Sami KOHEN
SON günlerde petrol boru hattı konusu, Türkiye'nin gündemine yeniden girdi. Aylardan beri buna ilişkin projelerin ve çalışmaların adeta unutulduğu hatırlanırsa, ilgililerin bu konuya tekrar eğilmelerine sevinmek gerek.
Tabii önemli olan, Türkiye'nin bu alanda "gerçekleşmesi mümkün bir strateji" belirlemesi ve bu yöndeki çabalarını bilinçli ve eşgüdümlü olarak sürdürmesidir.
Son günlerde basınımızda da çıkan haberler, niyet ve kararlılık sergilenmekle beraber henüz uyumlu ve tutarlı bir politika oluşturulamadığını gösteriyor.
Bu işle yakından ilgilenen 4 ayrı makam, adeta ayrı telden çalıyor.
Enerji ve Dışişleri bakanlıklarının dışında, Ahad Andican'ın ve Güneş Taner'in başında bulunduğu Devlet Bakanlıkları, farklı yaklaşımlarla - veya birbirinden kopuk olarak - çalışmalarını sürdürüyorlar.
Oysa bu işe, öncelikle sağlam bir mekanizma kurmakla başlamak gerek. Bu nasıl bir mekanizma olur, kime bağlanır, hangi kurum ve kuruluşlar bunda yer alır, kadrolar kimlerden oluşturulur? Buna tarafsız uzmanların tavsiyelerine göre, hükümetin başında bulunanlar karar vermeli.
Çeşitli kaynaklardan gelecek görüşler ve tavsiyeler birbirleriyle çelişeceği için, böyle bir siyasi karar vermenin kolay olmadığını biliyoruz.
Ancak böyle bir karar almadan ve tutarlı bir strateji belirleyecek bir mekanizma kurmadan, "petropolitik" alanda atılım yapmak, yol almak mümkün değil...
* * *
TÜRKİYE'nin öteden beri üzerinde çalıştığı esas proje, Hazar petrolünün Bakü'den Ceyhan'a taşınmasına ilişkin taslaktır.
Bu konuda bir Alman şirketine verilen fizibilite raporunun önümüzdeki şubatta tamamlanması gerekiyor. Ama Devlet Bakanı Andican'dan, bu çalışmaların hızlandırılmasını ve raporun yıl sonundan önce sunulmasını istemiş olduğunu öğreniyoruz.
Andican, Dışişleri Bakanı Cem ile birlikte önümüzdeki hafta sonu Bakü'de Aliyev ile yapacağı görüşmelerde bu projeyi ve iki ülke arasındaki işbirliğini pekiştirmeye çalışacak.
Bu da önemli bir adım tabii. Ama esas iş, bu projeyi dev petrol şirketlerinin dahil olduğu Konsorsiyum'a (AIOC) tam olarak benimsetmek. Aliyev'in ve bazı ABD şirketlerinin Türk projesine prensip olarak sıcak bakması yetmiyor. Stratejik çıkarlardan maliyete kadar birçok faktörler Konsorsiyum'un - gelecek yıl içinde beklenen - nihai kararını etkileyecek.
Dolayısı ile, Hazar petrollerinin ileri tarihlerde - yani esas üretime geçileceği 2000'li yıllarda -
Türkiye'yi ihya edeceğine ilişkin parlak beyanlar, şimdiden bizi aşırı iyimserliğe sürüklemesin. Unutmayalım ki, Hazar petrollerinin tam kapasite ile üretileceği zamana kadar, pek çok "alternatif projeler" arasında kıyasıya bir yarış başlayacak. (Bir hesaba göre şu anda taslak olarak 30'a yakın proje var!)
Bakü - Ceyhan boru hattı projesi, ABD'nin de desteği ile, bir hayli ilgi görmüş durumda.
Bu önemli bir kazanç. Ama bunda öncelikli faktör, maliyettir. Bu da, boru hattının güzergahı ile de ilintilidir. Öyle anlaşılıyor ki, projenin fizibilitesini hazırlayan firma, çeşitli güzergah seçeneklerini inceliyor. Şimdiye kadar daha çok Gürcistan yolu üzerinde duruldu. Bununla ilgili maliyet 2.5 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Reuter'in geçen günkü bir haberine göre, şirketler bunu pahalı buluyorlar.
Daha "ucuz" bir seçenek, boru hattını Ermenistan'dan geçirtmektir. Bu ise, Azerbaycan ile Ermenistan'ın barışmasına, diğer bir deyişle Aliyev yönetiminin buna karşı çıkmamasına bağlı.
Cem'in Bakü'deki görüşmelerinde Türkiye'nin Ermenistan'a yeni bakış açısı da gündeme gelecek muhakkak...
* * *
SON günlerde bir ara konuşulan, sonra bir yana itilen Samsun - Ceyhan hattından da söz edilmeye başlandı. Haberlere göre, Güneş Taner benimsediği bu fikri, ABD'ye götürecek.
Bu projeyi savunanlar, Samsun'a petrolün Novorossisk terminalinden geleceğine göre, Rusya'nın desteğine sahip olacağını, boru hattı yapımının daha ucuza mal olacağını ve daha güvenli sayılacağını öne sürüyorlar.
Ancak bu projenin iki önemli sakıncası olabilir! Birincisi vananın gene Rusya'nın elinde olması ve petrolün tankerlerle Rusya'dan Türkiye'ye taşınması. İkincisi de, bu projenin, Türkiye için daha önemli olan Bakü - Ceyhan projesini gölgelemesi ve rafa kaldırtması tehlikesi...
Bir uzmanın deyişi ile, Türkiye bu aşamada, esas projesini dünyaya iletmeli tek sesle ve kendi kendisi ile rekabet eden bir duruma düşmemelidir...
Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr