Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami KOHEN

ABD Özel Temsilcisi Richard Holbrooke'un aniden Kıbrıs'a gelmeye karar vermesi, kendi başına önemli bir olay. Bu, Kıbrıs sorununda varılan kritik noktada, Washington'un kendi inisiyatifini kullanarak devreye girmek ihtiyacını duyduğunu gösteriyor.
Daha geçen haftaya kadar, Amerikan diplomasisi, Kıbrıs'la ilgili gelişmeleri ve çeşitli ülkelere ve örgütlere mensup özel temsilcilerin temaslarını izlemekle yetiniyordu. Usta diplomat Holbrooke, bu aşamada herhangi bir girişimde bulunmaya istekli görünmüyor, böyle bir müdahale için şartların olgunlaşmasını bekliyordu.
Son günlerde olup bitenler Washington'u ciddi şekilde kaygılandırmış olacak ki, Holbrooke dahi, artık dizginleri ele almak zamanının geldiğine kanaat getirdi. Bir yetkilinin deyişi ile, "Kıbrıs işi dibe vurunca, Holbrooke sahneye fırladı"!..
* * *
SORUNUN dibe vurmasına yol açan olaylar malum: AB'nin Güney Kıbrıs'la üyelik müzakerelerini başlatması, bunun Türkiye'den ve KKTC'den sert karşılık görmesi, federal bir çözüm için toplumlararası görüşmelerin başlaması şansının tamamen ortadan kalkması, Rum yönetiminin S - 300 füzelerini konuşlandırmakta ısrar etmesi ve bölgede gerilimin giderek tırmanması...
Bütün bu olumsuz gelişmeler, Amerikalıları adada ve hatta Ege'de sıcak bir çatışma olasılığı üzerinde ciddi şekilde düşündürüyor. Gerilimi düşürecek önlemler hemen alınmazsa, kötü sürprizlerle karşılaşılabileceğinden kaygı duyanlardan biri Hobrooke. Kıbrıs'a tasarladığından önce acele gelme kararını vermesinin nedeni de bu.
* * *
KURT diplomat, diğer birçok temsilcinin aksine, sadece tarafları dinlemek, bilgi toplamak, genel tavsiyelerde bulunmak için bu misyonu yüklenmiyor. Onun kafasında, daha somut düşünceler ve öneriler var.
Bugün Lefkoşa'da Klerides ve Denktaş ile yapacağı görüşmelerde, bu fikirlerini ortaya atmakla kalmayacak, bunların kabul edilmesi için, daha önce de kanıtladığı ikna etme ve uzlaştırma yeteneğini kullanacak...
Holbrooke'un, bugünkü çıkmazı aşmak için neler önereceğini şimdiden tam olarak bilmek mümkün değil. Ancak öncelikli amacının, krizi yatıştıracak bazı formülleri ortaya koymak olduğu sanılıyor. Diğer bir deyişle deneyimli diplomat, önce "güvenlik ve güven" sorunlarına bir çare bulmak niyetinde görünüyor.
Bu "paket"in başlıca unsurları ne olabilir? Her şeyden önce, S - 300'ler meselesi. Bu füzeler Damokles kılıcı gibi sallandıkça, çatışma potansiyeli yerinde kalacak ve çözüm arayışı boşa çıkacaktır. Holbrooke, herhalde tarafları gerginliği artırabilecek kışkırtıcı hareketlerden sakınmalarını ve daha önce de önerilen güven artırıcı önlemlerin (bu arada moratoryum'un) hayata geçirilmesini isteyecektir.
* * *
ÖYLE anlaşılıyor ki, ABD'li diplomatın "ivedi" saydığı husus, fırtınanın yatıştırılması ve böylece çatışma riskinin ortadan kaldırılmasıdır. Bunun ardından, iki tarafın barışçı bir çözüm için bir araya nasıl gelebileceği konusu gündeme gelecektir.
AB'nin kararından sonra, Türk tarafı parametrelerin değiştiğini belirterek, gerek çözüm, gerekse görüşme yöntemi üzerindeki politikasını tamamen değiştirmiştir. Oysa BM Genel Sekreteri ve diğer yetkililer, hala "iki kesimli federal çözüm"den ve "toplumlararası görüşmeler"den söz ediyorlar.
Amerikan diplomasisi bu konuda öteden beri daha gerçekçi ve pragmatik bir yaklaşım sergiliyor. Ancak Türk tarafının şimdi kesinleştirdiği yeni politikaya karşı nasıl bir tavır alacağı belli değil. Holbrooke'un müzakere sürecini yeniden başlatmak için ortaya yeni düşünceler atması mümkündür. Lefkoşa'daki temasları bu konuda bir ipucu verecektir.
Aslında Holbrooke'un Kıbrıs'a bu ani ziyaretinden hemen mucizevi sonuçlar beklememek lazım. Ancak yetenekli diplomatın başaramayacağı bir misyonu da yüklenmeyeceği biliniyor. Bu da kendisinin adaya boşuna gelmediği ve kafasındakilerin en azından durumun daha kötüye gitmesinin önüne geçmesine katkıda bulunacağı umudunu veriyor...



Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr