KIBRIS Rum yönetiminin Rusya'ya sipariş ettiği S - 300 füzeleri, daha yerinde dururken, çok yanlı, yoğun diplomatik manevralara konu oluyor.
Bu oyunun başlıca aktörleri Rumlar, Ruslar, Yunanlılar ve Türklerdir. ABD, AB ve BM de zaman zaman ve belirli mesafeden oyuna katılıyorlar.
Kıbrıs Rum lideri Glafkos Klerides'in 4 günlük Rusya gezisi, "S - 300 diplomasisi" ile bu oyunun nasıl oynanmakta olduğunu ortaya koydu.
Moskova'daki görüşmeler ayrıca Rusya'nın Kıbrıs ve bölge politikasının hedeflerine de açıklık kazandırdı.
Her iki husus da Türkiye için düşündürücü unsurlar içeriyor...
* * *
KLARİDES ile Yeltsin, S - 300'ler üzerindeki anlaşmanın hükümlerini yerine getirmek konusunda anlaştılar.
Buna şaşmamak lazım. Herhalde Klerides'in Yeltsin'e "bize baskı var, anlaşmayı iptal ediyoruz" demek için Moskova'ya gideceği düşünülemezdi. Aynı şekilde Yeltsin'in de Rum liderine "Türkiye'den sert tepki geliyor, biz bu anlaşmadan vazgeçelim" demesi de beklenemezdi. Elbet ki Moskova'daki bu buluşmada anlaşma teyid edilecek, bunun uygulanacağı ifade edilecekti. Çünkü bu, iki tarafın da uyguladığı "S - 300 diplomasisi"nin gereği, diğer bir deyişle oyunun bir kuralı idi...
Rumların ve Rusların, risklerini pekala bildikleri bu oyunu sürdürmelerinin farklı nedenleri, ama ortak hedefleri var.
Kıbrıs Rum yönetimi, S - 300'leri mutlaka adaya getirtecek ve konuşlandıracak gibi hareket ediyor. Klerides de dün Moskova'daki basın toplantısında bu mesajı vermeye çalıştı; ama bu arada "anlaşmanın ancak adanın silahsızlandırılması ve toplumlararası görüşmelerin başlaması halinde söz konusu olabileceğini" de vurguladı. Yani amaç, füzeleri bir baskı aracı olarak kullanmak, Türk tarafını söz konusu şartları kabul etmeye zorlamaktır.
Peki, Türk tarafı bu şartları kabul etmezse ne olacak? Rum - Yunan tarafı bu oyunu sonuna kadar sürdüreceği izlenimini vermeye çalışıyor. "Sonuna kadar" demek, Türkiye'nin uyarılarına rağmen, füzeleri getirip konuşlandırmak demektir. Eğer Türkiye füzeleri, imha etmeye kalkışırsa, Rum - Yunan tarafı bunun dünya çapında bir siyasal fırtına koparacağını ve Türk tarafının ağır baskılarla büsbütün izole edileceğini hesaplıyor... Ve tabii bu hesabın içinde, kendilerinin daha avantajlı durumda olacakları ve bundan siyasal açıdan kazançlı çıkacakları beklentisi de var...
* * *
RUSYA'nın "S - 300 diplomasisi"nin bir amacı "silah ticareti ile para kazanmak", ancak asıl hedefi Doğu Akdeniz'de etkinliğini artırmak ve Batı'nın karşısında kendi lehine bir denge kurmaktır.
Rum yönetimi, Türk tarafından istediği ödünleri koparırsa, belki S - 300 anlaşmasından vazgeçer. Ama Rus hükümeti için durup dururken bundan vazgeçmek söz konusu değil. Aksine Moskova'nın çıkarı, Klerides yönetiminin kendisine daha bağımlı hale gelmesidir. Bölgedeki nüfuzunu artırmanın en kolay yolu da budur.
Ya Türkiye füzelerin konuşlandırılması halinde bir askeri harekatla bunları imha ederse? Rusların bu konudaki kaygısı, böyle bir operasyonun Rus personeline de zarar vermesidir. Böyle bir durum karşısında Moskova çok sert bir tavır almak durumunda kalacaktır.
Klerides'in ziyareti, şu gerçeği de ortaya koydu: Kıbrıs meselesinde Rus politikası, açıkça Rum'dan yanadır. Yani Moskova "Kuzeydeki Türk işgali"ne son verilmesini, adanın "birleştirilmesini", "tek egemenlik" ilkesinin korunmasını istiyor. Klerides'in Yeltsin ile aynı görüşleri paylaştığını söylemesi boşuna değil... Kaldı ki, henüz geçen hafta, Güvenlik Konseyi'nde Rum yanlısı kararın alınmasında Rus diplomasisinin faal bir rol oynadığı da malum...
* * *
O zaman da belirttiğimiz gibi, bugünkü Türk tezi, BM çevrelerinde destek görmüyor. Bu bir gerçek. Rusya açıkça bu tavrını sergiliyor - yani Türkiye'ye karşı daha dengeli davranmak ihtiyacını da hissetmiyor.
ABD ise, Türkiye ile olan ortak çıkarları nedeni ile, daha dengeli ve ölçülü bir tutum alıyor. Bu arada - kendi stratejik çıkarlarına aykırı saydığı için - S - 300'lere karşı çıkıyor. Ancak bunda Rusya'yı açıkça karşısına almamaya da özen gösteriyor. Nitekim Rusya'yı ekonomik çöküntüden kurtarmak için, 22.6 milyar dolarlık yardım paketine yeşil ışık yakıyor. Çünkü Yeltsin'in iktidarda kalması, Rusya'nın siyasal ve ekonomik istikrarı, ABD'nin olduğu kadar global çıkarların bir gereği sayılıyor...
Türkiye'nin kendi "S - 300 diplomasisi"ni yürütürken, bütün bu gerçekleri hesaba katması gerekiyor...
Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025