Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum - "Gelişme sürecindeki ülkelere, demokrasiyi zorla kabul ettirmeye çalışmayın. Bırakın (bu ülkelerde) demokrasi kendi zaman limiti içinde gelişsin... Sizin kendi demokrasiniz konusunda adeta bir saplantınız var. Sizin yüzyıllar içinde elde ettiğiniz demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin başka ülkelerde birkaç yıl, hatta birkaç ay içinde gerçekleşmesini bekliyorsunuz... Biz de demokrasi istiyoruz. Ben de demokrasiden yanayım. Ama bunları kendi yolumuzdan giderek elde edeceğiz, çünkü biz toplumumuzu Batılılardan daha iyi anlarız"...Bu sözlere bakılırsa, 64 yaşındaki Pervez Müşerref'in 3 Kasım'da ülkeyi şiddet ve kaostan kurtarmak gerekçesiyle aldığı bir dizi sert tedbirlerden bu kadar kısa zamanda vazgeçmemesi ve "kendi yoluna" devam etmesi gerekirdi... Pakistan lideri Pervez Müşerref, 46 yıl giydiği askeri üniformasını çıkardığı ve sivil cumhurbaşkanı olarak yemin ettiği gün, resmi törende hazır bulunan yabancı (daha çok Batılı) diplomatlara hitaben şu sözleri söyledi: Ama o öyle yapmadı. Tam aksine, Batılıların "zorladığı" ve Pakistan toplumunun önemli bir kesiminin istediği kararları hızlı bir şekilde aldı:1. General üniformasını çıkardı ve başkomutanlığı (tesadüfen ilk adı gene Pervez olan) Gen. Kipan'a devretti. Bunun anlamı: Pakistan sivilleşiyor.2. Geçen ayın başında ilan ettiği olağanüstü hale 16 Aralık'ta son verileceğini açıkladı. Bunun anlamı: Normal anayasal düzene dönülüyor.3. Parlamento seçimlerinin özgür bir şekilde 8 Ocak'ta yapılacağını bildirdi ve sürgünden dönmesine izin verilen muhalefet liderleri Benazir Butto ile Navaz Şerif'i mutlaka bu seçimlere katılmaya çağırdı. Bunun anlamı: Pakistan daha temsili ve demokratik bir rejime kavuşma yoluna giriyor...Henüz üç hafta öncesine kadar muhalefete ve genelde topluma karşı bir "demir yumruk" siyaseti güden Müşerref'in son birkaç gün içinde adeta bir U-dönüşü yapması ve demokrasi yolunda hızlı adımlar atması kuşkusuz sevindiricidir.Bütün gözlemcilerin hemfikir olduğu husus, bu tavır değişikliğinin, ABD'nin (ve onunla beraber İngiltere'nin, AB'nin, Britanya Uluslar Topluluğu'nun) yoğun baskılar sonucunda gerçekleştiğidir. Açıkçası, Müşerref bu güçler tarafından dürtülmeseydi ve Pakistan'ın izole olacağı endişesine kapılmasaydı herhalde bu hafta ilan ettiği kararları almayacak, demokrasi yönündeki U-dönüşünü yapmayacaktı.İlginçtir, Pakistan gibi, Gürcistan da geçen ay olağanüstü hal ilanı gibi bazı kararlar almış, ancak Batı'dan gelen baskılar sonucunda bunlardan vazgeçip demokratik rejime hızlı dönüşe geçmiştir... U-dönüşü Bununla beraber, Pervez Müşerref'in Batı'nın -hele ABD'nin- "demokrasi konusundaki saplantısı"ndan şikâyet etmekte hakkı yok değil doğrusu. Özellikle Başkan Bush, bütün dünya ülkelerine kendi makasından çıkan "demokrasi elbisesi"ni giydirmek çabasında!Oysa bazı ülkelerin bünyesi buna müsait olmayabilir. Örneğin Pakistan daha kuruluşundan itibaren sık sık askeri rejimler altında yaşadı. Son dönemde Müşerref, ülkeyi kaosa ve parçalanmaya götürebilecek radikalizm ve terörizm tehditleri ile karşı karşıya kaldı.Bu tehlikeler halen de devam ediyor. Ancak bunlarla baş etmenin tek veya en iyi yolu da "demir yumruk" yönetimi kurmak değil. Bu tür rejimlerin uzun vadede tehlikeyi büyüttüğü de görülmüştür.Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Müşerref'in, "zoraki bir demokrat" da olsa, sivil ve özgürlükçü bir rejim için çalışması herkesin yararına olacaktır. skohen@milliyet.com.tr Tehlikeye rağmen