Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yabancıların tercihi, "Baba"...
Doğulusu ile, Batılısı ile, uluslararası camia, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresinin bir dönem daha uzatılmasını arzu ediyor.
Çeşitli ülkelerin Türkiye'deki diplomatik temsilcileri bu bakımdan gözlerini, bugün Demirel'in Çankaya'da 5 yıl daha kalışını sağlayacak Anayasa değişikliğini ele alacak olan Büyük Millet Meclisi'ne çevirmiş bulunuyor.
Bir Avrupalı diplomata göre, "Türkiye ile ilgilenen yabancılar da, Türkler kadar Meclis'ten çıkacak kararı heyecanla bekliyorlar."
Karar bugün çıkar mı, çıkmaz mı, belli değil. Ancak "dış dünya"nın, Demirel'i bir dönem daha Çankaya'da görmek istediği açık...
* * *
BİRÇOK yabancı temsilci ile yaptığımız söyleşilerin ışığında, bu arzunun veya dileğin şu nedenlere dayandığı anlaşılıyor:
* Demirel'in bir dönem daha görevde kalması, Türkiye'de istikrarın ve devamlılığın bir güvencesi sayılıyor. Genelde bütün dost ülkeler, Türkiye ile bağları olan uluslararası kuruluşlar ve Türkiye ile iş yapan şirketler, kendi açılarından da böyle bir devamlılığı lüzumlu görüyorlar...
* Demirel, iç siyasal dengelerin ve demokrasinin korunmasında etkin bir faktör olarak kabul ediliyor. Yabancı çevreler ve özellikle Batılılar, Demirel'in bu alandaki deneyiminin ve otoritesinin ona "müstesna bir statü ve rol" verdiği kanısındalar...
* Demirel, gerek Başbakan gerekse Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı uzun yıllar boyunca, dışarıda çok dost edinmiştir. Diğer bir deyişle dünya Demirel'i iyi tanıyor. Ve ona saygı gösteriyor. Onun bir süre daha görevinde kalması, dış ilişkilerde de devamlılığın sağlanmasında, önemli bir etken sayılıyor...
* * *
ÇEŞİTLİ ülkelerin ve kuruluşların temsilcileri ile konuşmalarımızdan çıkan ilginç bir sonuç da, Demirel'e olan güvenin "genel" olmasıdır. Yani Türkiye ile ilişkilerinin durumu ne olursa olsun, yabancı ülkeler, Demirel üzerindeki tercihlerinde adeta birleşiyorlar.
Bir Orta Asyalı diplomat, "Babamız" diye nitelendirdiği Demirel'in, kendi bölgelerinde - sık sık yaptığı gezilerle veya o ülke liderlerini Ankara'da ağırlamakla - iyi tanındığını belirttikten sonra şu espriyi yaptı: "Benim oy hakkım olsaydı, onu seçerdim!"
Batılılar Türkiye'nin iç işlerine karışma izlenimini vermemek için, bu konudaki görüşlerini alenen ifade etmekten çekiniyorlar; ama özel konuşmalarında duygularını açıkça yansıtıyorlar. Bir diplomatın dile getirdiği düşünce şöyle: "Demirel'in bir dönem daha seçilmesi, Türkiye'de son zamanlarda sağlanan istikrarı sürdürecektir. Bir an için bunun aksini düşünelim. Eğer Meclis bunu sağlayacak düzenlemelere karşı çıkarsa, siyasal tansiyon yükselecektir. Belki koalisyon da tehlikeye düşecektir. Vaat edilen reformların gerçekleşmesi gecikecek veya aksayacaktır. Böyle bir belirsizlik işlerin yoluna girmeye başladığı şu sırada bir lüks olur"...
* * *
FİNANS çevreleri de bu konuda hassas. Gerçi Demirel'in Cumhurbaşkanı olması veya olmaması, ilk bakışta, Türkiye'nin dış ekonomik ilişkileri (bu arada IMF ile işbirliği) ile direkt bağlantılı görünmeyebilir. Ama konu, bu seçimin anayasal ve siyasal boyutları ile ilgili olunca, iş değişiyor. Açıkçası, bu olayın siyasal krize ve gerginliğe yol açmasından ve bu nedenle reform programlarının da aksamasından korkuluyor.
İlginç bir nokta daha: Demirel'i bir dönem daha işbaşında görmek isteyenler arasında Yunanlılar da var. Atina'nın gözünde Demirel komşu ülkelerle iyi ilişkilerden yana olan deneyimli bir devlet adamı. Türk - Yunan yakınlaşmasında yapıcı bir rolü var. Bu açıdan da "devamlılık", arzulanan bir koşul. Bir Yunanlı gözlemcinin deyişi ile "Şu sırada Atina'da ve Ankara'da seçimler nedeniyle siyasal istikrarın ve sürekliliğin aynı anda gündemde bulunması, anlamlı bir rastlantıdır"...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr