BENZER birçok olaylarda olduğu gibi, bu kez de söylenen şey, "top karşı tarafta" şeklindedir!
AB dönem başkanı olarak İngiltere Dışişleri Bakanı Robin Cook'un Ankara'daki temaslarından sonra, dün yetkililerden duyduğumuz söz de budur.
İngilizlere göre "top Türkiye'de"; çünkü Cook öneri paketini sunmuş ve hükümeti önümüzdeki pazartesi yapılacak Ortaklık Konseyi toplantısına da davet etmiştir. Bu toplantıya ve önerilen sürece katılıp katılmama kararı Türkiye'ye ait...
Türk yetkililerine göre ise "top İngiltere'de ve dolayısı ile AB'de"; çünkü sunulan "strateji" planı eksik ve yetersiz. Hükümet "paketi" bu hali ile kabul etmek niyetinde değil. Görüşmelerde Türk tarafının bildirdiği koşullar yerine getirilirse, Ortaklık Konseyi toplantısı gerçekleşir. Bunu sağlamak da dönem başkanı olarak İngiltere'ye düşüyor.
Bu şartlarda, Ortaklık Konseyi toplantısının önümüzdeki pazartesi - ve hatta daha ileri bir tarihte - yapılması olasılığı zayıf görünüyor.
* * *
ASLINDA Ankara'daki görüşmelerden somut bir sonuç çıkmaması sürpriz değil. Yani bunun öyle olacağı tahmin ediliyordu. O kadar ki, Robin Cook'un - geçen cuma günü biz Londra'da mülakatımızın gerçekleşmesini beklerken - Ankara'ya gelmekten vazgeçtiği dahi bildirilmişti. Gezinin hazırlık aşamasında Türk tarafının ortaya koyduğu kesin görüşlerin ışığında, Cook bu ziyaretin sonuç vermeyeceği kaygısını duymuştu.
Ancak daha sonra, geziyi iptal etme eğilimini "iki kere" düşünen İngiliz hariciyesi, Cook'un programını başta tasarladığı gibi uygulamayı tercih etti.
Cook'un "Milliyet"e demecinde de belirttiği gibi, başlıca amacı "Avrupa Stratejisi" adı ile bilinen ve Türkiye ile AB arasında sıkı bağlar kurmayı öngören planı Türk hükümetine kabul ettirmek ve Türkiye'nin Ortaklık Konseyi toplantısına katılmasını sağlamaktı. Cook bunu başaramadı. Herhalde - daha önce de tahmin ettiği - bu sonuç da, onu ve yardımcılarını şaşırtmamış olsa gerek...
* * *
GENE de bu ziyaret boşa gitmiş sayılmaz. Özellikle Türkiye açısından, bazı kazançlardan dahi söz edilebilir.
Bir kere, AB dönem başkanı olarak Cook'un Türkiye - AB ilişkilerini düzeltmek amacı ile Ankara'ya gelmesi, önemli bir olay. Böylece, bir Türk yetkilisinin dediği gibi, "buzlar kırılmış oldu"...
Cook'un "Yunan engeli"ni saptaması ve bunu aşmak için (14 + 1 gibi) yeni formüller düşünüldüğünü açıklaması da, önemli bir gelişmedir. Bu da, Yunanistan'ı "afişe, hatta izole etmiş oluyor"...
Ne var ki, bu taktik kazançların dışında, Türkiye - AB ilişkilerinin düzelmesi yönünde bir ilerleme olmadı. Karşılıklı pozisyonlar aynı kaldı.
Cook, bu aşamada AB ile sıkı bağlar, daha ileri aşamada da AB'ye katılım sağlayacak olan "strateji paketi"nin kabul edilmesinin Türkiye'nin lehinde olacağını vurguladı. Bakan, Türkiye'nin mutlaka Ortaklık Konseyi toplantısına katılmasını isterken de, Türkiye'nin öne sürdüğü (özellikle mali destekle ilgili) şartların bu süreç içinde yerine getirileceğini söyledi. Bir İngiliz diplomatının deyişi ile, Türkiye'nin Konsey'e gelmemesi ve yeni strateji sürecinin başlamaması, bir şey kazandırmayacak, bu şekilde Yunan engeli aşılamayacağı gibi, haziranda Cardiff zirvesinde bazı gelişmelerin gerçekleşmesi de mümkün olmayacaktır...
* * *
TÜRKİYE'nin Ankara'daki görüşmelerde ortaya koyduğu pozisyon ise şu: Önce, "strateji" önerisi AB'nin "resmi ve entegral" belgesi haline dönüştürülmeli. Bu belgede, Kıbrıs, Türk - Yunan sorunları gibi koşullar dolaylı şekilde de olsa, yer almamalı. Ve en önemlisi: Strateji programının hayata geçirilmesi için mali yardımlar konusunda AB kesin taahhüde girmeli.
Türk yetkililer, haklı olarak geçmişte, AB'nin söz verdiği yardımların (Gümrük Birliği çerçevesindeki 375 milyon ECU gibi) Yunan vetosu yüzünden gerçekleşmemesi karşısında, Ankara'nın artık kimseye güvenmediğini ve resmi, açık bir güvence istediğini söylüyorlar.
Yani Türk tarafı "önce taahhütlerinizi açıklayın, sonra konuşalım" derken, İngiliz (veya AB) tarafı da, "önce oturup görüşelim, diğer düzenlemeleri sonra yaparız" diyor.
Bu durumda top kimde dersiniz?
Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025