Çin Başbakanı Zhu Rongji dün Türkiye ziyaretinin son gününde İstanbul'da Dış Ekonomik İlişkiler Derneği DEİK'in düzenlediği çalışma yemeğindeki konuşmasını, toplantıya katılan işadamlarını Çin'i ziyarete davet ederek bitirirken "Urumçi'ye de gelebilirsiniz" deyince bir alkış koptu. Bazı masalarda Çin liderinin Urumçi'den bu şekilde söz etmesinin hayret uyandırdığı, "gerçekten bu mümkün mü?" gibi soruların sorulduğu görüldü...
Urumçi, Çin'in Şincan - Türkiye'de daha yaygın adı ile Doğu Türkistan - eyaletinin başkentidir. Bu kentte - ve eyalette - nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan Çin vatandaşı Uygurlar yaşıyorlar.
Şincan'ın veya Doğu Türkistan'ın Çin'in huzursuz bir bölgesi olduğu, Uygurlar arasında bağımsızlık isteyen unsurların zaman zaman başkaldırdığı, bölgede çatışmaların cereyan ettiği ve genelde bölge halkının baskılardan şikayet ettiği biliniyor.
Çin makamlarına göre Şincan'da "ayrılıkçı" güçler "terörist" eylemlere başvurmakta ve hükümeti gereken önlemleri almaya zorlamaktadır.
Bu "önlemler" nedeni ile, Çin'in Şincan'da yabancıları pek görmek istemediği doğrudur. Ama Urumçi, sanıldığı gibi, yasak bir bölge değildir. Çin Başbakanı'nın dünkü "davet"i, herhalde bu konudaki kuşkuları gidermeyi amaçlıyordu...
* * *
BAŞBAKAN Zhu'nun Türkiye ziyareti ile iki ülke arasında giderek gelişen ilişkiler çerçevesinde yeni önemli bir adım atıldı. Gerçekten Türkiye ile Çin arasında ticaretten kültüre, turizmden teknolojiye kadar ilişkilerde önemli bir gelişme var. Zhu'nun da dün belirttiği gibi ticaret hacmi 1.2 milyar doları buldu; yatırımdan müteahhitlik hizmetlerine kadar çeşitli yeni projeler hazırlanıyor; yakında Çin'den büyük bir turizm akını başlıyor...
Başbakan Ecevit'in geçen gün dediği gibi, Çin Türkiye'nin "çok boyutlu dış politikasında" önemli bir yer alıyor. Tabii bunu diğer boyutlara bir "alternatif" olarak algılamamak lazım. "Çin boyutu" herhalde önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin dış ilişkilerinde önemli bir "ek" unsur oluşturacak...
* * *
TÜRKİYE ile Çin arasında direkt bir anlaşmazlığın bulunmaması, işbirliğinin güçlenmesini kolaylaştıracak bir faktör. Ne var ki, "Doğu Türkistan meselesi" - resmi temaslarda ve ilişkilerde bir sorun sayılmamakla beraber - sıkıntı yaratıyor. Nitekim Zhu'nun ziyaretinde bu sıkıntı (özellikle Ankara'daki bir gösteri sırasında) yaşandı.
Resmi görüşmelerde gerek Türk, gerekse Çin tarafı bilinen tutumu sergiledi. Başbakan Ecevit, basın toplantısında da, Türkiye'nin Çin'in toprak bütünlüğünü esas aldığını ve her türlü terörizme karşı olduğunu belirtti.
Aslında bu Ankara'nın savunduğu genel ilkelerdir. (Aynı tavır, Çeçenistan meselesinde de gösterildi). Kaldı ki, Türkiye kendisini direkt ilgilendiren sorunlar nedeni ile (Güneydoğu ve Kuzey Irak gibi) bu prensipleri savunmak durumundadır.
Çin'le (Başbakan'ın deyişi ile) "güçlendirilmiş partnerlik" Türkiye'nin çıkarlarına uygun bir "real - politika"nın gereğidir. Öte yandan Doğu Türkistan konusunda kamuoyunda duyulan hassasiyetin sergilenmesi doğaldır. Ama bu, ilişkilerin gelişmesine engel olmamalıdır. Dün Başbakan Zhu'nun "Urumçi'yi de ziyaret edebilirsiniz" sözü, dostluk havası içinde, bu konudaki hassasiyetin de daha iyi dikkate alınabileceğini gösteriyor...
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025