Ev sahibine de sorumluluk düşüyor

30 Temmuz 2012

Suriye’deki şiddetten ve zulümden kaçan insanlara kapılarımızı açınca dünyanın gözünde takdir topladık. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu da, bunun bir insanlık görevi olduğunu vurgulayarak, Esad’dan kaçanların Türkiye’nin şefkatli kollarına güvenebileceklerini tekrarlayadurdular.
Ancak Gaziantep’in İslahiye ilçesindeki kampta çıkan isyandan sonra sığınmacılara karşı hava değişmeye başladı. Türk bayrağının indirilerek Suriye bayrağının asıldığına, ayrıca polislerimizin rehin alındığına dair haberlerle birlikte, “nankörler” ve “rahat battı mı?” şeklindeki eleştiriler gelmeye başladı.
Sığınmacıların kampa 1500 Türkmenin gelmesi üzerine ayaklandıklarına dair bilgiler ise etnik damarlarımızı tınlatarak olumsuz algıyı iyice besledi. Çok az kişi, “Canlarıyla kaçan bu insanları ayaklanma noktasına iten nedir?” diye sorgulama gereğini duydu.
Ancak basın sayesinde ortaya çıkmaya başlayan manzara, kamplardaki koşulların hiç de iyi olmadığını gösteriyor. Aslında yabancı ajanslar bu gerçeği son dönemde duyurmaya başlamışlardı. Fakat bizi en çok etkileyen, gazetemizden Aslı Aydıntaşbaş’ın Kilis’te sığınmacılar için kurulan konteynır kentten bildirdikleri oldu.

‘Toplam

Yazının Devamı

‘Hattı diplomasi, sathı diplomasi’ derken...

28 Temmuz 2012

Hükümetin dış politika yönetimine ve bunun mimarı sayılan Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na dönük, üstelik yakışıksız ifadelerle de bezenen sert eleştiriler artıyor. Davutoğlu’nun ortaya attığı ve Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünün esprisiyle uyumlu olan “komşularla sıfır sorun” sloganı, aslında herhangi bir olumsuzluğu içermiyor.
Tam aksine, iyi niyetli ve kulağa hoş gelen barışçıl bir yaklaşıma işaret ediyor. Tabii, yaratılmış olan “dış politikada her şey AKP ile başladı” yaklaşımını reddeden eski dışişleri bakanlarından İlter Türkmen de bu konuda haklı. Sonuçta, hassas coğrafyanız nedeniyle, “komşularla sıfır sorun” ilkesi dış politikamızın her zamanki temel yaklaşımı olmuştur.
Atatürk’ün sözü de ortada zaten. Tek fark geçmişte bunun “iyi komşuluk” olarak ifade edilmiş olmasıdır. Ancak “iyi komşuluk” ilkesi Türkiye’nin elinde olmayan nedenlerle her zaman işletilememiştir. Nasıl ki “sıfır sorun” politikası artık “sahadaki gerçekler” yüzünden zora girdiyse, geçmişte de aynısı olmuştur.

Bakanlık’ta rahatsız olanlar var
Davutoğlu’nun sloganları için Atatürk’ten ilham alarak ilginç uyarlamalara gittiğini gösteren başka işaretler de var. Dışişleri Bakanlığı’nın

Yazının Devamı

Suriye’deki ‘büyük resim’

25 Temmuz 2012

Hükümetin “ilkesel duruş” söylemiyle bezeyerek Suriye’de uyguladığı tek boyutlu Sünni yanlısı siyaset nedeniyle o ülkeyle ilgili “büyük resim” Türkiye’de yeterince algılanamadı.
AKP iktidarının söyleminin etkisindeki kamuoyumuzda, Suriye’de bir tarafta laik ve dinsiz bir lider ile acımasız yönetimi, diğer taraftaysa ezilen ve öldürülen Müslüman kitleler olduğuna dair bir izlenim doğdu.
Bu arada, rejim yanlısı Aleviler bir yana, örneğin Suriye nüfusunun yüzde 10’unun Hıristiyanlardan oluştuğunu bilmeyen, bu nedenle de geçtiğimiz günlerde öldürülen Savunma Bakanı Davut Rajha’nın Hıristiyan olmasına şaşıran insanlara rastlıyoruz.
Fakat o ülkede büyüyen yangının Türkiye’yi giderek daha fazla ilgilendirmesiyle, “Suriye gerçeğini” daha iyi anlamaya başladık. Ortaya çıkan görüntü ise şimdi bazı çevrelerde alarm zillerinin çalmasına neden oluyor.

‘Toprak bütünlüğüne’ vurgu
Bu açıdan en önemli gelişme, kuşkusuz, Suriye’deki Kürtlerin beklenmedik ve önemli ölçüde kansız hamlelerle Türk sınırı boyunca özerk bir bölge oluşturmaya doğru hızla ilerlemeleridir.

Yazının Devamı

'Mağrip'ten iyi haberler geliyor

23 Temmuz 2012

Dikkatler Suriye’de büyüyen iç savaşa ve Mısır’da sonu gelmeyen siyasi karmaşaya dönmüşken, “Mağrip”te Arap Baharı açısından umut verici olumlu gelişmeler yaşanıyor.
Bu da biraz şaşırtıcı, zira daha oturmuş sayılan Mısır’ın bölgedeki demokratik devrimlerin öncülüğünü yapması bekleniyordu.
Fakat Mısırlı generallerle Müslüman Kardeşler arasındaki siyasi çekişme süredursun, Tunus ve Libya’dan bu açıdan iyi haberler geliyor. Bugün Tunus’taki gelişmelere bakmak istiyoruz.

Gannuşi yeniden seçildi
“Arap Baharı”nı tetikleyen Tunus halkı Zeynel Abidin’i devirdikten sonra geçen yıl seçimlere gitmişti. Müslüman Kardeşler hareketinden ilham alan Ennahda partisi, yeni anayasayı hazırlayan “Ulusal Kurucu Meclis”teki sandalyelerin yüzde 41’ini kazanarak, iki laik parti ile birlikte bir koalisyon hükümeti kurmuştu.
Bu arada Ulusal Kurucu Meclis de, Aralık 2011’de, merkez soldaki laik “Cumhuriyet için Birlik” (Al Mottamar) partisi başkanı ve insan hakları savunucusu Moncef Marzuki’yi ezici çoğunlukla geçici cumhurbaşkanı seçmişti.

Yazının Devamı

Suriye için Cenevre sürecinden başka seçenek yok

21 Temmuz 2012

Başbakan Erdoğan Rusya’yı Suriye konusunda ikna edemedi. Etmeyi bırakın, Moskova Türkiye’yi belli ölçüde kendi tarafına çekmeye başardı. Erdoğan’ın Moskova’da Cenevre sürecini desteklediklerini söylemesi bunu gösteriyor.
Erdoğan’ın Suriye’nin toprak bütünlüğüne önem verdiklerini belirtmesi de Moskova’yı memnun etti. Hem Türkiye’nin güvenliği, hem de Ortadoğu istikrarı açısından hayati olduğu için Ankara bunu daha sık telaffuz etmeli.
AKP’nin eski dışişleri bakanlarından Yaşar Yakış, Suriye’deki yapının kontrolsüz bir şekilde çökmesi ve ülkenin Sünni, Alevi, Hıristiyan ve Kürt eksenlerinde bölünmesi halinde bunun Türkiye için de çok kötü sonuçlar doğuracağına inanıyor.
Suriye’de bölünmeye doğru gidilmesi halinde bugünden çok daha fazla insanın öleceğini ise artık herkes görüyor. Erdoğan’ın hafta içinde gittiği Moskova’da Cenevre sürecine destek vermesi bu nedenle önemlidir. Peki, nedir Cenevre süreci?
Hatırlanacaktır, ABD, Rusya ve Çin dâhil Güvenlik Konseyi’nin tüm daimi üyeleri ile Türkiye, Katar ve Kuveyt gibi ülkeler ve Arap Birliği ile AB’nin temsilcilerinin de katıldıkları Cenevre toplantısı 30 Haziran’da yapılmış, ardından bir “Ortak Bildiri” yayınlanmıştı.
Mosko

