TÜRKİYE'deki siyasetle yakından ilgilenen yabancılar, "seçim - toto" için zamanı daha erken buluyorlar. Diğer bir deyişle, bu çevreler "Seçimleri kim kazanır? Nasıl bir hükümet ortaya çıkar? Yeni iktidar nasıl bir politika izler?" gibi sorular üzerinde şimdiden pek kafa yormuyorlar.
Bunun bir nedeni, "gelecek Nisan'a kadar Türkiye'de siyasi dengelerde çok şeyin değişebileceği" düşüncesidir. Diğer bir sebep de, "acaba" erken seçimler yapılacak mı, yoksa bundan vazgeçilecek mi?" şeklinde bir kuşkunun bulunmasıdır.
Erken seçimlerin 9 ay sonra yapılacağı varsayımından hareket edildiğinde de, yabancılar sonuç konusunda iki nedenle bir tahmin yapamıyorlar: Birincisi, bir Avrupalı muhabirin belirttiği gibi, "Nisan ayına kadar çok zaman var. Bugünkü duruma göre yapılacak tahminler ilerde tutmayabilir. İkincisi de, Türkiye'de şu anda partilerin gücü hakkında sağlıklı kamuoyu araştırmalarına dayanan bir bilginin bulunmamasıdır.
Bu durumda yabancı diplomatlar ve analistler, seçim sonuçları üzerinde "falcılık" yerine, bu sonuçları etkileyecek faktörler üzerinde bazı "tespitler" yapmayı tercih ediyorlar...
* * *
AVRUPALI bir diplomatın tespiti şu: "Bir ara, Türkiye'de seçim sisteminin değişmesi konusunda bir tartışma başlamıştı. Bu arada iki turlu sistemden de söz ediliyordu. Sonra bunlar unutuldu. Şimdi de gündemde görünmüyor. Türkiye anlaşılan Nisan seçimlerine de eski sistemle ve eski yasalarla gidecek. Eğer böyle olacaksa, ne değişecek? Partilerin durumu aşağı yukarı belli. Refah'ın kapatılması da tabloyu değiştirmiyor. Çünkü Fazilet onun yerini alıyor. Ülkenin genel ekonomik ve sosyal yapısında da 1995'e göre belirgin bir fark yok."
Bu görüşe katılan bir Amerikalı gözlemci de, seçim yasası ve sistemi değişmedikçe, 1995 seçimlerinden çok farklı bir sonuç çıkmayacağını ve pratikte "İslamcılar"ın gene birinci siyasal güç olarak kendilerini kanıtlayabileceklerini söylüyor. Aynı kaynak, bir "tespit" olarak, Refah'ın kapatılmasının Türkiye'deki siyasal trend'in seyrini değiştirmediğini, aksine belki de yeni şekli ile Fazilet'e sempati duyanların sayısını artırdığını öne sürüyor...
* * *
YABANCILARIN aklını kurcalayan esas konu "ordu faktörü"dür. Daha açık bir ifade ile, bu çevrelerde şu soru soruluyor: "Fazilet'in seçimlerde birinci parti olarak ortaya çıktığını varsayalım. O zaman hükümeti kurmak görevinin bu partiye verilmesi gerekir. Asker buna razı olacak mı? Türkiye'de ikinci bir Refah olayı mı yaşanacak? Sonuç ne olursa olsun, Türkiye'de demokrasi kuralları tam olarak uygulanabilecek mi?"...
Sözünü ettiğimiz çevrelerde bu sorulara değişik yanıtlar veriliyor. Kimi "askerlerin gene etkin yöntemlerle dincilerin iş başına gelmesine engel olacaklarını "iddia ediyor; kimi de, "her şeye rağmen seçimleri kazanan partiye bir şans tanınacağını ve demokrasinin de işlerliğini koruyacağını" düşünüyor.
İlginç bir tespit de, Türkiye'yi yakından izleyen bir Yunanlı akademisyenden geldi. Kendi ifadesi ile, erken seçimler "daha az demokrasi mi, daha çok demokrasi mi" sorusunu gündeme getirmiş bulunuyor." Sonucun ne olacağı ikinci planda düşünülecek bir konu. Önemli olan demokrasinin sağlığı ve yaşama şansıdır. Unutmamalı ki, olgun toplumlarda, demokrasi ne kadar fazla ise, demagoji de o kadar az olur"...
* * *
SEÇİM sonuçları üzerinde epakülasyon yapmayı göze alan Ankara'daki bir Avrupalı büyükelçi de şu ilginç değerlendirmeyi yaptı: "Şöyle bir senaryo düşünelim. ANAP'ın birinci parti olması, CHP'nin de geçen seçimlerden daha iyi sonuç alması halinde Yılmaz ile Baykal el ele verip bir koalisyon hükümeti kurabilirler. Merkez sağ ve merkez solun bu beraberliği, diğer sağ ve sol partileri - ve bu arada İslamcıları - iktidar dışında tutabilir ve onları marjinal hale getirebilir. Böyle bir hükümete ordu da iyi gözle bakar... Yılmaz ve Baykal bu yönde sinyal verirlerse, eminim ki kararsız seçmenlerin bir kısmı da onlara oy verir..."
Kafalarında böyle iyimser senaryolar oluşturanlar da var. Ama çoğu yabancı gözlemcinin görüşü, erken seçimlerin bugünkü koşullar ve şimdiki sistem içinde, güçlü bir hükümet ve istikrar yaratması olasılığının düşük olduğudur.
NOT: İznimin bir bölümünü kullanacağımdan, yazılarıma bir hafta ara veriyorum.
Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025