Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bush yönetiminin Türkiye'ye karşı tavrı konusunda son günlerde Ankara'da iki soru gündeme geldi: 1) ABD, geçen cuma Irak'ı bombalamadan önce neden Türkiye'ye haber vermedi? 2) Dışişleri Bakanı Colin Powel, yarın başlayacak Ortadoğu gezisi sırasında Ankara'ya neden gelmiyor?
İlk bakışta bu iki soru da, Washington'daki yeni yönetimin Türkiye'ye gereği kadar önem vermediği, hatta Ortadoğu politikasında Ankara'yı dışladığı izlenimine yol açıyor.
Gerçek öyle değil.
İki olayda da Washington'un kendine göre gerekçeleri var. Bunlar kabul edilir veya edilmez. Ancak Türkiye açısından bunun böyle olmasına fazla üzülmemek lazım. Hatta bir diplomatın deyişi ile, "iyi ki öyle olmuş"...
* * *
BUSH yönetimi bombardımandan önce kimseye haber vermedi. Washington'da resmi ağızlar, bunun "rutin bir operasyon" olduğunu ve sadece ABD ve İngiliz uçakları tarafından Güney Irak'taki uçuşa yasak bölgede (kuzey bölgesinde değil) gerçekleştirildiğini hatırlatıyorlar. Gerçekte Bush yönetimi, önceden müttefikler ile danışmasının, olumsuz tepkileri ve görüş ayrılıklarını öne çıkaracağından kaygı duymuş olabilir...
Eğer Bush, Bağdat'ı vurma niyetini önceden Ankara'ya iletseydi, ne olacaktı? Herhalde Türkiye buna karşı olduğunu bildirecek, "bunu yapmayın" tavsiyesinde bulunacaktı. Ama ABD buna rağmen bildiğini okuyacaktı. Türkiye "sözü dinlenmeyen" bir ülke durumuna düşecekti. Ankara ile Washington arasında Irak politikasındaki görüş ayrılığı açık bir sürtüşmeye yol açacaktı.
Bush yönetiminin Ankara'yı Irak'a karşı yakınlaşma politikasından ötürü "cezalandırmak" için Türkiye'ye önceden haber vermediği yolundaki spekülasyonlar ise hiçbir esasa dayanmıyor.
Yukarıda belirttiğimiz gibi Washington önceden bu konuyu kimse ile görüşmedi. ABD'nin Irak'a yakınlaşan o kadar devlet arasında sadece Türkiye'yi hedef alması için de bir neden yok. Washington'un gözünde Türkiye'nin Irak'la dirsek teması kurması o kadar büyütülecek bir olay da değil...
* * *
POWELL'ın Ortadoğu gezi programına Ankara'yı dahil etmemiş olmasını da bir onur meselesi haline getirmeye hiç gerek yok.
Aslında yeni Dışişleri Bakanı programını başta özellikle Arap - İsrail anlaşmazlığını görüşmek için planlamıştı. Tabii bombardımandan sonra Irak sorunu ön plana geçti.
Türkiye Arap - İsrail ihtilafında taraf değil. Irak sorununda da Arap ülkelerinden farklı - ve daha avantajlı - bir konumu var. Washington'un olayla ilgili pozisyonu bu.
Kuşkusuz Powell bu vesile ile Ankara'yı da ziyaret etseydi, iyi olurdu. Ama gelmemesi sorun değil. Bu tür kompleksleri artık bırakmak lazım.
Powell hafta başında Brüksel'de Dışişleri Bakanı Cem ile görüşecek.
Tabii Irak konusunda Türkiye'nin görüşünü ilk elden öğrenecek.
Ama asıl önemlisi, önümüzdeki perşembe günü Powell'ın yardımcısı Ed Walker, Ankara'ya gelecek ve Türk Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yetkilileri ile Irak politikası üzerinde ayrıntılı görüşmeler yapacak. İşte bu, Türkiye'ye Irak konusunda neler düşündüğünü ABD'ye anlatmak ve aynı zamanda tavsiyelerini veya telkinlerini iletmek fırsatını verecek.
Türkiye son olarak Irak'a da aynı şekilde tavsiyelerini bildirdi. Bu nasihatlerden biri de Irak diplomasisinin BM ile diyalog kurmasıdır. Nitekim haftaya Irak Dışişleri Bakanı, BM Genel Sekreteri ile görüşecek.
Kısacası Türkiye her şeye rağmen Körfez politikasında devre dışında değil...