Yazının Devamı

Türk-Rus işbirliği istikrar için önemli

19 Temmuz 2012

Türkiye ile Rusya’nın küresel düzeyde önemli olan bazı konularda ne denli zıt kutuplarda durduklarını Suriye meselesi ortaya koyuyor. İki ülkenin ilişkileri açısından dünyaya olumlu bir görüntü vermeye özen göstermeleri yine de hep dikkat çekmiştir. Bunun başlıca nedeni, kuşkusuz, “stratejik önem” kazanmış olan ekonomik ilişkilerdir.
Başbakan Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında dün Moskova’da Suriye konusunda yapılan görüşmenin ayrıntıları bu yazı kaleme alındığında henüz belli değildi. Bu ayrıntılar bugün daha fazla netlik kazanmış olacak.
Burada Suriye konusunda iki ülkeyi ilgilendiren ve üzerinde işbirliği yapmaları halinde bölgemiz ve dünya açısından olumlu sonuçlar doğuracak olan genel bazı hususlara işaret etmek istiyoruz. Dünkü kanlı gelişmelere de bakarak, Suriye’deki yangının bir süre daha büyüyerek devam edeceği anlaşılıyor.

Gül’ün açıklamaları
Fakat her yangın gibi bu da eninde sonunda sönecektir. Önemli olan yangın sonrasında Suriye’de ortaya çıkacak olan rejimdir. Cumhurbaşkanı Gül dün bu konuda “Kendi halkını bu kadar bombaladıktan ve bu kadar ölümlerden sonra çok süratli bir şekilde yapılacak şey halkın iradesinin açık bir şekilde

Yazının Devamı

Kılıçdaroğlu: Türkiye üzerine oyun oynanan ülke oldu

16 Temmuz 2012


CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile Milliyet Ankara Bürosu olarak partisinin kurultayı öncesinde yaptığımız söyleşide kendisine günün en sıcak konusu olan Suriye hakkında sorular yönelttik.
Kılıçdaroğlu hükümetin en başarısız olduğu alanların başında dış politikayı gösterdi. “Dış politikada çuvalladılar” diye konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin oyun kuran değil, “üzerine oyun kurulan devlet konumuna geldiğini” savundu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Rusya’nın Suriye konusunda “izole edilmesini” istediğini de kaydeden Kılıçdaroğlu, çok sert bir çıkışta bulunarak, “Herhalde onu dinleyen pek çok ülke, affedersiniz, kıçıyla gülmüştür” diye konuştu.
Söyleşimiz sırasında hükümetin dış politikası nedeniyle Başbakan Erdoğan’ı sert ifadelerle eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

‘Nasıl bir politikadır bu?’

Yazının Devamı

Erdoğan’ın Moskova ziyareti bir fırsattır

14 Temmuz 2012

Libya’da oyuna getirildiğini düşünen Rusya, Batı’nın ve bu arada Türkiye’nin niyetlerinden kuşkulanarak Suriye krizinde erken çözüm olanaklarının önünü tıkadı. Ortadoğu’daki son kalesini kaybetmek istemeyen Moskova’nın tavrını değiştireceğine dair bir emare de yok.
Tam aksine, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’ın “Esad’ı destekleyenler bedel ödemeli” demesi ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, aynı telden çalarak, “Esad’ı destekleyenler izole edilmeli” açıklamasında bulunmasının ardından, Rus tutumu daha da katılaşacaktır.
Suriye, basit bir “acımasız rejim tarafından öldürülen masum insanlar” meselesi olmaktan çoktan çıktı. Bunun artık Doğu ile Batı arasındaki yeni soğuk savaşın ana mücadele alanlarından birine dönüştüğünü daha önce burada yazdık. Bu çekişmenin tarafları arasındaki mücadele son ermedikçe, Suriye’de ve dolayısıyla Ortadoğu’da istikrar beklenmemeli.
Başbakan Erdoğan’ın gelecek çarşamba günü Moskova’ya yapacağı ve bölgedeki gelişmelerin ele alınacağı bildirilen çalışma ziyareti işte bu ortamda gerçekleşecek. Ziyaret sırasında iki ülke arasında soğuk rüzgârların esmesi olasılığı da göz ardı edilemez.
Sonuçta Ankara ile Moskova arasında Suriye konusunda tümüyle zıt

Yazının Devamı