf mensuplarının ağır bastığı Rusya ve Putin’in popülist politikalarını benimseyen ve daha çok kırsal bölgelerin hâkim olduğu Rusya...
“Punk kızlar olayı” bu arka plan çerçevesinde ayrı bir anlam taşıyor.
“İBRET-İ ALEM” İÇİN...

Bu olayda Putin’in rolü nedir?
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Rus liderinin mahkemenin verdiği ve “orantısız” sayılan ceza hakkında ne hissettiği bilinmiyor. Belki kendisi de bu cezayı ağır bulmuştur. Eğer öyle ise, demek ki Rusya’da savcılar, yargıçlar “Kraldan fazla kralcı” oluyorlar. (Bizdeki durum için de böyle düşünenler yok mu?)
Fakat kararla ilgili duyguları ne olursa olsun, Putin’in protestoculara müsamaha göstermediği, onu eleştirenlere tahammül etmediği ve bu tür eylemlerin önünü kesmek istediği açık. Belki de içinden “verilen ceza başkalarına da ibret olsun” diye mırıldanıyordur...
Rusya dışında da -örneğin Suriye’de Beşar Esad gibi- düşünenler var. Putin’in Şam diktatörüne hâlâ arka çıkması boşuna değil...