Geçen hafta AB nezdindeki Büyükelçimiz Nihat Akyol'un AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen'e verdiği Ulusal Program'ın bir nüshası daha, dün Brüksel'de Dışişleri Bakanı İsmail Cem tarafından - daha resmi ve törensel bir havada - aynı yetkiliye sunuldu...
Bu vesile ile Verheugen, AB'nin zaten son günlerde belli olan tepkisini birkaç anlamlı cümle ile açıkça ortaya koydu. Özetle: 1) AB, Ulusal Program'ı destekliyor. 2) Üyelik yolunun açılması için bazı koşulların yerine gelmesi gerektiğini anımsatıyor. 3) Türkiye'nin bu programın öngördüğü reformları bir an önce uygulamaya koyması çağrısında bulunuyor...
* * *
VERHEUGEN'in dile getirdiği destek, kuşkusuz cesaret vericidir. AB yetkilileri ve diplomatları arasında daha cesur, daha atılgan bir program bekleyenler dahi, bu desteği esirgemiyor. Reuter ajansının dün Brüksel'den verdiği haberde belirttiği gibi, "AB, Türkiye'nin halen karşılaştığı krizi daha ağırlaştırmamak için, Ulusal Program'ın daha çok olumlu tarafını vurgulamayı yeğliyor." Diğer bir deyişle, AB bu programa arka çıkmakla, Türkiye'ye üyelik yolunda ilerlemesi için bir şans tanıyor.
Bununla beraber, Verheugen'in dün kısa demecinde vurguladığı önemli bir husus var: Türkiye'nin idam cezasının kaldırılması ve tüm yurttaşlarına kültürel hakların tanınması konusunda "daha çok çaba harcaması gerekiyor." Yani, AB, Türkiye'ye destek olmaya devam edecektir; ama Türkiye de kendine düşenleri hızla yapmalıdır...
Mesaj - tüm anlayanlar için - apaçık...
* * *
TÜRKİYE'nin yapması gereken çok şey var.
Bir kere, AB konusunu ve bu bağlamda Ulusal Program'ı, gündemde canlı tutmak lazım. Sadece hükümetçe değil, ulusça da...
Kuşkusuz işin büyüğü hükümete düşüyor. Programı yaşama geçirmek için gerekli kararları almak, yasa tasarılarını hazırlamak, bunların başında geliyor. Bir AB diplomatının deyişi ile Bakanların ve bakanlıkların "AB dersine sıkı çalışıp" kendi bünyeleri içindeki hazırlıkları bir an önce başlatmaları gerek... Tabii bundan sonra Meclis'e de çok iş düşüyor. Geçen günkü yazımızda belirttiğimiz gibi, parlamenterler de bu işe dört elle ve ciddi biçimde sarılmak zorunda... Nihayet, çeşitli mesleki kuruluşlar, sivil toplum örgütleri de Ulusal Program'ın uygulanması sürecini hızlandıracak katkılarda bulunmalı. Dün İstanbul'da Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı'nın düzenlediği sempozyumda vurgulanan noktalardan biri de bu idi...
AB üyeliğinin gerçekleşmesi isteniyorsa, Ulusal Program'ın etrafında bir ulusal seferberliğe ihtiyaç vardır...