Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TÜRK - ABD ilişkilerinde özellikle son aylarda kaydedilen olumlu gelişmelere bakıp, her şeyin hep aynı yumuşak zemin üzerinde ilerleyeceği sonucunu çıkarmak fazla iyimserlik olur. Diğer bir deyişle yeni bir ivme kazanan Türk - Amerikan dostluğunu "cepte" sanmamak ve onu zedeleyebilecek pürüzleri elbirliği ile ortadan kaldırmak gerekiyor.
Washington'da Dışişleri Bakanlığı'nın bir yetkilisi, ilişkilerin bugünkü durumunu "vazgeçilmez, ama zorlu" diye nitelendiriyor. Kongre'de Türkiye'yi yakından izleyen bir araştırmacı, dostluk yolunun "engebeli" olduğuna işaret ediyor. Eski bir diplomat, Türk - ABD ilişkilerinin geleceğini "artık sadece güvenlik mülahazalarının değil, insan hakları gibi kriterlerin" de belirleyeceğini söylüyor...
Dün de belirttiğimiz gibi, Ankara ve Washington, bölgede ve dünyada değişen şartlara göre ortak çıkarlara uygun yeni stratejiler oluşturuyor. Bu bağlamda iki ülke, terörle mücadeleden petrol boru hattı projesine kadar, çeşitli alanlarda "ortaklık" konseptine dayalı bir işbirliği kuruyor.
Ancak birtakım negatif faktörlerin varlığı, bu olumlu gelişmeye gölge düşürüyor.
Nedir bu faktörler?
* * *
BUNLARIN başında insan hakları konusu geliyor. ABD'nin bugünkü genel dış politikasında, Kongre'nin olduğu kadar Yönetimin de önemsediği bir kriter bu.
Bu çerçevede Türkiye'deki insan hakları konusunda Washington'da giderek artan bir duyarlılık hissediliyor. Görüştüğümüz Yönetim ve Kongre yetkilileri, Başbakan Mesut Yılmaz'ın geçen Aralık ayında Washington'da bu yönde alınacak önlemlerle ilgili vaadinden cesaret aldıklarını, ancak bu sözün yerine getirilmemesinden düş kırıklığına uğradıklarını açıkça belirttiler. (Bu arada Eşber Yağmurdereli ve Rahmi Duran'ın hapsedilmeleri çok olumsuz etki yaptı)...
İnsan hakları konusu Güneydoğu sorunu ile de irtibatlandırılıyor. Ve sonuçta sadece Kongre değil, Yönetim de, tavır almak zorunda kalıyor. Örneğin, Yönetim bazı silahların Türkiye'ye satılmasını yasaklıyor, firmalara gereken lisansı vermiyor. Bize söylenenlere bakılırsa bu tavır, Türkiye'nin politikasında bir değişiklik olmazsa, devam edecek. Yönetim çevreleri bunun ilişkilerde ciddi sıkıntı yaratacağını biliyor, ama eski bir Savunma yetkilisinin deyişi ile "ABD artık insan haklarını sırf güvenlik çıkarları için feda edecek durumda değil"...
Resmi çevreler "Kürt sorunu"na direkt atıfta bulunmamaya özen gösteriyorlar ve hatta her vesile ile PKK'ya çatıyorlar. ABD Dışişleri Bakanlığı'nda Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgeden sorumlu Dana Bauer son bir konuşmasında bununla beraber Türkiye'nin sorunu "ekonomik, sosyal ve siyasal" yönleri ile ele alması gerektiğini ve Ankara'nın PKK ile "etnik Kürt halkı" arasında farkı görmesi zamanının geldiğini söyledi.
Diğer bir deyişle, terör konusunda ABD Türkiye ile aynı görüşü paylaşıyor ve ona destek veriyor. Ancak insan hakları ve demokrasi konusunda ve Kürt sorunu üzerinde, kendi düşüncelerini de koruyor. Bazı hallerde (silah satışı gibi) bu tavır iki ülke arasında uyuşmazlık yaratıyor...
* * *
İLİŞKİLERİ sıkıntıya sokma niteliğini taşıyan ("irritant") diğer önemli bir konu da, Kıbrıs'tır. Şu sırada bu alanda olumsuz bir durum yok. Washington çözüm arayışını sürdürüyor. S - 300'ler konusundaki tavrı Ankara'nın lehinde.
Ama önümüzdeki aylar için ciddi endişeler var Washington'da. Türkiye'nin füzelerin adaya konuşlandırılması halinde nasıl karşılık vereceği merak ediliyor. Askeri bir eylemin vahim bir durum yaratacağı, buna ABD'nin tepki göstermek zorunda kalacağı belirtiliyor. "Kasım ayı, çok kritik bir ay olacak" diyen bir analist, füzeler sorununun yanı sıra, AB - Kıbrıs üyelik müzakerelerinin başlaması karşısında Türkiye'nin "sivri çıkışlar" yapmasının, ister istemez, Washington - Ankara yakınlaşmasına gölge düşüreceğini söylüyor.
Buna bir de Kongre'de özellikle Yunan lobisinin (Türkiye'ye karşı diğer lobileri de yanına alarak) kıyameti koparmaya yelteneceğini de eklemek gerek. Bu, şu sırada ABD ile Yunanistan arasındaki söz düellosundan dolayı boynu bükük duran ve susan Rum lobisine tekrar sahneye çıkmak fırsatını verecek.
Bu iki "ana" pürüz dışında, Türk - ABD ilişkilerini sıkıntıya sokabilecek başka konular da var. Kongre gündemindeki "Dini Zülum Yasası" ve Ermeni karar tasarısı veya Körfez politikasındaki yeni girişimler gibi...
Bunları yarın ele alacağız.




Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr