Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ürdün, Arap dünyası içinde Türkiye'nin kendisine en yakın hissettiği ülkedir. Gerçekten Ankara'nın Haşimi Krallığı ile hiçbir dönemde en ufak bir anlaşmazlığı veya sorunu olmamıştır. Geçen yıl vefat eden Kral Hüseyin'in Türkiye'ye - ve Cumhurbaşkanı Demirel'e - büyük bir sempatisi ve saygısı vardı. Son yıllarda Ortadoğu'da ve dünyada değişen konjonktür, Türkiye ile Amman'ı birbirine daha da yakınlaştırdı. Şimdi de iki ülke arasında "özel ilişkiler" diye tanımlanan, sıkı bağlar gelişiyor.
Kral Abdullah'ın Türkiye ziyareti, bu ilişkilerin pekişmesinde bir dönüm noktası oluşturuyor. Dün İstanbul'da, Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi'nin (DEİK) yemeğinde dinlediğimiz genç Kral, her sözü ve her hali ile, babasının yolundan gittiğini, Türkiye'ye aynı önemi verdiğini ve aynı yakınlığı hissettiğini açıkça sergiledi...
* * *
TÜRK - Ürdün ilişkilerinin özelliği, iki tarafın çeşitli konular üzerinde aynı görüşlere sahip olması kadar, ortak çıkarları da paylaşmasıdır.
Bu sayede stratejik ilişkiler kurulmuştur: Savunma ve güvenlik (bu arada terörizmle mücadele) konularında işbirliği giderek güçleniyor. İki ülke, bölgede huzurun ve istikrarın (ve de barış sürecinin) gelişmesine birlikte çalışıyor.
Ankara'daki müzakerelerde bu siyasal konuların yanı sıra ekonomik işbirliği temaları üzerinde de önemle duruldu. Kral ve Cumhurbaşkanı dün DEİK'in toplantısında Türk işadamlarına yararlanabilecekleri ilginç mesajlar verdiler. Abdullah'ın mesajı şu oldu: "Ürdün'de kurulan Tercihli Endüstri Bölgesi ve yakında ABD ile imzalanması beklenen Serbest Ticaret Anlaşması, Türk girişimcilerine büyük olanaklar sağlayabilir. Türkiye bu sayede hem Ürdün'e, hem Arap dünyasına, hem de ABD'ye açılabilir. Ürdün'ün kapıları, Türklere açıktır. Ürdün'e geliniz, bu avantajlardan yararlanınız"...
Gerçekten Türk girişimcileri bu avantajı değerlendirirlerse, ikili ticaret şimdiki 100 milyon doların çok üstüne çıkabilecek ve üçüncü ülkelere yeni atılımlar yapabilecektir...
* * *
ANKARA'da görüşülen en önemli konulardan biri, kuşkusuz Ürdün'ün Türkiye'den su almak isteğidir. Manavgat Çayı'ndan İsrail yolu ile Ürdün'e su satılması fikri öteden beri görüşülüyor. Dün Kral'ın söylediklerinden ve bizim öğrendiklerimizden şu çıkıyor:
* Ürdün, suyu tek başına Hayfa'dan kendi topraklarına uzanacak bir boru hattı ile getirtmeye sıcak bakmıyor. Çünkü bu çok pahalıya mal olacak. Ürdün'ün önerisi bunun, Kral'ın deyişi ile, "bir bölgesel işbirliği" projesi haline getirilmesidir. Yani buna İsrail'in ve Filistin'in de katılmasıdır. Böylece Hayfa Limanı'na tankerlerle getirilecek suyu üç ülke almış olacak...
* Öyle anlaşılıyor ki, Ürdün nasıl olsa denize dökülen suyun, kendisine en az bir süre bedava veya özel bir fiyata verilmesini istiyor. Türkiye aslında suyu satmak niyetinde. Ama bir yetkilinin deyişi ile "başta Ürdün'e bir kolaylık yapılabilir"...
Tabii ki bu işin Kral'ın Ankara ziyaretinde bir sonuca bağlanması beklenemezdi. Bu konuda temaslar, pazarlıklar, ikili ve çok taraflı olarak (İsrail ve Filistin ile) devam edecek. Kısacası su işi, daha çok su kaldırır...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr