Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki hafta önce Erivan’da görüştüğümüz Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın bir yardımcısı, “protokoller krizi”nin aşılabilmesi için, Türkiye’nin bu anlaşmalara hâlâ bağlı olduğunu belirten resmi bir açıklama yapmasına ihtiyaç duyduklarını açıklamıştı.
Ankara’nın protokolleri hayata geçirmek konusundaki tereddütlerinden ciddi kuşkular duyulduğunu söyleyen yetkili, böyle bir açıklamanın yapılmaması halinde, Sarkisyan yönetiminin bu belgeleri meclisten geri çekeceği uyarısında bulunmuştu...
Başbakan Erdoğan’ın Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nu Sarkisyan’a yazılmış bir mektupla Erivan’a göndermesi ve Türkiye’nin protokollere bağlılığını teyit etmesi Erivan’ın bu beklentisini karşılamayı amaçlıyor.
Ancak Türk diplomasisinin bu hamlesinin hedefi sadece Ermenistan’ın kuşkularını gidermekten ve Türkiye’ye atılan topu geri göndermekten ibaret değil.
Türk girişiminin zamanlaması anlamlı: Erdoğan ve Sarkisyan haftaya, nükleer güvenlikle ilgili uluslararası konferansa katılmak için Washington’a gidiyorlar. Sarkisyan’ın Başkan Obama ile şimdiden ayarlanmış bir randevusu var. Konferans sırasında büyük olasılıkla Erdoğan da Obama ile görüşecek. Bu temaslar öncesinde, Türkiye’nin Zürih protokollerine ve Ermenistan’la yakınlaşma sürecine bağlılığını sergilemesi çok önemli.

Pratikte ne olacak?
Kaldı ki, ABD başta olmak üzere bu konuyla ilgili devletler, Türkiye’nin -Karabağ sorunu nedeniyle- protokollerin Meclis’ten geçirilmesi işini ağırdan almasını eleştiriyor ve Ankara’yı sürekli olarak baskı altında tutuyor. Bu bakımdan, Sarkisyan’a yazılan mektup, dünyaya da Ankara’nın bu protokolleri rafa kaldırmak niyetinde olmadığı mesajını veriyor.
Başbakan bunu kanıtlamak için, Sarkisyan’a Washington ‘da görüşme teklifinde bulundu. Haftaya gerçekleşeceği kesinleşen bu buluşma, liderler düzeyindeki temasların devam ettiğinin ve sürecin canlı tutulduğunun bir göstergesi olacak...
Böyle bir havanın yaratılması önemli tabii. Ama pratikte ne olacak? Süreçteki tıkanıklık nasıl giderilecek?
Ermenistan hükümeti protokolleri kendi meclisinden geçirmeye hazır. Şimdiye kadar “önce Türk Meclis’i onaylasın” diyordu. Ancak Erivan’dan gelen son haberlere bakılırsa, şimdi bunu Sarkisyan’ın Washington ziyaretinden önce yapması ihtimali var. Ama açıkçası Erdoğan hükümeti, şu sırada bu protokolleri TBMM’den geçirebilecek durumda değil. Hem Karabağ bağlantısı yüzünden, hem de şimdi Meclis anayasa reformu konusuna odaklandığı için...

Hiç yoktan iyi...
Oysa, Sinirlioğlu’nun Erivan’daki temaslarından sonra, gerek Sarkisyan’ın sözcüsünün demecine, gerekse Dışişleri Bakanı Nalbantyan’ın parlamentodaki konuşmasına bakılırsa, Ermenistan tarafı Türkiye’den -Başbakan’ın mektubundaki teminatı dışında- protokollerin onayı ve ilişkilerin normalleşmesi yönünde bir hareket bekliyor. Bu bağlamda Nalbantyan’ın, koşulsuz olarak somut adımların beklendiğine ilişkin ifadesi anlamlıdır.
Türkiye şu sırada bu beklentiyi ne kadar karşılayabilir?
Görüştüğümüz Türk yetkililer, “Türk pozisyonunun defalarca beyan edildiğini ve ilgili taraflarca bilindiğini” söylüyorlar. Bu durumda, hemen önümüzdeki günlerde -ve belki de haftalarda- Türkiye’den bu pozisyona ters düşecek bir “hareketlenme” ve “somut adımlar” beklemek, pek mümkün görünmüyor...
Ama her şeye rağmen, önemli olan, bunca çabadan sonra imzalanan protokollerin geçerli sayılması ve temas sürecinin canlı tutulmasıdır. Bunun tersi, herhalde bundan daha iyi sonuç veremez...