Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Türkiye'yi sürprizler ülkesi olarak tanımlayanlar bir kez daha haklı çıktılar. İşte, cumhurbaşkanı seçiminde de beklenmedik bir aday ortaya çıktı. Bunun şaşırtıcı yanı, beş parti liderinin de bu isim üzerinde mutabık kalmasıdır"...
Ankara'daki deneyimli bir Batılı diplomatın bu sözleri dış çevrelerin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in beşli "centilmen anlaşması" ile aday ilan edilmesine gösterdiği genel tepkiyi yansıtıyor.
Yabancılar ilk bakışta bu sürprizden bazı olumlu sonuçlar çıkarıyorlar: Bir kere Meclis'te temsil edilen tüm partilerin genel başkanlarının, cumhurbaşkanı sorununu karşılıklı görüşme ve uzlaşma ile halletmesi, Türk demokrasisinin işleyişi açısından, cesaret verici bir gelişme sayılıyor.
Bir diplomatın deyişi ile "politikacılar Türkiye'de ender görülen uzlaşma örneklerinden birini verdiler. Böylece kriz önlenmiş, istikrar sağlanmış oluyor"...
* * *
YABANCILARIN üzerinde durduğu diğer bir husus da, Sezer'in bir hukuk adamı olması ve daha önce yaptığı konuşmalardan da anlaşıldığı gibi, Türkiye'de demokratik hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi gereğini duymasıdır.
Sezer'i daha önce tanımak fırsatını bulmuş olan bir İskandinav diplomat, kendisinin özellikle insan hakları konusundaki duyarlılığının Türkiye'de yasal reformların yapılmasına ve demokrasi standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunacağını umduğunu söyledi.
AB çevreleri de bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın cumhurbaşkanı olmasına sıcak baktıklarını söylüyorlar. Eğer yeni dönemde Türkiye'de Kopenhag kriterlerinin öngördüğü "düzenlemeler ve düzeltmeler" yapılırsa, AB ile katılım görüşmeleri hızlanabilir ve üyeliğe doğru yol alınabilir. AB çevreleri, Sezer'in bu yönde bir "itici güç" olabileceği umudunu taşıyor...
* * *
ORTAK aday Sezer'in dış politikada birikimi veya deneyimi bulunmaması, yabancı çevrelerce fazla önemsenmiyor.
Bir Batılı diplomata göre "kuşkusuz cumhurbaşkanının dış konuları iyi bilmesi, dış dünya ile temasları bulunması, hatta bir - iki yabancı dil konuşması, iyi bir şey. Ama bu, Türkiye gibi (çoğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi) başkanlık sisteminin uygulanmadığı, cumhurbaşkanının dış politikada görev ve yetkilerinin sınırlı olduğu ülkelerde, olmazsa olmaz sayılacak bir koşul değildir. Sezer, bu bakımdan, Anayasa'nın öngördüğü çerçeve içinde, dış ilişkilerde normal işlevini yerine getirecektir."
Orta Avrupalı bir diplomat, Demirel'in son zamanlarda dış politikadaki aktif rolünün Türkiye'ye büyük yarar sağlamakla beraber, her cumhurbaşkanının aynı özelliklere sahip olmasının beklenmemesi gerektiği kanısında. "Bu, Ankara'nın dış politikada zayıf kalacağı anlamına gelmez. Başbakan ve Dışişleri Bakanı bu işi yürütecektir. Cumhurbaşkanı da, Çankaya'daki kadrosunun ve Dışişleri Bakanlığı'nın yardımı ile katkılarını yapabilecektir."
Demirel döneminde Çankaya'da gerçekten dış politika uzmanlarının dahil bulunduğu iyi bir kadro oluşmuştur. Yeni cumhurbaşkanı böyle bir kadro ile beraber çalışmaya özen gösterirse, bu alanda da devamlılık sağlanmış olur.
Bu arada, Demirel'in dış ilişkilerdeki birikiminden ve deneyiminden yararlanmak lazım. Bazı yabancı ülkelerde, geçmiş cumhurbaşkanlarından nasıl istifade edildiğini görüyoruz.
Sanırız, Demirel böyle önemli bir hizmette bulunmaktan sadece memnunluk duyacaktır.


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr