‘Başkomutan’ mesajının anlattıkları

30 Mart 2016

Cumhurbaşkanlarının Harp Akademileri Komutanlığı’nda subaylara hitaben yaptığı konuşmalar her zaman dikkatle izlenir.
Zira devletin en üst yöneticisi bu konuşmayı senede bir kez yapar ve seslendiği kesim, ordunun gelecekteki komutanlarıdır.
Atatürk’ün bir Kütahya konuşmasında sarf ettiği, “Bir ordunun kıymeti zabitan ve kumanda heyeti ile ölçülür” cümlesinin özneleri.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı geleneksel konuşma bütünü itibarıyla Türkiye’nin iç ve dış problemlerinin çözümüne ilişkin devlet bakışını, olası riskleri ve bu risklerin yaratacağı tuzakları özetler nitelikteydi.
Konuşmanın bütünü içinde öne çıkan bir bölümün altını çizmek gerekiyor.
Altı çizilen cümleler
Cumhurbaşkanı; asker için esas olan, “emir komuta zincirine” vurgu yaparak, bu zincirde birlik ve beraberliğin mutlaka en üst düzeyde tutulması gerektiğini söylediği konuşmasında şu mesajı verdi:

Yazının Devamı

14 eksik vekil için transferi etik bulmam

29 Mart 2016

Türkiye’nin açık ve net bir sisteme ihtiyacı olduğunu belirten Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Yeni anayasa devrim olacak. 1.5 ay içinde iskeletini çıkarırız. 330’u aşacağımıza inanıyorum” açıklamasında bulundu. Davutoğlu Meclis’te çoğunluğu sağlama konusunda vekil transferini ise ahlaki bulmadığını dile getirdi...

ÜRDÜN
Başbakan Ahmet Davutoğlu, yoğun Ürdün temaslarının ardından Türkiye’ye hareket etmeden önce ziyaretine eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

1,5 AY İÇİNDE ANAYASA İSKELETİ ORTAYA ÇIKACAK: Anayasa’nın tek zorluğu elimizdeki siyasi güç ile tek başına Anayasa yapamayacak olmamız. 316 yetmiyor. Önümüzde iki yol var. Ya ‘CHP komisyonu dağıttı’ deyip bunu zamana yaymak ki benim siyasi ahlakım buna izin vermez. Ya söz vermeyeceksiniz ya gereğini yapacaksınız. Önümüzdeki hafta anayasa hukukçusu akademisyenlerden oluşan bir heyetle, sonra geçmişte Anayasa Komisyonu’nda çalışan arkadaşlarımızla bir toplantı yapacağım. Hafta sonu pratik ve teorik heyeti bir araya getireceğim. Siyasi perspektifi verdikten sonra hedefimiz 1-1.5 ayda ama bu yasama dönemi içinde anayasayı iskeletiyle ortaya çıkarmak. Gündemde tutup adım

Yazının Devamı

Alevi paketindeki başlıklar

26 Mart 2016

Ak Parti hükümetleri uzun yıllardır Alevilerle ilgili sorunlar üzerinde duruyor.
Bu amaçla, özellikle 2007 sonrasında defalarca toplantılar yapıldı, Alevi çalıştayları düzenlendi, raporlar hazırlandı.
Ancak yapısal hale gelmiş sorunlarla ilgili kalıcı çözüm üretecek adımlar atılamaması problemleri boyutlandırdı, “çözülmüyor” algısının yerleşmesine de yol açtı.
Bu çözümsüzlüğün Aleviler arasındaki görüş ayrılıklarından kaynaklandığına yönelik argümanın ısrarla savunulması da çözümsüzlük algısını iyiden iyiye pekiştirdi.
Biraz da oluşan bu iklimin etkisiyle Ak Parti, hem 7 Haziran, hem 1 Kasım seçimlerinden önce seçim beyannamelerinde Aleviler için bağlayıcı reform vaatlerinde bulundu.
Cemevlerine hukuki statü tanınması hükümet programında da 3 ay içinde gerçekleştirilecek vaatler arasında ilk sıralarda yer aldı.
Cemevlerinin geleneksel irfan merkezleriyle aynı başlıkta ele alınması eleştirilere yol açsa da hükümet bunun reformların önünü kesmeyeceği yanıtını verdi.

Yazının Devamı

Mogherini’nin gözyaşları...

23 Mart 2016

Dün Mec- lis’teydim. Malum; salı günü, partilerin grup toplantıları vardı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu beklerken kuliste öbek öbek hararetli tartışmalar yaşanıyordu.
Konu Brüksel’deki terör saldırılarıydı.
Ama tartışmaların bir yerinde PKK’nın Avrupa Konseyi binasının yanı başında açtığı propaganda çadırı mutlaka geçiyordu.
Terörle yaşamaya alışmak üzerinden yaşanan polemiğin, IŞİD nedeniyle, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” düsturunu terk etmek zorunda kalan Avrupalı başkentler için de bir kader olduğu kesin.
Kuliste karşılaştığımız AB Bakanı Volkan Bozkır, “Brüksel’e yapılan terör saldırısı bize yapılmış demektir” diyordu.
Diyordu ama o Avrupa’nın kendisine zarar verebilecek örgütlerle mücadele edip, diğer terör örgütlerine göz yumduğunu dile getirdiği televizyon programından yeni çıkmış, Meclis’e gelmişti.

Yazının Devamı

Devlet ne yaptı ne yapıyor?

21 Mart 2016

Türkiye, geçtiğimiz yıllarda da canlı bomba eylemleri yaşadı.
PKK, 1990’ların ikinci yarısından itibaren bu tarz eylemler yaptı.
Keza DHKP-C’nin İstanbul ve Ankara’da pek çok canlı bomba eylemini bir çırpıda sıralayabiliriz.
Ancak bütün örgütlerin topyekün saldırıya geçtiği bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyayken canlı bomba eylemlerinin bir sağdan bir soldan peş peşe vurması hem toplumsal gerginliği tırmandırıyor, hem de sağduyulu değerlendirmeleri engelliyor.
Farklı örgütlerin kısa aralıklarla gerçekleştirdikleri etkisi büyük saldırılar, birbirleriyle bağlantısız değil. Türkiye’nin özellikle Suriye konusunda oyun dışına çıkartılmaya çalışıldığı, içine kapanması için PKK’sıyla, IŞİD’iyle ve yeniden diriltilen taşeron örgütlerle topyekün bir saldırı konseptine hedef olduğu kesin.
Ancak bu ana gerekçe, Ankara’da art arda yaşanan ve son olarak Beyoğlu’nda gerçekleşen canlı bomba saldırısının ardından sokaktaki vatandaşın “Bunlar neden önlenemiyor, MİT ne yapıyor, devlet nerede?” sorularını sormasını engellemiyor.
Peki neler yapıldı, neler yapılıyor?

Yazının Devamı

Kör terör ve Kurtulmuş’un reçetesi

19 Mart 2016

Geçtiğimiz salı günü TRT Haber’de konuk ettiğimiz Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ersel Aydınlı’nın Kızılay saldırısına dönük analizleri genel resmin iyi bir özetiydi.

Üniversitede uluslararası güvenlik dersi veren Aydınlı, “kör terör” tabirini hatırlattı. Yeni akademik jenerasyonun bu tabiri artık pek kullanmadığını belirttikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:

Tuzağa düşmenin kestirmesi

“Kızılay saldırısı kör teröre bir örnek olarak karşımıza çıktı. Şimdi biraz da bu açıdan daha ekstra bir şok içerisindeyiz. Sivilleri hedef alacak kadar zıvanadan çıkmışsan kör terör ölçeklere gidiliyor demektir. Hükümet ve TSK, zaman içinde, kurumsal olarak çok ciddi değişikliklere uğradılar. Denklemin karşı tarafında, özellikle silahlı unsuru olan kısmında ise hiçbir ciddi değişiklik olmadı. Biz olmasını arzu ettik, çözüm sürecine inandık ama o irade başlangıçta hangi maksat için yola çıktıysa ona sadık kalarak yoluna devam etti. Silahların gölgesinden kurtulan bir Kürt siyasi temsili hiçbir zaman tam olarak aktörleşemedi. PKK’nın hedefi aynı şey olarak devam etti. Bunun üzerine bölgemizde de ciddi değişiklikler oldu. Önce küreselleşmenin

Yazının Devamı

Sürpriz çağrının perde arkası

18 Mart 2016

İşaret fişeğini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yakmıştı.
HDP’li bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gerektiğini söylemişti.
O günden itibaren, “Hangi vekillerin dokunulmazlığı kaldırılacak?” sorusuna yanıt aranıyordu.
Malum, 15 Mart itibarıyla Meclis komisyonunda HDP’lilerle ilgili bekleyen dokunulmazlık dosyası sayısı 267.
Güneydoğu’da ilçe ilçe devam eden büyük operasyon ve Ankara’da art arda patlayan canlı bombaların yarattığı siyasi ve toplumsal atmosferde HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının maliyeti konusunda çok kafa yorulduğuna kuşku yok.
Başta Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dokunulmazlık konusunu haftalar önce gündemin ilk sırasına taşıdı.

Yazının Devamı

Erdoğan’ın çizdiği rota

17 Mart 2016

Dün, Türk İşbirliği ve Koordi-nasyon Ajansı’nın (TİKA), “Ayrı coğrafyalarda aynı imza” başlıklı toplantısındaydık.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve TİKA Başkanı Serdar Çam’ın konuşmalarından, beş kıtada 50 ülkede ofisi olan, 140 ülkede kalkınma ve sosyal sorumluluk faaliyetinde bulunan TİKA’nın yüz akı birçok projesinden haberdar olduk.
Kaçınılmaz olarak akıllar, son olarak Kızılay’da yüreklerimize ateş düşüren terör saldırılarındaydı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, konuşmasında sıcak gündeme ilişkin önemli mesajlar verdi.
Aslında, sabah saatlerinde TİKA töreni, hemen ardından Beştepe’de muhtarlarla buluşmasında yaptığı iki konuşma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özelde terörle mücadele, genel resimde ise Türkiye’nin ilerleyeceği rota konusunda çok açık bir mesajlar bütünüydü.
Cumhurbaşkanı, “karar alıcılar, bu kararları uygulayanlar ve kararlardan etkilenenler” diye sınıflandırabileceğimiz kesimlere spesifik sorumluluklar yükledi. Dördüncü kategoride ise dış dünya vardı.
Sırayla gidelim:

Yazının Devamı