Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu tablonun özelliklerini şöyle özetleyebiliriz: Dinci Şii grup, birinci parti durumunda. Ama tam çoğunluğa sahip değil. Dolayısı ile tek başına hükümeti kuramaz. (Öyle olması aşağıda belirteceğimiz nedenlerden, daha hayırlı)...Kürt bloku, mecliste ikinci pozisyonda. Yani Kürtler nüfus oranlarından daha yüksek bir temsil gücüne sahip. Bu onlara, zaten son dönemde kazandıkları etkinliği pekiştirme olanağını veriyor.Sünni Cephe üçüncü sırada yer alıyor. Ama farklı eğilimleri de olsa, meclise giren iki Sünni grup daha var (Ulusal Diyalog Cephesi ile Uzlaşma ve Kurtuluş Bloku). Bu hesaba göre tüm Sünni grupların aldığı toplam sandalye sayısı 58'i buluyor (İki Kürt grubunun toplam sandalye sayısına eşit)..."Irak Türkmen Cephesi" ne yazık ki, sadece bir sandalye alabildi. Türkmen politikacıların ve de seçmenlerinin ders çıkarması gereken bir konu... * * *Irak'ta esas iş şimdi başlıyor: İlk adım, yeni hükümetin kurulması. Ardından referandumda onaylanan anayasada, bazı temel düzenlemelerin yapılması...Irak'ın bu kritik siyasal yapılanma sürecinde, en doğrusu geniş tabanlı bir koalisyonun kurulmasıdır. Yani Şii "İttifak"ın, Kürtler ve Sünnilerle bir Ulusal Birlik Hükümeti kurması, ülkenin yararına olacaktır.Seçimlerden sonra, Şii ve Kürt liderler hükümet ortaklığı konusunda görüşmeler yaptılar ve de genel hatları ile anlaştılar. Ancak dışarıdan (ABD'den, Türkiye'den, vs.) yapılan tavsiyeler, bunun daha "temsili" bir yönetim olması için, Sünnilere de yeni kabinede mutlaka yer verilmesi yönünde olmuştur.Hükümeti kurmakla görevlendirilecek şahsın bu tavsiyeyi dikkate alması yerinde olacaktır. Sünnilerin dışlanacağı bir hükümet, özellikle Sünni kesimin (düzen değişikliğinden ve yabancı işgalinden kaynaklanan) kızgınlığını yatıştırmakta ve şiddet eylemlerine başvuran Sünni militanları marjinal hale getirmekte başarılı olamaz...* * *Geniş tabanlı bir hükümetin kurulması kolay olmayabilir. Üç ana grubun da kendilerine göre ideolojileri, amaçları ve hesapları vardır. Bunların bir çizgide buluşmaları için, gerçekten uzlaşıcı ve yapıcı bir anlayış göstermeleri gerek.Böyle bir anlayışa anayasanın da tüm tarafların arzularını karşılayacak tarzda yeniden düzenlenmesi sürecinde de ihtiyaç duyulacaktır. Ülkenin İslami düzeninin sınırları, federal sistemin şekli ve işleyişi, petrolden sağlanan gelirin bölgeler arasındaki paylaşımı gibi hassas konular, üç taraf arasında da ciddi anlaşmazlıklar yaratıyor. Ancak Şiilerin, Sünnilerin ve Kürtlerin birleşik, demokratik ve çağdaş bir Irak kurmaktan başka bir niyetleri yoksa, "asgari müşterek"ler üzerinde anlaşmaktan başka çareleri de yoktur. Aksi halde, yeni Irak nereye varacağı bilinmeyen bir geleceğe doğru yol alacaktır... skohen@milliyet.com.tr Irak'ta, seçimlerin yapılmasından ancak 35 gün sonra dün ilan edilen "resmi sonuçlar", daha önce bildirilen "gayri resmi" rakamları aşağı yukarı doğruladı. Diğer bir deyişle, Bağdat'ta dün seçim kurulunun yaptığı açıklamada bir sürpriz yok: Yeni meclisteki 275 sandalyeden 128'ini Şiilerin İslami kesimini temsil eden "Birleşik Irak İttifakı", 53'ünü "Kürt Bloku", 44'ünü de Sünni "Irak Uzlaşma Cephesi" kazanmış bulunuyor. Geri kalan sandalyeleri de irili ufaklı 9 parti veya blok paylaşıyor.