Katliam ve siyasi okuma

11 Ekim 2015

Terör söz konusu ise, sokaktaki insanın “Bir sonraki ne zaman olur, kim yapar” gibi akıl yürütmelerinin hiç biri, hiç bir zaman işe yaramaz.

Bu gerçeğin en acı örneklerinden birini dün Ankara’da yaşadık milletçe.

Yabancı ajansların “Ankara’nın göbeğinde kaos” diye duyurduğu bir manzaraya uyandık.

Olayı duyar duymaz ben de Gar’a koşan gazetecilerden biriyim.

İlk gördüğüm, yaralıları barış sloganları yazılı pankartları sedye yaparak taşıyanlar yeterli olmayınca sırtlayıp ambulanslara götürenlerdi.

Üzerlerindeki giysilerde, konusu barış olan yasal bir mitinge katılma “cesaretini” gösterenlerin kanı, dokusu; yüzlerinde olayın dehşeti vardı.

Bütün renkleri bordoya dönüştüren bir tablonun içinden koşup koşup yanımdan geçiyorlardı.

Herhalde en unutulmayacak ses çocuklarını arayanların çığlığıdır dünkü gibi.

Yazının Devamı

Türkiye ikili basınç altında

10 Ekim 2015

Rusya’nın sert askeri müdahalesi Suriye’deki tabloyu hızla değiştirecek güçte.

Moskova’nın yarattığı hava, ABD’nin tek süper güç olarak kaldığı 1990’lardan bugüne kadar bölgede yarattığı havayı anımsatıyor.

ABD’nin birinci ve ikinci Körfez savaşlarında naklen yayınlarla yaptığı askeri gösterilerin bir benzerini şimdi Rusya yapıyor.

Rus televizyonları, MİG’lerin operasyonlarını canlı yayınlıyor.

Putin, Hazar Denizi’ndeki gemilerinden gönderdiği füzeleri birkaç ülkenin hava sahasından geçirip Suriye’deki hedefleri vurarak adeta “askeri şov” yapıyor. Suriye topraklarına Hazar’dan füze yollarken, “deneme” yaptığını belirtecek kadar da üst perdeden mesajlar veriyor.

Rusya, son hamlesiyle, dünya sahnesine hem siyasi hem de askeri olarak, “Ben yine süper gücüm” algısı yaratarak çıktı.

Bu durum, ABD’nin tek başına düzenlemeye çalıştığı Ortadoğu’da dengeleri değiştirecektir.


Yazının Devamı

Babacan’a ilk soru Ak Parti’den

8 Ekim 2015

Önceki gece, TRT Haber’de, Haber Odası Programı’nda Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’le birlikteydik.

Programın sahibi Serhat Akça, Türkeş’i, Başbakan Yardımcılığı sıfatını önceleyen sorularla ağırlamak istese de özel olarak MHP’de genel olarak da siyasette yarattığı depremle başlamak kaçınılmaz oldu.

Türkeş’in sorularımıza verdiği yanıtlardan bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bunlardan ilki, soru tuzağına pek düşmeyen, kıssadan hisse cevaplarıyla da bilinen Türkeş’in tarzına çok uygundu.

Bu yanıt Bahçeli’yi çok kızdırır

Soruyu ben sordum.

“Bir siyasetçinin kolay kolay veremeyeceği bir karar verdiniz. Soyadınızı da düşünürsek çok daha zor. Herhalde MHP’den böyle bir noktada ayrılma kararı bir günde verilmemiştir. Kırılma noktalarınız ne oldu? Neden böyle radikal bir karar verdiniz de bakanlığı kabul ettiniz, Ak Parti’ye geçtiniz?” dedim.

Yanıtı şöyle oldu:

Yazının Devamı

Davutoğlu’nun ilk tepkisi

7 Ekim 2015

HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik’in kayınbiraderi Hacı Lokman Birlik’in öldürüldükten sonra cenazesinin polis panzerinin arkasına bağlanarak sürüklenmesi olayı gündemin ilk sıralarında.

Değerlendirirken, “Neresinden bakarsanız bakın” diye başlayacak bir cümlenin bile yanlış olduğu bu vahim hadisenin farklı versiyonları için 90’lı yılları hatırlamak gerekmiyor.

Örneğin, Muş Varto’da öldürülen PKK’lı Kevser Eltürk’ün fotoğrafının teşhirinin dumanı da henüz tütüyor.

İçişleri Bakanı Selami Altınok’un verdiği bilgilere göre, 22 Temmuz’dan bu yana 2 bin 483 terör olayı meydana gelmiş.

Güvenlik güçlerinin yurtiçi ve yurtdışında düzenlediği operasyon sayısı ise 4 bin 328.

Bakan Altınok, operasyonlarda ölü, yaralı, teslim olan, yakalanan 2 binin üzerinde teröristin etkisiz hale getirildiğini söylüyor.

Bu kadar geniş çaplı bir operasyon silsilesinde devlet açısından kurtarıcı cümle, “münferit”le başlayan açıklamalardır.

Devlet bu sefer öyle söylemedi.

Yazının Devamı

Beyannamenin mesajları

5 Ekim 2015

Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gün, “reaktif bir beyanname olmayacak” diyerek dün kamuoyuna duyurulan Ak Parti’nin 1 Kasım seçim bildirgesinin genel havasını vermişti aslında.

7 Haziran seçim kampanyası sürecinde; savunmada kalmakla, özellikle CHP’nin vaatlerine dönük politikası ile anamuhalefeti gündemde tutmakla, sadece cevap vermekle eleştirilen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu eleştirilere kulak veren bir bildirge ve kampanya ile yola çıkacağı dün teyit edilmiş oldu.

