Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin'in bugün başlayacak 3 günlük Türkiye ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir ivme kazandırması bekleniyor.
74 yaşındaki Çin liderinin bu gezisi birçok bakımdan önemli. Önce bu, bir Çin devlet başkanının 16 yıldan beri Türkiye'yi yaptığı ilk ziyaret oluyor. İkincisi, Zemin'in Ortadoğu ve Doğu Akdeniz gezisi programına Türkiye'yi dahil etmesi, Beijing'in Ankara ile ilişkilerin geliştirilmesine atfettiği değeri ortaya koyuyor.
Bu düşüncenin karşılıklı olduğu açık: Türkiye de Çin'e büyük önem veriyor. Her ne kadar coğrafya iki ülkeyi birbirinden çok uzak (biri Asya'nın doğusunda, diğeri batısında) tutuyorsa da, özellikle son birkaç yılda gerçekleşen sıkı temaslar ve ziyaretler sonucunda (Türk tarafından Cumhurbaşkanı Demirel 1995'te, Başbakan Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem 1998'de Çin'e gitmişlerdi) kayda değer bir yakınlaşma sağlandı...
* * *
İKİ ülke arasında çeşitli alanlarda ilişkilerin geliştiğine şüphe yok: Türk ve Çin hükümetleri arasında iyi bir siyasal diyalog kuruldu... Askeri alanda da bazı adımlar atıldı: Örneğin geçen mayısta Beijing'de bir askeri eğitim ve işbirliği anlaşması imzalandı... Ticarette de önemli ilerlemeler oldu...
Ama doğrusu bazı alanlarda ilişkilerin çok daha fazla ve dengeli biçimde gelişmesi mümkün. Örneğin ticaret hacmi bir milyar dolara yakın; ama Türkiye'nin ihracatı bunun yüzde onu bile değil. Bu dengesizliğin bir nedeni de, açıkçası Türk işadamlarının şimdiye kadar Çin'e "ne satarız" değil de, ondan "ucuza ne alırız" zihniyeti ile bakmasıdır. Oysa Türkiye'nin ve bu arada özel sektörün 1.2 milyar nüfuslu bu dev pazara daha çok mal ve hizmet (özellikle yatırım ve ortak girişim şeklinde) götürmesi mümkün...
* * *
İLİŞKİLERİN bu "pratik" yönünün dışında, Türkiye ile Çin arasındaki yakınlaşmanın daha içerikli bir siyasal anlam taşıması da mümkün.
Çin 21'inci yüzyılda sadece Asya'nın değil, çok kutuplu dünyanın dev ülkelerinden biri olmaya aday. Türkiye gibi bölgesel bir güç olmaya çalışan bir ülkenin giderek konumu ve etkinliği artan Çin ile stratejik bir işbirliğine doğru gitmesinde yarar vardır. Ankara "çok boyutlu dış politika" anlayışı içinde bunu gerçekleştirmek istiyor. Ancak bunun için (hem devlet, hem özel sektör olarak) daha yaratıcı ve atak davranmak gerekiyor.
* * *
ASLINDA iki ülke arasında
- hele ideolojik farklılıkların artık fazla bir etken olmadığı ve pragmatizmin hakim olduğu günümüzde - direkt ve ciddi bir sorun yoktur. Ancak doğrusu, bir konudaki karşılıklı duyarlılık, zaman zaman anlaşmazlık ve sürtüşme tehlikesini yaratıyor.
Bu konu, Çin'in özerk bölgesi Şincan'da Uygur halkının durumu ile ilgilidir. Tarihi ve kültürel bağlar nedeni ile Türkiye'de bu konuya yakın bir ilginin - ve de kaygının - bulunduğu biliniyor. Zaman zaman Uygurların Beijing'e karşı baş kaldırmasına ve bağımsızlık istemine sempati gösteriliyor. Bu da, Çin yönetimini çok rahatsız ediyor.
Konuk Çin liderine, Cumhurbaşkanı Demirel tarafından bir madalya verilmesi dahi bu nedenle bir "olay" oldu. Neyse ki, sonunda buna karşı MHP'nin de gerçekçi bir tavır sergilemesi sonunda olası bir tatsızlık önlendi...
Bu tür görüş ayrılıkları, iki ülkenin de gerçek çıkarlarına hizmet edecek yakınlaşma ve işbirliğini önlememelidir. Başkan Zemin, bu ziyaretinde, Türk - Çin ilişkilerinin gelişmesi için zeminin uygun olduğunu görecektir...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr