Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Paris’e ziyareti, bir kriz dönemini geride bırakan Türk-Fransız ilişkilerinin yeni bir yakınlaşma ve işbirliği aşamasına girmesi fırsatını yaratıyor.
Başbakan’ı şu sırada Paris gezisini yapmaya sevk eden vesile, geçen haziran ayında açılan “Türkiye Mevsimi”nin kapanış törenleridir. Bu 9 aylık kampanya sırasında Fransa’nın çeşitli yerlerinde sergilerden konserlere ve konferanslara kadar 600 çeşitli etkinlik düzenlenmiş, bu da yüz binlerce Fransızın Türkiye’yi daha yakından tanımasını sağlamıştır.
Aslında Türkiye’nin -devlet olarak ve de sivil toplum olarak -Fransa’da bu tanıtım çabalarını farklı biçimde devam ettirmesinde yarar vardır...
Kuşkusuz Başbakan’ın Paris ziyaretinin asıl önemli tarafı, başta Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy olmak üzere, Fransız liderleriyle yapacağı görüşmelerdir.
Bu bağlamda Fransız yöneticilerinde Türk-Fransız ilişkilerinin geliştirilmesi için şimdi daha büyük bir istek görülüyor. Aynı şekilde Türk tarafında da halen benzer bir irade mevcut.
Merkel gibi...
Aslında bu noktaya kolay gelinmedi. Sarkozy’nin iktidara gelmesinden sonraki ilk aylarda, özellikle Türkiye’nin AB üyeliği konusunda aldığı ters tutum nedeniyle, ikili ilişkiler iyice soğudu, hatta zaman zaman gerginleşti...
Geçen yıl “Türkiye Mevsimi” vesilesiyle bazı üst düzey ziyaretler, temaslar yeniden başladı. Özellikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçen ekim ayında Paris ziyareti, ilişkilerde kriz aşamasından çıkılmasında önemli rol oynadı.
Gül-Sarkozy buluşmasında ilişkilerin geleceğine ilişkin yeni bir anlayış ortaya çıktı. Buna göre, ikili ilişkiler “AB ipoteği”nden kurtarılacaktı.
Daha açık bir ifadeyle, Sarkozy yönetiminin AB ile ilgili düşünceleri, iki ülke arasında çeşitli alanlardaki ilişkilerin geliştirilmesine engel olmayacaktı.
Son aylarda bu politika sayesinde karşılıklı olarak birçok üst düzey ziyaret ve temas gerçekleşti.
Bu arada Sarkozy, Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki görüşlerini değiştirdi mi? Elbette ki hayır. Ama kendisi eskisi gibi sık sık, Ankara’yı rahatsız eden konuşmalar yapmamaya özen göstermeye başladı...
AB ipoteği...
Başbakan Erdoğan dünkü “Le Figaro”da yayımlanan söyleşide, Sarkozy’nin şimdiye kadar Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’ye hiç gelmediğini hatırlatarak, kendisini Ankara’ya davet edeceğini açıkladı ve “Gelirse Türkiye’nin birçok alanda birçok AB ülkesinin önünde olduğunu yerinde görebilecektir” şeklinde konuştu.
Kuşkusuz böyle bir ziyaret çok yararlı olur. Ancak Sarkozy böyle bir ziyaretten sonra ne kadar değişir, bilemiyoruz.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel şimdi Türkiye’yi daha iyi tanıyor ve Türkiye’ye daha çok sempati besliyor. Ama -son Ankara ziyaretinde görüldüğü gibi- AB konusunda fikirleri değişmiş değil. Ne var ki, Alman lideri hiç olmazsa, ikili ilişkileri bu düşüncelerin ipoteği altında tutmuyor, önceliği ve ağırlığı daha çok ikili bağların güçlenmesine veriyor.
Sarkozy’den de beklenen, en azından böyle bir davranıştır...