Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu farklılık özellikle Irak ve Filistin konularında kendini belli etti. Bazı Batılı analistler, bunu Türk dış politikasında bir değişiklik olarak görüyorlar ve Ankara'nın bölgesel sorunlarda -Batı'nın hoşuna gitmese de- artık kendi sesini yükseltmekten çekinmediğini belirtiyorlar.Başbakan'ın çıkışlarının zamanlamasına dikkati çeken bazı diplomatlar ise, bu yeni tavrın "Türkiye'nin AB'nin ve de ABD'nin davranışlarından duyduğu düş kırıklığı ve hoşnutsuzluk" ile ilintili olup olmadığını sorguluyorlar.Aslında Erdoğan'ın şu sözü, bazı Batılıların duyduğu kuşkulara da bir cevap oluşturuyor: "Bizim kendimize ait tezimiz olamaz mı? Bizim resmi tezimize siz de saygılı olun"... Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisi sırasında verdiği demeçler, Ortadoğu ile ilgili bazı temel meselelerde, Türkiye'nin Batı'dan farklı görüşlere sahip olduğunu açıkça ortaya koydu. Türkiye ile ABD ve bazı Batılı ülkeler arasında görüş ayrılıklarını ortaya koyan belli başlı konulara bakalım. Başbakan Irak'taki durumun vahametini anlatırken, "iç savaş"tan söz etti. Bu, Bush yönetiminin kullandığı lisandan farklı bir ifade. Ancak Washington'da da Irak'taki durumu "iç savaş" olarak nitelendiren çok önemli kişiler (eski Dışişleri Bakanı Colin Powell dahil) ve gazeteler (New York Times gibi) var... Erdoğan, ABD'nin Irak'tan çekilmek için bir takvim belirlemesi gerektiğini belirtti. Başkan ve üst düzey komutanlar, takvim açıklamanın siyasi ve askeri bakımdan sakıncalı olduğu kanısındalar. Ama Washington'da ve birçok Batı başkentinde geri çekilme konusunda daha net bir angajmana girilmesini isteyen çok kimse var. Başbakan Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması zorunluğunu güçlü ifadelerle vurguladı. Bazı Kürt liderlerini kastederek, ülkenin bölünmesini hayal edenlerden söz etti. Satırlar arasında ABD'ye, Kürt bölgesinin bağımsızlığına yardımcı olmaması yönünde bir uyarıda da bulundu. Ayrıca Kuzey Irak'ın "güvenli bölge" sayılamayacağını da söyledi. Türkiye için (PKK'nın varlığı yüzünden) bu öyle; ama ABD için, (işgale karşı direniş olmadığı için) durum farklı tabii... Bu da, Ankara ile Washington arasında bakış açısındaki farklılığın bir başka göstergesi... Başka gözle bakınca... Şimdi gelelim diğer Ortadoğu sorunlarıyla ilgili "tezler"e...Filistin meselesinde Başbakan, Hamas'ın meşruiyetini savundu ve Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas'ın erken seçim çağrısına karşı çıktı.Erdoğan'ın bu sözleri, henüz birkaç gün önce Ankara'da görüştüğü İngiltere Başbakanı Blair'in (ve genelde onu destekleyen Batılıların) tutumuna ters.Bu konuda yüzeye çıkan görüş ayrılığının nedeni şu: Batılılar -ayrıca Abbas ve bazı Arap ülkeleri- Filistin'de bir Milli Birlik hükümetinin kurulamamasının sorumluluğunu Hamas'a yüklüyorlar. İç savaşın önlenmesi için tekrar bir an önce seçime gidilmesini istiyorlar. (Tabii umutları bu kez Hamas'ın kazanmayacağıdır)...Türkiye ise, Hamas'ın Filistin siyasi sisteminin içine çekilmesinin şart olduğuna, aksi halde iç çatışmaların durdurulamayacağına inanıyor. Türk tezi, Lübnan ve diğer bölge ülkelerinde de radikal veya "aşırı" unsurlarla bir uzlaşmadan yanadır. Başbakan'ın ABD'de dile getirdiği görüşler, birçok dost ülkenin resmi politikalarından ayrılıyor. Bu bir gerçek. Hangi tezin doğru veya haklı çıkacağını ise zaman gösterecek... skohen@milliyet.com.tr Çelişkili tavırlar