Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’ye karşı girişilecek bir askeri müdahalede Türkiye nasıl bir yer alacak? Olay, Türkiye’yi ne şekilde etkileyecek?
Olası operasyon ile ilgili son gelişmeler ve devam eden belirsizlikler karşısında, bu soruları yanıtlamak zor.
Hafta başında bu “sınırlı harekâtı” ABD’nin İngiltere ve Fransa ile birlikte ve hızla oluşturulacak koalisyon ortaklarının katkısıyla gerçekleştireceği söyleniyordu. Oysa İngiltere, Avam Kamarası’nın hükümetin teskeresini reddetmesi üzerine, devreden çıktı. Fransa “ben hâlâ varım” diyor. ABD ise bu işi tek başına kalsa dahi yapmaya kararlı. Ancak şu ana kadar Başkan Obama son kararını ilan etmiş değil. Koalisyona gelince, buna kimlerin katılacağı ve ne gibi katkılarda bulunacağı henüz belirlenmedi...
Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nden müdahale için bir karar çıkmadığı takdirde, oluşturulacak koalisyona katılacağını daha önce bildirdi. Ancak bu konuda henüz bilinmeyen önemli noktalar var: Türkiye girişilecek “sınırlı operasyon” ile ilgili bir rol alacak mı? Örneğin, İncirlik üssü kullanılacak mı? Türkiye müttefik güçlere koruma veya lojistik destek sağlayacak mı?
Washington’dan gelen haberlerde operasyonun gerçekten çok sınırlı ve kısa süreli olacağı (ve Şam’daki rejimi devirmeyi amaçlamadığı) vurgulanıyor. Bu da Türkiye’den fazla bir şey talep edilmeyeceği izlenimini veriyor.

Hükümetin eğilimi
Aslında Türkiye öteden beri Suriye’ye karşı bazı askeri tedbirlerin alınması gerektiğini savunuyor, bu dramın ancak Esad rejiminin devrilmesi ile son bulabileceğini söylüyor. Başbakan Erdoğan geçen haziranda Beyaz Saray’da Başkan Obama’yı bu yönde harekete geçirmeye uğraşmış, ama sonuç alamamıştı.
“Kimyasal katliam” nihayet ABD’yi inisiyatifi ele almaya zorladı. Ama Washington, Avrupalı müttefikleri gibi Şam’daki rejimi hedef almadan, Esad’a bir ders vermek -ayrıca dünyaya da bu duruma seyirci kalmadığını göstermek- için, “sınırlı ve kısa süreli bir operasyon” gerçekleştirmeye karar verdi.
ABD’nin bu tutumu Ankara’yı memnun etti. Ancak hükümetin “sınırlı” operasyonu yetersiz bulduğu, böyle “göstermelik” bir jestin ötesinde, “kapsamlı bir askeri harekât”tan yana olduğu anlaşılıyor. İktidar ancak böyle bir harekâtın Şam’daki rejimi değiştirebileceği inancını taşımaya devam ediyor.
Oysa ABD’nin “sınırlı operasyon” kararı sonrasındaki gelişmeler, Ankara’nın tutumunun uluslararası camiada pek rağbet görmediğini ortaya koyuyor. Kaldı ki, daha geniş kapsamlı bir askeri harekât söz konusu olduğu takdirde, Türkiye’nin böyle bir savaşa “muharip güçler”le katılmak isteyeceği de şüphelidir...

Strateji ayarı
Aslında Suriye’ye karşı operasyon yapılacaksa, bunun sınırlı ve kısa olması ve Ankara’ya fazla yükümlülük yüklememesi Türkiye’nin menfaatinedir.
Türkiye’nin de içinde bulunacağı geniş kapsamlı bir askeri harekâtın ülkemize çıkaracağı fatura (ilticalar, sınır güvenliği, terör, ekonomi, Rusya ve İran’la ilişkiler alanında) ağır olacaktır. Zaten hükümetin Suriye krizinde taraf tutan politikası, yeterince sıkıntı yaratmış bulunuyor...
Ankara şimdi daha esnek bir strateji için bir “ince ayar” yaparsa, oynamak istediği “bölgesel rol”de daha başarılı olacaktır.