Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyelim ki ABD Kongresi’nden onay çıktı ve Başkan Obama Suriye’ye karşı “vur” emrini verdi. Planlanan “sınırlı ve kısa süreli” askeri harekât tamamlandıktan sonra ne olacak?
Herhalde hiç kimse “ertesi gün” Beşar Esad’ın pes edeceğini, rejimin devrileceğini, iç savaşın sona ereceğini beklemiyordur.
Zaten Washington’da ve diğer Batı başkentlerinde böyle bir hesap veya tahmin yapılmıyor. “Sınırlı ve kısa süreli” operasyonun amacının “rejimi değiştirmek” değil, kimyasal silah kullandığı için Esad yönetimini “cezalandırmak” olduğu, Obama dahil, bütün resmi ağızlar tarafından yeterince vurgulanmıştır.
O halde, dar bir çerçeve içinde yapılacak olan operasyondan ne bekleniyor?
Amerikalı analistlere göre, girişilecek askeri müdahalenin esas amacı, Esad’a ve bütün dünyaya, kimyasal silah kullanma suçunun “cezasız” kalmayacağını göstermektir. Bu nedenle sadece birkaç gün sürmesi planlanan bu operasyonda bazı askeri üsler ve tesisler hedef alınacak. Yani ülkenin topyekün askeri ve ekonomik altyapısını imha etmek söz konusu değil. Hatta, Suriye’deki kimyasal silah depolarının hedef alınmayacağı söyleniyor. Çünkü bundan, zehirli gazların etrafa saçılması ve çok insanın da etkilenmesi tehlikesi var...

Pozitif senaryo
ABD başta olmak üzere, Batılı ülkelerde böyle bir operasyonun yapılmasının gereğini savunanlar, bu eylemin Esad yönetiminin ve ordusunun moralini bozacağını, savaş gücünü zayıflatacağını ve bir daha kimyasal silah kullanmaya teşebbüs etmeyeceğini düşünüyorlar. Bu iyimser tahmin, işin olumlu yanı...
Bir de negatif yanı var. Bombardımanın “ertesi günü” daha kızgın ve hırçın bir Esad‘ın ortaya çıkması ihtimali yüksek. Şam diktatörü o zaman bunun intikamını almak için hem içerde (muhaliflere karşı) hem de dışarda (“Koalisyon”a dahil ülkelere karşı) her türlü çılgınlığı göze alabilir. Esad dün “Le Figaro”ya verdiği demeçte, bu takdirde Suriye’nin gerekli karşılığı vereceğini, savaşın bütün bölgeye yayılacağını, kaosun hakim olacağını öne sürdü.
Kuşkusuz bu tehditler hafife alınacak cinsten değil. Bu nedenle Esad’ın hedef alabileceği bütün ülkeler tedbirini alıyor. Bunlar arasında Türkiye de var. Bu bağlamda ABD ve NATO yetkilileri, Suriye’den gelebilecek bir saldırıya karşı Türkiye’yi korumaya kararlı olduklarını ilan ettiler.
Ne var ki Suriye’nin “misilleme” eylemlerini açık bir askeri saldırı yerine, sınırdan sızma ve terör gibi farklı yöntemlerle gerçekleştirmeye çalışması mümkün. Aynı şekilde İsrail’e karşı Hizbullah’ı ve hatta İran’ı devreye sokması muhtemel.

Olumsuz olasılıklar
Gene “ertesi gün” senaryolarından biri de, bölgeyi yeni bir soğuk savaş havasının kaplaması ile ilgili. Suriye’ye karşı girişilecek harekâttan sonra, ABD-Rusya ilişkileri gerginleşecek, Cenevre-2’nin gerçekleşmesi imkânsızlaşacaktır. İran’ın da özellikle Körfez ve Hürmüz Boğazı gibi hassas bölgelerde güç gösterisinde bulunması muhtemel.
Kısacası Suriye’ye karşı girişilecek “sınırlı ve kısa süreli” bir askeri müdahalenin dahi birtakım olumsuz etkileri olacağı açık...
Başkan Obama ve “gönüllü” müttefikleri, bu riskleri göze almaya hazır. Yetkililerin deyişiyle “bu olanlara seyirci kalmaktan ve hiçbir şey yapmamaktan daha iyi”...
Taktik olarak sınırlı askeri müdahale, başarılı olabilir. Ama stratejik açıdan Suriye krizini ve dramını sonlandırmak için siyasi bir çözüme ihtiyaç vardır.