Yorum Meydanları dolduranlar için, parti liderlerinin veya adaylarının söylediklerinin içeriğinden çok, üslubu -yani ne kadar heyecan yarattığı- önemli...Liderler için önemli olan, bayraklar ve pankartlar taşıyan, slogan atan taraftarını, çarpıcı sözlerle galeyana getirmek, zaferin eşiğinde bulundukları görüntüsünü vermektir..Ülke çapında meydanlarda düzenlenen bu tür toplantılarda söylenenlerin bir özelliği de genelde içi boş laflar ya da kişisel hakaretler ve küfürler içermesidir.Türk seçmeni maalesef yıllardır süregelen bu tür "miting geleneğini" şu son seçim kampanyasında bir kez daha yaşadı ve -son haftasında da- hâlâ yaşamaya devam ediyor.Ama doğrusu, belirli bir demokratik deneyime sahip olan 2007 Türkiye'sinde seçim kampanyası ve konuşmaları böyle olmamalıydı... Liderler arasındaki söz düellosu bu kadar düşük seviyelere düşmemeliydi... Bol alkış da toplasa, konuşmalar seçmeni saf (veya enayi) yerine koyup bu kadar boş vaatlerle dolu olmamalıydı. Mitinglerde kısılan seslerle atılan seçim nutuklarının taraftarlardan hararetli alkışlar toplaması, coşku yaratması doğal. Halk psikolojisi meydanlarda atılan nutuklara ve karşılıklı ağız dalaşını belki "kaldırır", ama toplum genelinde bu, açıkçası bıktırıyor ve rahatsız ediyor.Keşke parti yöneticileri toplumdaki bu tepkiyi doğru değerlendirseler... O zaman bu üslubun kendilerine veya partilerine fazla bir şey kazandırmayacağını, meydanlardaki taraftarların basmakalıp sloganlarının ve alkışlarının dışında, halkın geniş kesimlerinin kendilerinden başka şeyler beklediklerini anlayacaklardır.Seçim kampanyası sırasında nabız yoklamak ve röportaj yapmak üzere ülkenin çeşitli yerlerine dağılan yazarların tespiti de, seçmenlerin bu tür laflardan ve kavgalardan derin bir düş kırıklığına uğradığıdır.Kaldı ki, seçilmek için birbirlerini bu kadar kıran politikacıların hatırlaması gereken bir husus daha var: Seçildikleri takdirde aynı Meclis çatısının altında olacaklar, birlikte çalışacaklar, belki de iktidarı paylaşmak durumunda kalacaklar. Gerçi politikada "dün dündü" denilebiliyor, ama "kişisel" düşmanlığın izlerinin pek kolay silinmediği de çok görülmüştür... Kavga hoşa gitmiyor Seçime birkaç gün kala, çeşitli parti liderlerinden ve adaylarından beklenen şey, bir nevi "ateşkes" ilan etmeleri, yani kişisel söz kavgalarına son vermeleridir.Türkiye halen eğitimden sağlığa, ekonomiden dış politika kadar çeşitli alanlarda pek çok ivedi sorunlarla karşı karşıya. Gerçi partiler seçim beyannamelerinde bu sorunlara değindiler. Ama bunlar da seçim vaatleri üslubuyla ve genel bir çerçeve içinde sunulmuş görüşler. Seçim kampanyasında bu çerçeve içinde partilerin asıl neyi ne şekilde gerçekleştirmeyi düşündüğü daha etraflıca ortaya konmalı ve tartışmalıydı. Batı demokrasilerinde bunlar meydan nutuklarıyla değil, çeşitli TV kanalları tarafından yayımlanan ciddi tartışma toplantılarıyla halka açıklanır.Bu seçim kampanyası böyle geçti... Umarız bundan sonrakiler daha çağdaş, seviyeli ve içerikli biçimde geçer... skohen@milliyet.com.tr Asıl tartışılacak konular
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025