Suriye konusunda sıcak gelişmeleri işaret eden haberler var.
Hafta sonu Antalya’da gerçekleştirilecek G20 Zirvesi’ndeki ikili görüşmelerin de bir numaralı gündem maddesi Suriye olacak.
ABD ve Türkiye’nin IŞİD’e karşı, “farklı” bir askeri faza geçme planını önce Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu’nun açıklamalarından duyduk.
Anlıyoruz ki Ankara’nın Kuzey Suriye sarmalındaki bir numaralı kırmızı çizgisi olan, genelde Fırat’ın batısı, özelde Cerablus bölgesindeki IŞİD varlığına dönük ortak bir operasyon başlatılması planlanıyor.
Burada, sonuçları itibarıyla en kritik nokta, operasyonun hava ile sınırlı kalıp kalmayacağı meselesi.
Kara harekâtının maliyeti
Kulislere sızan bilgiler, Türkiye’nin sonuç almak için kara operasyonunun zorunlu olduğunu muhataplarıyla bir kez daha konuştuğu, ancak bu konuda tek başına bir yükümlülük altına girmekten özenle kaçındığı yönünde.
Aslında Ankara, Kuzey Suriye problematiğinin belirmeye başladığı günden bu yana sadece hava harekâtlarıyla hedeflenen sonucun alınamayacağını en üst düzeyde ve kararlılıkla dillendiriyor.
Çok yoğun bir süreci atlatan Başbakan Ahmet Davutoğlu dinleniyor.
Ailesiyle birlikte muhtemelen hafta başına kadar biraz yorgunluk atacak.
Hükümeti kurmakla görevlendiril-mesine kadar geçecek süre içinde de dış basını da önceleyerek daha çok mülakatlarla mesajlarını verecek.
Ankara saldırısı başta olmak üzere Türkiye’yi dünyanın gündeminde terör-şiddet ve kutuplaşma başlıklarıyla tutan gelişmeler söz konusu uzunca bir süredir.
İçeriden dışarıya yansıyan bu tablo, Batı kamuoyu nezdinde Türkiye ve Ak Parti algısında kemikleşmeye yol açıyor.
Davutoğlu’nun önümüzdeki dönemde bu algının izole edilmesi yolunda adımlar atacağını öğrendik.
Kuşkusuz bu kadar zorlu bir süreçten geçerken, Türkiye’nin yüzde 85 gibi bir katılım oranıyla gerçekleştirdiği 1 Kasım seçimi, dört partiyi parlamentoya taşıyan seçmen iradesi ve hatalarından ders almış bir iktidar vaadi, dışarıya seslenirken sağlam bir zemin oluşturuyor.
Başbakan’ın da bu zemini değerlendireceği anlaşılıyor.
Ak Parti’nin seçim zaferinin ilanının üzerinden üç gün geçti.
Bu üç günde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Ak Parti’ye oy vermeyen vatandaşlara dönük kucaklayıcı mesajlarına tanık olduk.
Tayyip Erdoğan sonrası Ak Parti’nin Genel Başkanı olarak girdiği ikinci seçimde yüzde 50’ye yakın oy alarak Ak Parti külliyatında önemli bir bölüm açan Davutoğlu’nun omuzlarında büyük bir yük var.
“Müsterih olun” diye seslendiği Ak Parti muhalifi seçmen kitlelerinin beklentilerine uygun adımların atılmasıyla, partiye yüzde 49.4’le yeniden can suyu veren kitlelerin beklentilerini karşılamak bu yükün toplamı.
Davutoğlu bu nedenle işe hızlı ancak hatasız başlamak istiyor.
Hükümeti kurmanın Anayasa’dan ve yasalardan kaynaklanan normal bir prosedürü var.
Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın inisiyatifiyle hızlandırıcı adımlar atılması düşünülmüyor.
Görevlendirme ve hükümetin çalışmalarına başlaması süreci olağan seyrinde gidecek.
Balkon konuşmasında “Herkesi kucaklayacağız. Herkesin hukuku güvence altındadır. Husumet, nefret ve şiddet dili kaybedecek. 78 milyonun başbakanıyım” diyen Başbakan, kibirli olmayacaklarını, daha şefkatli, daha güçlü olacaklarını vurguladı
Seçim sonuçlarının Ak Parti’nin zaferini ilan ettiği saatlerde iktidar partisinin Genel Merkezi’ndeydik.
Başbakan Ahmet Davutoğlu henüz Konya’daydı. Mevlana Meydanı’nda halka seslenmek üzere Konya Meram’daki evinden yeni çıkıyordu.
Davutoğlu’nu bekleyen Genel Merkez çalışanları dahil herkeste yeniden yüzde 50’ye dayanan oy oranının yarattığı şaşkınlıkla karışık bir sevinç hakimdi.
Odası dolup taşanların başında Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik geliyordu.
Çelik bir süre bizi de odasında misafir etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kameralar karşısındaki açıklaması ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yazılı değerlendirmelerini birlikte dinledik.
MHP liderinin Ak Parti’ye oy veren seçmenin tercihine dönük ifadelerine gösterilen tepkiye de yerinde tanık olduk.
Erdoğan karşıtlığı üzerinden okuma
Ak Parti, 1 Kasım seçim- lerinden büyük bir zaferle çıktı. 2011 seçimlerinde olduğu gibi yine iki seçmenden birinin oyunu alarak, 7 Haziran’da kaybettiğini yeniden yerine koydu.
1 Kasım’ın tek kazanan partisinin Ak parti olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Kaybedenlerinin ise MHP ve HDP olduğu çok açık.
CHP’nin yerinde saymasını ise “başarı” olarak değerlendirmek mümkün olmadığına göre ana muhalefet partisinin iktidar alternatifi olmadığını ve yerinde saydığını yazmak zorlama olmayacaktır.
Tek başına
Ak Parti için yapılan analizler çok az farkla tek başına iktidar veya yine çok az farkla koalisyon arasında gidip geliyordu. Sonuç, büyük bir farkla tek başına iktidar oldu.
7 Haziran’a göre ne değişti de Ak Parti kaybettiği 10 puanlık oyunu yeniden geri aldı.
Önemli etkenlerden biri 7 Haziran’dan sonra bir koalisyon hükümeti kurulamamasıydı.
Konya
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1 Kasım seçimi arifesinde memleketi Konya’da seçmenlerle buluştu. 7 Haziran’da olduğu gibi büyük ve coşkulu bir kalabalığa hitap eden Davutoğlu’nun morali çok yüksekti. Konya gezisinde eşlik ettiğimiz Başbakan, seçim sonrası Ak Parti’de gelenek haline gelen balkon konuşmasını yine yapacağını söylerken, öngörüsünün tek başına iktidar olduğunu yineledi, gerekçelerini sıraladı. Seçimi “kader referandumu” olarak niteleyen Davutoğlu, seçim güvenliği konusunda ise “Oyunu kullandıktan sonra kimse binalarda kalmayacak. Binalarda, oy kullanılan mahallerde oyunu kullanan çıkacak. O adam oraya giren mahalleliye şöyle bir ters baksa yetiyor. Binalarda bahçede ve çevrede kimse olmayacak. Oy sayılırken gelebilirler. Gizli oy, açık tasnif” ifadelerini kullandı. Başbakan, bu karara aykırı davrananlara polisin müdahale edeceğini de vurguladı.
Davutoğlu’nun mitingin ardından gezisine eşlik eden gazetelerin Ankara temsilcilerinin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
MOTİVASYON SADECE AK PARTİ’DE: (Seçmende 7 Haziran’a oranla temel bir farklılık görüyor musunuz sorusuna karşılık) Seçimin sorusu değişti. 7 Haziran öncesinde Ak Partiyi engelleme motivasyonu vardı. HDP bir
Beştepe’deki resepsiyondaki sohbetimizde Org. Akar, terörle mücadelede sivillerin zarar görmemesi konusundaki açıklamalara ilişkin “TSK, bu konuda çok hassas. Bu hassasiyet ateş edip de sivile zarar vermemek bile değil, öncesinde önlem almayı da kapsar” dedi
Dün cumhuriyetimizin 92. yıldönümü vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen resepsiyondaydık.
Gündüz saatlerinde Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törende Erdoğan tarafından verilmek istenen mesajın, akşam gerçekleştirilen resepsiyona da hakim olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da resepsiyon sonrasında gazetecilerle yaptığı sohbette, sorum üzerine, Cumhuriyet Bayramı’nın milletin bayramı olduğunu söyleyerek, geçit törenindeki yeni formatın ana mesajının bu olduğunu vurguladı.
Dün gecenin sürprizi, Cumhurbaşkanı’nın kısa konuşmasının hemen ardından başlayan ve aralarında Cumhurbaşkanlığı personelinin de yer aldığı bir grup tarafından “Uzun ince bir yoldayım” türküsünün seslendirilmesiydi.
Salonda resepsiyon sürerken, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bahçesinde 92. yıl dolasıyla uçurulan 92 dilek fenerinden, resepsiyonda yapılan ikr
1 Kasım seçimine günler kala güncel siyasete odaklanan Türkiye’nin yanı başı her zamanki gibi hareketli.
Rusya’nın silahlı güçleriyle dahil olduğu Suriye denkleminde çarpan etkileri görülüyor.
Putin’in Esad yanlısı politikası, ABD’nin PYD’yi himayesi, Türkiye’nin ise Suriye’nin kuzeyinde Kürt hattı oluşturulmamasına yönelik hassasiyetinde pozisyonlar tahkim ediliyor. Elbette bölgedeki IŞİD varlığı ve muhalif güçlerle Esad rejiminin çatışmaları da.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yaptıkları açıklamalar, Türkiye’nin yakın zamanda hem PYD’yi hedef aldığını hem de Tel Abyad başta olmak üzere PYD’nin bölgedeki tutumunu sürdürmesi halinde Türkiye tarafından açık biçimde hedef alınabileceğini gösteriyor.
Bu açıklamaların altında yatan nedenleri Ankara’daki siyasi ve güvenlik kaynaklarından öğrenmeye çalıştım.
Kırmızı çizgiyi delme denemesi
Aldığım bilgilere göre, Davutoğlu’nun “vurduk” dediği PYD’ye yönelik silah kullanımı birden çok kere gerçekleşti.
Son olarak bundan iki hafta önce, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin kırmızı çizgi olarak nitelendirdiği Cerablus bölgesine Fırat Nehri üzerinden geçmeye çalışan PYD’lilere ait üç bot, tank toplarıyla vuruldu.