Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Irak’ta geçen pazar günü yapılan seçimlerin kesin sonuçları hâlâ bilinmiyor. Komşu ülkede oy sayımı her nedense hızlı yapılamıyor.
Ama şimdiden bilinen bazı hususlar var: Terörist grupların seçim günü patlattıkları bombalara rağmen, halkın çoğunluğu sandık başına gitme cesaretini gösterdi... Daha önemlisi, 2005 seçimlerinden farklı olarak bu kez Sünniler oylarını kullandılar. Dolayısıyla, bu seçimlerin sonucu çok daha temsili olacak...
Şimdiden bilinen bir başka husus da, bu seçimlerden hiçbir partinin tek başına galip çıkmayacağı, dolayısıyla, bir koalisyon hükümetinin kurulacağıdır.
Bu, parti sayısındaki çokluktan ve seçim sisteminden kaynaklanan bir sonuç. Halkın geniş kesimlerini temsil etmesi bakımından iyi; ama ulusal uzlaşmanın ve istikrarın sağlanabilmesi açısından riskli bir durum...
Aslında seçimlere katılan başlıca gruplar, birçok partiyi bir araya getiren ittifaklardır. Şimdiki Başbakan Nuri El Maliki’nin başında bulunduğu Şii ağırlıklı “Hukuk Devleti İttifakı” irili ufaklı 40 partiyi kapsıyor... Eski Başbakan Ayad Allavi’nin liderliğindeki laik eğilimli “Irakiye İttifakı”, Şii ve Sünni, çeşitli unsurları temsil eden 63 gruptan oluşuyor... El Sadr gibi dini liderlerin de önderlik ettiği “Irak Milli İttifakı” daha çok Şii grupları kapsıyor... Kuzey Irak’taki “Kürdistan İttifakı” da iki ana Kürt gurubunu -KDP ve KYB’yi- bir araya getiriyor...

Iraklılık bilinci...
Bu seçimlerin başlıca özelliği, 2005’te boykot ilan eden Sünni grupların şimdi siyasete aktif olarak katılmalarıdır. Bu tutum, bu kesimde Irak’taki sorunların çözümünü şiddet eylemlerinde arayanları marjinalize etmektir. Bunun iyi bir yanı da, özellikle Ayad Allavi’nin (ki kendisi Şiidir) kurduğu “Irakiye İttifakı”nı Sünni politikacılarla ortaklaşa yürütmesidir. Bu kez El Maliki’nin “Hukuk Devleti İttifakı”nı Sünnilere açtığı ve daha geniş bir tabana oturtmaya çalıştığı gözlenmiştir.
Seçimleri yerinde izleyen yabancı gözlemciler, pek çok seçmenin bu sefer mezhepsel ve etnik duygulardan çok bir “Iraklılık” bilinciyle hareket ettiklerini belirtiyorlar. Eğer bu gerçekten yaygınlaşan bir duygu ise, Irak’ın geleceği açısından çok hayırlı bir gelişmedir. Çünkü ABD işgalinden sonra Irak’ta kendini gösteren en büyük tehlike, etnik ve mezhep farklılıklarının ve çatışmalarının ortaya çıkması, bunun da ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit etmesidir.

İç ve dış dengeler
Eğer siyasi liderler seçmenin vermeye çalıştığı mesajı doğru algılar ve gerçekten demokratik ve temsili bir koalisyon hükümeti kurabilirse, Irak yıllardır yaşadığı dramı geride bırakıp yeni bir geleceğe daha güvenle bakabilecektir.
Kuşkusuz bu yeni düzeni kurmak kolay olmayacak. İçte ve dışta dengeleri kendi lehine kullanmak isteyen pek çok güç var. Yeni yönetim ABD işgalinin sona ermekte olduğu, Amerikan askerlerinin çekildiği bir zamanda işbaşında olacak. Tabii ki bundan sonra da ABD (ve Batı) Irak’ı kendi etkinliği altında tutmak isteyecek... Bu nüfuz mücadelesinde Iran da var, Suudi Arabistan da...
Pazar günü seçilenler, Irak’ın bütünlüğünü, ulusal birliğini korumak, şiddete son verip güvenliği sağlamak, sıkıntı çeken halka aş ve iş temin etmek, aynı zamanda ülkeyi dış etkenlerden uzak tutmak gibi çok ağır sorumluluklarla karşı karşıya bulunuyorlar.
Komşumuz şimdi yeni bir tarihi dönüm noktasındadır.