Türk kamuoyunun yabancı ülkelerin ulusal çıkarlarımıza ters düşen veya hoşa gitmeyen hareketlerine tepki göstermesi, doğal. Bu amaçla halkımızın duygu ve düşüncelerini gösterilerde sergilemesi de demokratik hakkı.
Ancak bu tür etkinliklerin ölçüyü kaçırmaması, duygusallığın mantık veya gerçek çıkar sınırlarını zorlamaması da çok önemli.
Biz bu sütunda geçmişte Hollanda'dan Almanya'ya, İtalya'dan Fransa'ya kadar çeşitli "dost ve müttefik" ülkelere karşı haklı nedenlerle düzenlenen - ama bazen de ölçüsü kaçan - gösteriler için de aynı görüşü savunduk...
Son günlerde Ortadoğu'daki gelişmeler karşısında, Türk kamuoyu büyük bir hassasiyet gösteriyor. Filistin'e destek gösterilerinde Şaron'un politikalarının şiddetle kınanması, Batı Şeria'da cereyan eden trajedilerin protesto edilmesi ve Filistin halkı ile dayanışmanın sergilenmesi, haklı nedenlere dayanıyor.
Ancak bu gösterilerde "Revivo ülkene dön" veya "Şimdi Hitleri daha iyi anlıyorum" gibi pankartların açılması, gerçekten ölçüyü kaçırıyor. Revivo, Türk halkının (sadece Fenerbahçelilerin değil) sevdiği ve güven duyduğu bir oyuncu... "Hitleri anlama" ifadesinin gerisindeki düşünce ise, Türkiye'nin zihniyetine, geleneklerine ve kültürüne hiç uymuyor...
* * *
BU tür gösterilerin havası içinde, SP Genel Başkanı Recai Kutan'ın İsrail ile ilişkilerin derhal kesilmesini talep etmesine gelince; bunun Türkiye'nin çıkarlarına ne ölçüde hizmet edeceğini sormak lazım.
Filistin liderleri (ve Ankara'daki temsilcisi) her vesile ile (ve son olarak da) Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerini sürdürmesini kendileri açısından yararlı saydıklarını belirtmişlerdir. Yani Filistin yönetiminden böyle bir talep gelmiyor. İsrail ile ilişkileri olan Arap ülkeleri de bu ülke ile diplomatik bağlarını koparmıyor. Sadece Mısır bazı temasları kesiyor. Türkiye'nin Arap ülkelerinden de ileri gitmesine gerek var mı?
Kaldı ki, Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri bazı "gerçek çıkarlar"a dayanıyor. Stratejik, siyasal, askeri, ekonomik, teknolojik, vs. çıkarlar.
Nihayet, Türkiye bölgesel bir güç olarak, Ortadoğu'da rol oynamak, ağırlığını hissettirmek istiyor. Bu da dengeli bir politika izlemekle mümkün. İsrail'e söz geçirmenin yolu, herhalde onunla diyaloğu kesmekten geçmez...
* * *
BU bağlamda, İsrail ile son varılan tank anlaşması konusunda öne sürülen yanlış bir argümana da değinmek lazım. İhalenin şekli veya imza töreninin zamanlaması haklı şüpheler yaratabilir. Ama "bu işi İsrail'e neden verdik? Neden biz kendimiz bunu yapmıyoruz?" gibi argümanlar, gerçekleri dikkate almıyor. Keşke Türkiye'nin elinde bu teknolojik olanaklar olsaydı da yabancılara bu kadar para ödemeseydi... İsrail'in tercih edilmesinin en önemli nedenlerinden biri de, (ABD'nin aksine) bu teknolojiyi Türkiye ile paylaşmayı kabul eden tek ülke olması...
Nihayet, ABD'deki Yahudi lobisi ile ilgili bir reflekse de değinelim: Bu lobinin Türkiye'yi Ermeni sorunundan askeri yardıma, AB üyeliğinden mali desteğe kadar çeşitli konularda desteklemekte olduğu çok iyi biliniyor. Bu lobinin etkinliği ve ABD'de önemli kararların alınmasında lobiciliğin rolü de malum.
Türkiye hep bu lobinin yararını görmüştür. Başbakan Ecevit'in "soykırım" sözcüğünü kullanmasına karşı lobinin gösterdiği tepkiyi hasmane bir hareket saymamalı. Benzer bir tepki birçok Türk yazarından ve politikacısından da gelmedi mi?
Türkiye tepkilerinde ölçülü, ilişkilerinde dengeli ve gerçekçi davranma politikasını sürdürmelidir...
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025