Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bundan 120 yıl önce, dünyanın ta öbür ucunda cereyan eden bir deniz kazası, birbirlerinden binlerce kilometre uzaklıktaki iki ülke arasında yeni bir dostluğun kurulmasına önayak olmuştu.
Yıl 1890. Osmanlı yönetimi Japonya’ya duyduğu ilgiyi sergilemek üzere bir resmi heyeti Ertuğrul firkateyniyle bu uzak ülkeye gönderiyor. Ancak gemi yurda dönerken, Kuşimoto Limanı açıklarında bir kaza sonucu batıyor. Halkın da yardımıyla 69 kişi kurtarılıyor, ama 581 denizci şehit oluyor.
Japonlar bu trajik olaydan çok etkileniyorlar, Türklere sempatilerini göstermek için de Kuşimoto’da bir anıt dikiyorlar.
“Ertuğrul faciası” günümüze dek, Türkiye ile Japonya arasındaki sempatinin bir simgesi olmuştur.
Şimdi de, o hazin olayın 120. yıldönümü, iki uzak ülke arasındaki yakınlığa yeni bir ivme kazanmasına vesile oluyor. Dün Ankara’da Türk devlet erkânının ve Japonya Dışişleri Bakanı Katsuya Okada’nın katıldığı törenle açılan “Türkiye’de Japonya Yılı”nın amacı, her düzeyde iki ülkeyi biraz daha birbirine yakınlaştırmak.
Bunun için bir dizi etkinlik planlandı. Çeşitli sergilerle ve müzik, tiyatro, film, kıyafet vs. gösterileriyle Japonya’nın tarihi, kültürü, gelenekleri, yaşam tarzı Türk halkına tanıtılacak.
Tıpkı 2003 yılında Japonya’da düzenlenen “Türkiye Yılı”nda Türk ulusunun özelliklerinin tanıtıldığı gibi...

Hem ticaret, hem siyaset
Japonya ile Türkiye arasında -farklı coğrafyalarda yer aldıkları ve kültürlerinde ve tarihlerinde önemli farklılıklar olduğu halde- birçok benzerlikler ve hatta ortak noktalar var.
İki eski imparatorluğun dünyaya açılmaya ve reform anlamında Batılılaşmaya başlaması da hemen hemen aynı zamana rastlar. Ancak Japonlar daha başta gelişme hızında öne geçmeyi ve bölgenin güçlü bir devlet olmayı başardılar.
Bu gelişme modeli, hızlı bir kalkınma dönemine giren Türkiye için çok yararlı bir inceleme ve ilham kaynağıdır. “Japonya Yılı” bunun için iyi bir fırsat oluşturabilir...
Aslında Türkiye ile Japonya arasında ilişkiler son yıllarda önemli bir gelişme göstermiştir. İlişkilerin en canlı alanı, kuşkusuz ekonomidir. Karşılıklı ticaret 4.5 milyar doları buluyor. Japonya’nın önde gelen firmalarının Türkiye’de hatırı sayılır yatırımları var. Birçok iddialı projeler Japonların desteğiyle gerçekleştiriliyor. Japon turistleri de artık Türkiye’yi keşfetmeye başlıyor.
Ancak Japonya Türkiye ile artık sadece ekonomik potansiyelinden dolayı değil, aynı zamanda siyasi konumu ve rolü nedeniyle de ilgileniyor.

“Kazan-Kazan” fırsatı
Japon Dışişleri Bakanı ile Türkiye’ye gelen bakanlık basın sözcüsü Kazuo Kodama, önceki gün İstanbul’da bir Türk yazarlar grubuna yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Japonya için, siyasi bakımdan da büyük önem taşıdığını belirtti.
Japonya Türkiye’yi, özellikle bazı güncel dünya meseleleri üzerinde işbirliği yapabileceği bir partner olarak görüyor. İki ülkenin de BM Güvenlik Konseyi ve ayrıca G-20 üyesi olduklarını hatırlatan Kodama’ya göre İran’dan Afganistan’a, küresel ısınmadan ekonomik krize kadar Türkiye ile Japonya’nın yakın istişare ve işbirliği içinde olmalarında yarar var. Bu onun deyişiyle, iki ülke için de bir “kazan-kazan” fırsatını yaratıyor.
Kısacası, Türkiye ve Japonya için coğrafyadaki uzaklık, siyasi ve ekonomik yakınlık ve hatta beraberlik için artık bir engel değil.