Sami Kohen
YENİ NATO'da Türkiye'nin konumu ve yeni rolü ne olabilir?
Paris'te önceki gün imzalanan NATO - Rusya "Kurucu Senet"i, bu soruyu gündeme getiriyor.
Ne yazık ki, Ankara'daki bitmeyen siyasi çekişmeler arasında, bu konu, az sayıdaki uzman ve meraklı dışında, kamuoyunun ilgisini pek çekmiyor.
Oysa, şu sırada dünya, tarihi bir oluşuma tanık oluyor. Bu gelişmeler, özellikle dünyanın nevraljik bir noktasında bulunan Türkiye'yi de etkiler.
Ankara'da kaç kişi bunun farkında? Meclis dahil, Türkiye'nin siyasal geleceğine yön veren kurumlarda kaç kişi bu konuyu düşünüyor veya tartışıyor?..
* * *
TÜRKİYE dahil, 16 NATO ülkesinin liderleri ile Rusya Cumhurbaşkanı arasında imzalanan 16 sayfalık metin, yeni bir çığır açıyor.
1) Soğuk Savaş'ın son kalıntıları temizleniyor, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'nın Doğu - Batı diye iki bloka ayrılmasına yol açan Yalta Anlaşması tarihe gömülüyor...
2) Paris Anlaşması, Avrupa'nın siyasi coğrafyasını yeniden şekillendiriyor. Demokratik, birleşik bir Avrupa mimarisinin temelini atıyor.
3) NATO, kendisini yeniliyor. Yeni bir misyon üstleniyor. Sorumluluk alanını genişletiyor.
4) "Kurucu Senet", NATO ile Rusya arasında organik bağlar kuruyor.
Rusya artık NATO'nun dolaylı bir müttefiki oluyor. Güvenlik alanı şimdi Vancouver'den Vladivostok'a kadar uzanıyor.
5) İki eski düşman güç, Avrupa'da ve dünyada çatışmalara, şiddete, gerginliklere "dur" demek için, birlikte çalışma taahhüdüne giriyor.
* * *
PARİS Anlaşması'nın başlattığı yeni süreçte, bazı zorluklar ve sıkıntılar olacak tabii. NATO'nun genişlemesi, Rusların canı gönülden onayladıkları bir olay değil. Ama NATO'nun Temmuz zirvesinde en az üç (belki de beş) Orta ve Doğu Avrupa ülkesinin ittifaka katılmasının kaçınılmaz olduğunu anlıyorlar.
Bir pürüz de, kurulmasına karar verilen NATO - Rusya Daimi Konseyi'nin yetkileridir. NATO "Rusya'nın bu Konseyde söz hakkı olacak" derken, Ruslar bunu bir "veto hakkı" olarak algılıyor.
Kuşkusuz önemli olan Paris Anlaşması'nın yeni bir anlayış ile uygulanabilmesidir. Kabul etmeli ki, özellikle Rusya'da aşırı milliyetçilerin bu anlaşmaya muhalefeti, bir risk oluşturuyor (hele bunlar ilerde iktidara gelirlerse)...
Bütün bunlara rağmen, "Kurucu Senet"e imza atanlar, yeni bir NATO'nun, yeni bir Avrupa'nın ve hatta belki de yeni bir dünya düzeninin "start"ını vermiş bulunuyorlar...
* * *
BU yeni durum, Türkiye için fırsatlar ve sıkıntılar yaratıyor.
1) Yeni bir yumuşama ve işbirliği döneminin açılması, eski tehditlerin son bulması, Türkiye'nin yararınadır. Bu, Ankara'nın Rusya ile ilişkileri geliştirme çabaları için de daha elverişli bir ortam yaratacaktır.
2) NATO'nun genişlemesini Türkiye prensipte destekliyor. Ancak Türkiye'nin bunu AB üyeliği konusuna bağlaması, tepkilere yol açmıştır. Ankara'nın şimdi daha esnek davranmakla beraber bu tavrını nereye kadar götüreceği belli değil.
3) Soğuk Savaş'tan sonra Türkiye'nin marjinal bir ülke haline geleceği tahmin edilirken, Balkanlar - Kafkasya - Ortadoğu üçgenindeki olaylar, aksine Türkiye'nin önemini artırmıştır. NATO'nun yeni yönü ve misyonu, bu önemi pekiştiriyor. Ancak Ankara'nın NATO'nun sorumluluk alanını genişletmesi karşısında, kendi rolünü ve taahhütlerinin sınırını iyi çizmesi gerekiyor...
Bunları şimdiden düşünmek ve tartışmak gerek...
Yazara Emails.kohen@milliyet.com.tr