Ak Parti açısından daha edilgen bir sürece tanıklık edeceğiz.

Hem seçim bildirgesi hem de Davutoğlu’nun giriş konuşması, uzun ve titiz bir çalışmanın ürünü olarak not edilmeli.

Mesajlar netti.

Ak Parti hareketinin bir reform hareketi, halkın içinden çıkmış bir hareket ve vizyon hareketi olduğunun altını çizen Başbakan’ın seçim bildirgesini bu üç ayak üzerine oturttuğunu söyleyebiliriz.

Davutoğlu, vaatlerini sıralamadan önce 1 Kasım seçimlerinin temel vizyonunu da ilan etti:

Huzur ve istikrar.

Yazının Devamı

HDP ‘inadına barış’ı Kandil’e söylesin!

4 Ekim 2015

Ak Parti’nin olmayacak vaatleri seçim beyannamesine koymayacağını belirten Başbakan Davutoğlu, muhalefeti eleştirerek “Hesap vermeyecekseniz Mars’tan su bile getirirsiniz” dedi...

Davutoğlu HDP’nin ‘İnadına barış’ sloganı için de “Ankara’ya doğru konuşmak özgür Türkiye’de mümkün. Bunu Kandil’e doğru söylesinler, o cesaretleri varsa” diye konuştu...

Düsseldorf’ta gurbetçilerle buluşan Davutoğlu, gezisine eşlik eden gazetecilerle sohbet etti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, BM programı çerçevesinde çıktığı uzun ABD seyahatinden döner dönmez, ayağının tozuyla Almanya’ya günübirlik ziyarette bulundu. Düsseldorf’ta gurbetçilerle buluşan Davutoğlu’na yoğun programı içinde bugün açıklayacağı Ak Parti’nin 1 Kasım beyannamesinden, muhalefet partilerinin seçim beyannamelerine kadar uzanan sorularımızı yöneltme şansı bulduk.

Başbakan, sloganını “İnadına barış” olarak belirleyen HDP’ye, “Dönüp Kandil’e söylesinler” yanıtını verirken, Ak Parti’nin muhalefet partilerinden farklı olarak yerine getiremeyeceği vaatlerde bulunamayacağını söyledi. Muhalefetin tek başına iktidar umudunun olmadığını belirtirken, bildirgelerindeki vaatler için, “Hesap vermeyecekseniz Mars’tan su bile getirirsiniz”

Yazının Devamı

Yolun bundan sonrası

3 Ekim 2015

HDP, 1 Kasım seçim bildirgesini dün açıkladı.

Eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın giriş konuşmalarını ve bildirgeyi oluşturan iddialı vaatlerini ben de salonda dinledim.

İddiasız siyaset olamayacağına göre bir yönüyle HDP’nin vaatlerine de tıpkı Ak Parti’nin, CHP’nin ve MHP’nin seçim bildirgelerine bakış açısıyla bakmak gerekiyor.

Böyle bakıldığında, demokratik anayasa, yargı reformu, basın özgürlüğü, insan hakları, eğitim ve dış politika gibi temel sorun alanlarına ilişkin olarak bildirgeye yansıyan vizyonun altı çizilmeli.

Bunun yanı sıra, “temel güvence paketi” adı altında her eve ücretsiz su, elektrik ve kira yardımı, asgari ücretin ilk etapta 2 bin TL olması, emekli maaşlarının bu rakama çekilmesi, 15-25 yaş arası tüm gençlere her ay 200 TL ulaşım ve iletişim desteği sağlanması, çiftçilere, esnaflara, öğretmenlere dönük vaatleri konu ederken de örneğin CHP’ye gösterilen ilginin HDP’den esirgenmemesi gerekiyor.

Ya da Ak Parti’nin “İlk günkü aşkla”, “Haydi bismillah” şarkısını, CHP’nin, “Önce Türkiye” sloganını hangi kriterlerle değerlendiriyorsak, HDP’nin, “İnadına barış” sloganı ve şarkısına da aynı pencereden bakılabilmeli.

Ancak, 20 Temmuz’da Adıyaman’da 1 uzman

Yazının Devamı

İddialı koalisyon ortağı

1 Ekim 2015

CHP’nin 1 Kasım seçimlerine dönük vaatlerini ve Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm önerilerini içeren seçim bildirgesi dün açıklandı.

Emekliye iki maaş ikramiye, bin 500 TL’ye çıkarılan asgari ücret gibi 7 Haziran seçimlerine damga vuran vaatlerin rüzgârını seçim sandığına istediği gibi yansıtamayan CHP’nin dün açıklanan bildirgesi bir öncekinin tahkim edilmiş haliydi.

Genç seçmenleri HDP’ye kaptırmanın da maliyetini ödediğini düşünen CHP’nin; üniversite öğrencilerine, genç taşeron işçilere, genç tarım işçilerine, lise öğrencilerine yüzünü alabildiğine döndüğü bir kampanya süreci izleyeceğimiz de anlaşılmış oldu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçim sürecinden bu yana özellikle de 8 Haziran sabahından itibaren sol kesimde ezber bozan bir yaklaşım sergilemeye gayret ediyor. Buna genel anlamda, “pozitif politika” diyebiliriz.

Kılıçdaroğlu, sorundan çok çözümü, olmazdan çok oluru göstermeye, uzlaşmanın altını çizmeye dayanan bu stratejisinin meyvelerini 1 Kasım gecesi yiyebilecek mi hep birlikte göreceğiz.

Sonuç ne olursa olsun, CHP liderinin dün seçim bildirgesini açıklarken tuttuğu yol da genel olarak beyannameye hakim olan hava da bu stratejiyi destekler mahiyetteydi.

Bu

Yazının Devamı